- 912 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Bay Andropoz Ve Bayan Menopoz
Orta yaşlarda bakımlı ve alımlı kadın, gece kremini sürdükten sonra, kendi kendine; Sadece nemlendirici diye düşünüyordu, başını tebessümüyle çevirip konsolun üzerindeki envaı çeşit krem hakkını veremiyor dedi.
Ömrüm vefa ederse sizlerle bir on yıl sonra görüşeceğiz dercesine, kendi çevresinde referans yaparak odadan çıkıp mutfağa yöneldi.
Buzdolabını açarak yarım yağlı sütten mi yoksa ona göz kırpan çikolatalı pudingden mi yemeliydi.
Demişti demesine de! Aklı çikolatalı pudingindeydi.Bir bardak sütü dua edip içerek, gününe şükür ederekten uyumaya yatak odasına geçti, uyumak ne mümkün.
Aklına takmıştı bir kez her bir şeyin garantisi var mıydı? Yoktu sahi neyin garantisiydi istenen? Bir sağa bir sola dönerek uyumaya çalıştıysa da olmadı.
Sevginin garantisi evet bu! İyi de,şimdiye kadar neden böyle düşünmemişti, ’bunadım mı ne saçmaladım artık’ diye söylendi kendi kendine?
Yaşamak isteyip de yaşayamadıklarını mı yoksa yaşayıp ta zevk aldıklarını mı yanacaktı?!
Neler gelmiyordu aklına neler. Yeniden uyumayı hayal etti önce, gözlerini kapatarak, yok efendim uyumak ne mümkün. Sonra düşünmeye başladı ister istemez geçmişi, ömrünü geçirecek sevgili bir eş isterdi tüm gençler; özellikle de kızlar gibi.
Tek evlilik tek eş, mahallede bir dul olduğunda ne çok göze batardı bir zamanlar. İnsanlar mıydı kötü olan yoksa zaman mıydı kötü olan?
Gözlerini sıkıca kapatıp kocasıyla tanıştıkları zamanları düşündü. Keşkeler nasıl da devreye giriyordu. İyi ki onu tanımış mıydı? Üzüldü biran nihayetinde ilk göz ağrısıydı. Ona şiirler, uzun aşk mektupları da yazmıştı gençliğinde.
Evlenmekle ne kadar aceleci davranmışım dedi hayıflanarak, insanoğlu nasılda nankör bazen kendi kendimi bile anlamıyorum, sonucu bilinse hata yapar mıydık ki?
Sanki kendisiyle hesap gecesiydi, evet dedi cevaben!
Bazen olumsuzluklarında ilkleri vardır, önüme serilenleri görememişim, gençlik işte, nelerde çekiliyor çocuklar ve namus uğuruna.
Deneyimi yokken oluşacak her hangi bir durum karşısında nasılda zorlanmıştı, eli mahkum olmaya görsün birde serde görülemeyen acemilik varken. Tecrübenin böylesi dedi burun kıvırarak, off dedi of yaa uyumak istiyorum hemencecik!
Yeni bir moda akımı gibiydi gece yemeleri, hoşuna gitmese de sık olarak yaptığı. Hay senin tecrübene deyip mutfağa daldı, bu sinirle nasılda ivedilikte yemişti tadını alamadığı pudingi.
Hırslandı gece gece, dizilmişti hatıra uğultuları soğuk nefesleriyle birlikte. Ahh’ hayat sen ne acımazsızsın bir bilsen.
Çaresizliğin çarelerini bulmak üzülmekmiş, tecrübe denilen bu iffetli kelime.
Her yaşanmışlıktan tecrübe sahibi oldum diye düşünemiyorum dedi, nelere göğüs gerdim, daha neler gereceğim bilemiyorum.
Ben ne kadarını almıştım?
Diye düşündü gözlerini tavana dikerek; Doğruluk payı nerde ki?
Bak kızım, bu budur şu şudur!
Ne kadarını görmüştük, garantisiz yaşanmışlıklarda! Peki annem anneannemden, ben annemden, çocuklarım benden, torunlarım çocuklarımdan neyi nasıl alacaktı adı tecrübe olan yaşanmışlıktan.
Yanında yatıp uyuyan eşine baktı, belki sevmesi hayranlık duyulasıydı ama bu sevme egomu tatminden öte gitmiyor deyip iç geçirdi! Seni seven bir eş, daha ne istiyorsun dese de iç sesi.
Şefkatle baksa da başkalarının bayıldığı beraberlikleri, istediği tarz bir sevgi olamadı hiç, gücünün yettiği buydu hülasa.
Gece yarısı dimağının bu denli diri ve canlı olması, yanlışlardan doğruya uzanmalı derken, evliliklerde ki tekdüzeliği nasıl canlandırmalı diye düşündü uzun uzun.
Bir orta yaş sendromu ortaya attıklarında, yaşım genç nasıl olsa çocuklar küçük o neymiş dediğiydi, galiba bu sendrom!
