- 913 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ahiret Konusu
Ahiret Konusu
İnsan için insandan daha önemli bir değer olamaz. Yani insanın değer verdiği her ne ise insanı, kendini geçemez! Sebebi; insan, kendi algılar tüm bildiklerini! Algılanmayan yok hükmündedir!
Zaman-mekan ve zat konusu anlaşılmadan ahiret de anlaşılamaz! Çünkü ahiret, gelecek zamana dairdir!
Gelecek olarak izafi algılananlar aslında başka boyutta olmuş bitmiş veya bir başka boyutta başlamamış olabilir. Yaşananlar yansıma zaten "Elest" yansıması. Soyut olarak tercih edilen, somutlaşıyor zaten maddi hayatta… Zaman ve mekan sınırı kalkınca da hepsi tablo gibi görünür. Yani önceden belirleme diye bir şey yok, her şey anda belirlenir. Evrende tekrar yok! Entropi, bu boyutta tıpa tıp, aynen tekrarı imkansız kılar.
Kader tercihlerin yaşanması anında yazılır. Zaman ve mekandan münezzeh olan geçmiş ve gelecekle sınırlı olmadığından sınırlı boyuttakilere göreceli geleceği de görür. Tercihler zaten tek kaynaktan çıkar. Hayır ve şer Allah’tan. Zaman ve mekan sınırında olan sınırlı boyuttakiler "An" da tercihini yaparak geçmiş ve geleceğe yayılan bir veri sunar evrene. Sunduğu verilerin “Bir” olan kaynaktan ayrı olması zaten mümkün değil. Tercihe sunulanlar (Levhi mahfuz) datada mevcut olanlardır. Tercih kişiye özel işler. Tercih halinde potansiyel oluşan soyut veriler “Kader” olur. Somutlaşması halinde ise “Kaza”. Soyut tercih olmadan, somut kaza olamayacağından olan şeyler için kaderde var denir.
Ahiret var ya da yok üzerinden yapılan tartışmaları izlerken bazı gülümser bazı da insan zihni nasıl bu kadar uyuşmuş olur diye düşünürüm!
Ahiret konusunda ezber algılar hüküm sürüyor! Ahirete inanan ve ahirete inanmayan üzerinden yapılan tartışmaların eksikliğini gözlemliyorum. Biri “Ahiret yok!” diyor; diğeri ona “O halde Cehennem’e gideceksin!” diyor! Ya “Ahiret yok!” diyeni, ahrette Cehennem’e sokmak abes değil mi? Yok olmanın Cehennem’den daha ağır bir külfet olduğu açık değil mi ki adam yok olmayı göze almış zaten senin Cehennem’inden korkar mı? İşte karşılıklı söz düellosu üzerinden çaktırmadan ideolojik kapışmalar yapılıyor! Birileri diyor “Ahiret var, Orta Çağ’da gelmiş olan üç dinden birine göre hayatını tanzim et!” Bir başkası “Üçünü birleştir ona göre tanzim et!” Daha başkası “Sadece benim kabul ettiğim dinsel öğretiyi yaşayanlar Cennete girer!” Bakın bu söylemler uzar gider… Bu söylemlerin hiç biri ahreti de açıklamaz! Sadece söylemler üzerinden pirim yapmaya veya birbirlerini kötülemeye yarar! Ahiretin var olması “Orta Çağ” söylemlerini şimdiki zamanda geçerli de kılmaz! Ahirete inanmayanın da Dünya’da başkalarının hukukunu sınırlayacak şekilde davranmasına zemin hazırlamaz! Alakasızdır yani ahret konusuyla hukuk konusu birbirinden bağımsızdır! Ahirete inanmayan, diğerinin hakkını gasp eder de inanan, etmez diye bir hukuksal kabul de olamaz! Hukuk, zahire bakar! Yani delil ve somut olaylara bakar, inançla uzak yakın alakası olamaz! İnanç sadece kişiyi kendi özünde sınırlar ya da serbest kılar… Bilgi altyapısı eski ve özünü kaybetmiş, eksiltilmiş veya ilaveler yapılmış köhne kaynaklardan olunca ezber söylemler revaç bulur!
Her şey "Ben" ile başlar, bende bitmez; devam eder, ebede uzanır gider! İnsan benliğini silmeye çalışan ideolojik ya da dinsel görüş insana ahreti vaat ederse abes olur. Bunu açıklayacağım…
“Ahiret” hedefi gelecek değil mi? Ahir yani sonra, son! “Sonra” ile “Son” aynı mı? Yani İnsanın sonrası var da sonu var mı? “Ebedi olana ayna olanda ebedidir!” aslında…
Ahirete ne gider?
Ahrete sadece “Zat” gider inanın! Ruh, bedenden ayrılır asıl sahibine Allah’a gider; beden çürür asıl sahibine toprağa karışır! Ne kalır geriye ona bakalım! Yani geriye zat kalır! Bu dahi esmanın yansımasıdır!
Önce bilimsel bir durumdan bahsedeceğim; evrende hiçbir yaşamsal veri yok olmuyor, dalgalar halinde yayılıyor sonsuza. Bu veriler insanların ses ve görüntüleri olduğu gibi tüm yaşamsal verileridir! Düşünceleri dahil evrene yayılır yaşamsal veriler. Şimdi bu yaşamsal verileri bir araç olsa mesela İsrafil’in Sur üflemesine benzer; o verileri toplamak mümkün olsa ne olur. Ahiret olur işte!
