- 1840 Okunma
- 7 Yorum
- 2 Beğeni
GİT / ME...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gözlerini gözlerimden çekti,
kapattı!
sende mi dedim..?
Yeni açılan deftere imzasını karaladı, oysa ki okuma fırsatı vermemişti.Önsöz’ü yetmedi, sürüklemeliydi beni, okumalıydım!Susuzluğuma bir nebze olsun damlamalıydı ve kaybolmalıydım satırlarında...
Aptalca boş bir kâğıdın karşısında geçirdiğim kaçıncı gece oldu sayamadım... kal bende,vazgeçme, darmadağınım ! Oysa tek kelimelik bir cümleydi yazacağım;
Gitme...
Hayırsızlar kervanına sende mi katıldın?Nasıl bir ayrılığa hazırlanmaktır bu, anlam veremedim bir türlü!
Artık hiç bir renk gözümdeki griliği almaya yetmiyor. Çorak iklimlere yaklaştım, göz çukurlarım kurumakta.
Bedenimde ki toprak yeşili tanımıştı zamanın da, çok geç değil di derken; çıktın karşıma!Bir patlama sonrası gibi düştüm,sıkıştım kaldım köşeye, sen sustun ve ben estim,gürledim.Öfke uykusundan uyandığım vakitler di,ne de güzel yakaladın sen o baharı.Çok şanslıydın aslın da ve farkında değildin yine de...
İlla ki yollamalıydın beni uçsuz uçurumlara, oysa ki uçurtma da takılı kalmıştı gözlerim.
Sen gecenin kirli yüzünü görürken, evrenin şükr’ünü sundum sana,yıldızlar biriktirdim karanlık gecelerime.
Çığlıkların, öfkelerin, kustuğun, bütün kanamalarını beklettiğin ve bütün yumruklarını yönelttiğim tek hedef ben oldum!Hedefin şaşmadı...
Şimdi beden/i/min, ruhu/m/un doğasını nasıl bozdun görebiliyor musun?
Güneşten kaçan, ışıkları bir bir kapatan, bir tek kalmışcasına katili olduğum gündüzlerden kaçışımı görebiliyor musun?
Keskin bir rüzgarın yüzüme tokat atması gibi ince bir acı hissediyor/dum...
İçimin avlusun da volta atıyorum tek başıma...
Zaman dediğim kavramın yolculuğun da ilerliyorum yavaş yavaş ki; hızlı yaşadım acılarımı...
Artık acelem yoktu, zaten nasırlaştı ayaklarım, taşlı yolların izleri...
Ayaklarımı bastığım toparaklarda mevsimin dört şekilde olmasının ne önemi var ki! Ben hep aynı son,başbaşa ve sonun başlangıcı sonbahardayım, içim hep üşümekte!
Enkazı kaldırıp yeniden yapılar sunmak gözüm de ne de çok büyüyor! Tembellik diz boyu, kalbimin yorgunluğuna artık beynim bile karışmıyor!
Dışarıya ilişti birden gözlerim! Sokak lambası altında iki kedi yavrusu, şakalaşmalarını, birbirlerine vurmalarını görebiliyorum tatlıca... Sonra biri diğerine daha ağırından bir sille çekiyor, acısını alan kedi_ yavrusu ayrılıyor oradan. Kalan, yanlış yaptığının farkında, oysa o küçük kedi bile gururu öğrenmişçesine kalıyor oracıkta... Son bir bakış atıyor, son bir el gibi, gitme der gibi!
Gitme, nedenler ne zaman gerekçe oldu ki, ya da ne zaman etki yaptı yolculuğun önünde?
Soruların yanıtlarını boş bıraktım, gerçekler mutlu değil di sonuçta...
ve mutlu etmeliydim.
"Gitme......."
YORUMLAR
Cüret ve cesâret gerektiren tek sözcük..
"Gitme.."
Bir şeyler tıkar sîneyi de "geç gitsin" deriz ya. Susasım var terbiyeli cümlelerin dizi dibinde. Hem ne ki.. Biz beterini alnımız ortasına aşk etmedik mi. Öyle de yazabilmektir mahâret. Biz kaçtıysak da kalanlara saygımız sonsuz.
İçsel şiir gibi ağlamaktı mum alevi eşliğinde. Eleştiri..makâle olsa idi ayak aşağı silkenebilir de! Böyle cesur olunca kutlayıp gidesim var.
Yüreğinizden dinleten kaleminizin ömrüne bereket.
Esen kalın.
Bu tür yazıları şiirde seviyorum...
Nesirde sıkıcı geliyor nedense...
Ama bu yazı,
değişikti...
Neresidir değişik olan bilmiyorum ama,
bir gizem var işte içinde...
Yazarı,
bir yerlere bir şeyler gizlemiş işte...
Sanki diyor;
gözle değil, gönülle oku...
O zaman göreceksin gizemi...
Çok güzeldi...
Beğendim gerçekten...