AN OZ olabilir miydi yada MENOPOZ beni uykularımdan eden diye düşündü kendince?
Bu iki bilimsel terimin açılımına göre, eşiyle ilişkilerindeki teşhisi...
Kaçan biriyse kovalayan ötekiydi!
Sadakat ve özveriyle bu, iki tarafta olmalı deyip uyuyan eşine baktıysa da, yine de bir isteksizlik sendromuydu canını sıkan.
Sahi nereden aklına gelmişti bu oldukça önemli konu. Anlaşılamayan her ne ise konuşulmalıydı, demek buymuş sebebi buhranım dedi buruk bir tebessümle.
Bak işte, şeytana bir destur vermek gerek ya! Terk etmek ne kelime!
Nerelerden de aklıma fit sokuyordu diyerek.
Eşimle konuşmalıyım bunları hem de tez elden dedi, demek bu yüzdendi yüzde bilmem kaçlık saçma görünen ayrılıklar!
Ayrılmak için geçerli sebep mi arıyorsun ki dedi iç sesi, ivedilikle; tabi ki hayır dedi, ikilemim sadece aceleciliğimdi diyerek düzeltti ardından.
Ruh ikizi konumunda kaç çift vardı ki dünyada, yaşamımı farklılaştırmak için ne kadar uğraşsam da bir adım öteye gidemiyorum..’Şimdi ki aklım olsaydı’ ’Beni sinirlendiren bu cümle, psikolojik baskı gibi adeta, kafamın içerisinde onlarca tilki geziniyor, birbirlerine kuyrukları bile dokunmayan!
Ne olacaktı sanki; Evlenmeyecek miydik? Ne yani biraz nane mollaysa, eteklerindeki taşları mı dökmemeliydi...
Şimdiye kadar kaç duygu bastırdın be gönül, yapmak isteyip yapamadıklarından ötürü. Ben mi erken gelmiştim dünyaya yoksa arzu ve isteklerim mi yaşamımın son demlerine sirayet ediyordu diyesim var diyerek muzipçe gülümsedi.
Evet, evet daha fazla irdelemeden yatmalıydı, sabaha karşı göz kapakları ağırlaşmıştı bile.
Bu durumdan hoşnut değildi ama! Yine de bir dur demeliydi kendine, parmak ucuna basarak odaya girdi, eşini uyandırmamak adına.
Biri yatar biri kalkar hesabı, tam bunları düşünürken eşi uyanmıştı sabah sporu için, karısının kıpırdandığını gördüğünde; yine kahvaltıyı hazırlamayacak mısın?
Hayatım dese de, bir yanıt alamamıştı eşinden.
Tabi sen süslen, püslen gez diyerek mırıldansa da karısı duymuştu birden yataktan doğrulduğunda.
Ve, işte dedi bay Andropoz seni; Bayan Menopoz terk etmek durumunda kalmamak adına, böyle hırsız gibi yatağa giriyorum deyip eşini utandırdı.
Beraberce doktora gitmelilerdi, yoksa düşünmesi bile çılgınlık olan ayrılığa katlanamazdı, hem de bu yaştan sonra...
Yaşam denilen çizgide 40 sene devirmiş iki şefkatli el, birbiriyle kenetlenmesi gerekirken, yaşantımızdaki bu tedirginliğe bir son vermeliyiz dedi her ikisi de...
YORUMLAR
sevgili kraliçem.harika bir anlatımdı.menapoza girmek üzere olan bir kadının duygularını ne kadar güzel anlatmışsın.bay andrapoz anlamaz bu duygulardan.çünkü onlar o zaman geldiğinde kendilerini ispatlamak için dışarda ne türlü pislik varsa yaparlar.bayan menapoz öçylemiya istesede bir şey yapamaz çünkü hisleri körelmeye başlamıştır.onun vücuduna verdiği ateş basmaları,diğer sıkıntılarıda bambaşka.evde bir kovalamaca başlar ve mutsuz bir beraberlik.anlayışsız eşler için bu nun umurunda olmazlar.bilmezler çünkü ne olduğunu.çok güzel bir yazıydı kraliçem öpüyorum senin menapozlu yanaklarından....
Bakakalırız bazı yaşanmışlıkların ardından ,içimiz bir tuhaf buruk...yüreğimiz de acı.
O gideni aynıyle geri getirmek olası değil ama ,az da olsa telefisi mümkündür.Önce içtenlik.biraz
anlayış...hoşgörü, azıcık özveri ...geçmişe saygı ve de en önemlisi ,bir tutamcık " SEVGİ.." neyimize
yetmez ki.Eminim yeniden sarar yaramızı ..sarmalar bizi..
Yalın ve de duru bir dille ne de güzel anlatmışsınız duygu ve de düşüncenizi...Beğeniyle okudum..
Kutlarım sevgili yazar-şaire'em sizi. Sevgi saygılar.