Ruh nedir? Beden nedir? Zat nedir? Onları anlamalı. “Ben” konusunda uzun yazmak gerekir, kısaca iradedir!
Ruh: “Adem” olarak isimlendirilen insan yazılımıdır! Bu yazılım tüm insanlarda aynıdır. Yazılımın açılması ya da körelmesi gözlemlenebilir ama yazılımın tescili açısından aynı yazılım tüm insanlar içindir!
Beden: Ruh yazılımının, işletilmesinde görev alan donanımdır! Bilgisayar donanımına benzer! Gözler, monitör ve kamera; kulak, mikrofon; dil hoparlör; klavye, eller gibi. Ruh yazılımı bedende işler! Bedeni kullanır! Ya da en doğrusu ruh ve bedeni “Ben” kullanır!
Zat: Ruh ve bedeni kullanan “Ben” irade yani ile açığa çıkan her şey zat kapsamındadır! Demek ki zat ne ruh, ne beden; zat ikisini kullanan “Ben” in sanatı, açığa çıkarımı! Bilgisayarın yazılımı ruh olsun, donanımı da beden, kullanıcı da “Ben”; bilgisayarla şu yazdığım yazı da zat olur! Yani benim zatım olur! Bu dahi esmanın bende yansımasıdır!
Son tahlilde; ahiret tartışmaları tamamen yersizdir! Hatta abestir! Bilimsel olarak evrene yayılan yaşamsal veriler yok olmuyor ise ki bunu bilim adamları açıkladı, o verileri toplamak da teoride imkansız değildir. Yani ahiret vardır, potansiyel olarak vardır!
Gelelim ahiretle korku salıp ideolojik ya da dinsel alanda prim yapmaya; bu dahi yersizdir. Hukuk burada işler, bu boyutta sonuç alır! Ahirete dair korku ve vaat burada sadece inanç alanında kişisel bir alanda geçerli olabilir! Bu nedenle ahirete inanan ile inanmayan arasında hukuksal olarak bir üstünlük yoktur! Bu boyutta ekilen, ahir boyutta biçilecek elbet. Evrene yayılan veriler boşa gitmez! Bu veriler güzel ise Cennet, değil ise Cehennem şeklinde yorumlanabilir! İsrafil de “Zat” toplar, sur üfleyerek elbet!
Gelelim ölüm konusuna; bu boyutta “Zat” oluşturan bir “Ben” öldüğünde zat oluşturma açısından bir imkanı kalmaz ancak yaşarken oluşturduğu zatın meyvesi olan çığır açmak veya bir buluşa imza atmak; öğrenci yetiştirmek, vb. ebedi olarak yansıması devam eder! Bu yansımalardan istifade eder çünkü kendi “Zat” yansıması olarak evrene yayılacaktır. Toplandığında onun hissesi görülecek ya da ondan olan bir yansıma görülecek! Bu anlamda ölülere okunan duaların da bir anlamı oldu değil mi? Ama sapla samanı karıştırmayalım! Ölüler bu boyuttakilerden ayrıdır! Bu Dünya’ya tesiri sadece yukarda tanımlanan “Zat” üzerinden olur! “Dünya, ahiretin mezrası, tarlasıdır!” hakikati de anlaşılır böylece. Bu boyutta ekilenler yani “Zat” ahir boyuta yansır! İyi bir zat oluşturamamış olan bir kişinin ardından cenazesinde cemaatin “İyi bilirdik” demesi de o insanı kurtarmaz! Cenaze namazı da kurtarmaz! Anıt mezar da kurtarmaz. Zat iyi ise hiç biri olmasa sorun çıkmaz. Şehitler gibi… Şehitlik konusunda egemenler kendi rahatları için savaştırdıkları garibanlara şehit makamı hediye edebilir, orası başka mevzuu. Sonuçta “Zat” kalıcıdır!
Son tahlilde; bu dünya, “Zat” tarlasıdır. Mahsul eken, “Ben” ;biçilen de zatımız olacak. Bu nedenle ne ektiğimize dikkat edeceğiz, çünkü “Ne ekersen onu biçersin!” ektiklerimiz toplanınca mutlu olacağımızı düşündüğümüz şekilde yol alabiliriz, bunda sakınca yok! Yani kişi vicdanen rahat olduğu şekilde yaşayabilir; bu yaşantısının göreceli olarak başkasına uygun olup olmaması da aslen önemsizdir. Unutmayalım hukuk konusunda kimse kimseden daha üstün değildir! Ruhsal olarak aynı yazılımı yüklenmiş insanlar “Evrensel eşit insan” konumundadır! Ayrıcalık söylemleri de anlamsızdır. İnsan potansiyelini çalmak için uydurulan şeylerdir! Hukuk, herkese eşit işler! Bir yerde “Ayrıcalıklı üstün insan!” söylemi varsa, orada hukuk yoktur! Ahiret ile korku salarak veya vaat ederek insanların potansiyelini sınırlamaya çalışmak da abestir! Dileyen başkasına zarar vermeden kendi vicdanına uygun şekilde “Zat”ını oluştursun. Nereye isterse (Cennet, Cehennem) oraya gitsin; kimse, kimseye kahya olmasın! Tabiki kişi hak ve özgürlükleri bağlamında. Bu bağlamda insanları zorla Cennete sokmaya çalışan öğretilerle de kimse kimseyi sınırlamaya çalışmasın elbet. Ahiret mevzusu uzun sürdü, ahirete dek sürecek; burada kısa kesiyorum.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.