- 774 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kalem
Nasıl bir duygudur insanın korkuyor olması... Ve ne zordur insanın korkması... İnsan geleceğinin birilerinin iki dudağının arasında olması yani... Sahi korku nasıl bir duygudur ve ne ölçüde insanidir bilemedim hiç...
İnsanın kalemini satmasından daha acı ne olabilir ki... Ve kalemde okumak, yazmak ve düşünmek gizlidir bence... Umutlar saklıdır her mürekkep zerreciğinde... Geleceğe ve geçmişe dair ithakalar saklıdır içinde...
Yaşı ellilere dayanmış bir insanın hüznü bunlar... Aldırmayın sizler... İnsanız ya ... Ve yalnız kalınca kendimizle... Sarılıyoruz işte kaleme ve sözcüklere... Geçmişini arayan bir insan ve belki de geçmişin izinde, geleceğine varmak isteyen bir adamın hüznü işte...
DIŞARIDA GÜZ YAĞMURLARI YAĞIYOR... Pencerem açık... İçimin hüznü karışsın istiyorum taneciklerin arasına... Olmuyor... Aksine yağmur, bilinmez uzaklardan derlediği tüm hüzünleri taşıyor içime...
İyot kokusu, tuz kokusu ve sararan güz yaprakları... Gökkuşağı kırılmış sanki... Tüm renkler yerlerde...
Durup dururken sokağım yabancılaşıyor birden gözümde... Oysa ne çok severdim sokağımı, düşlerimi büyüttüğüm sokağımı işte...
Telaşlanıyorum birden, güvensiz hissediyorum kendimi...Oysa günler önce yaşadığım yerlerin izlerini sürmüştüm kendimce...
Gittim, koşarcasına çocukluk günlerime ait yerlere... Bulamadım hiçbir iz... İçim burkuldu... Bana dair ne bir ev vardı geride, ne de yollarında yürüdüğüm asfalt kırıntıları geride... Tüm anılarım yok olmuştu sanki değişen şehrin içinde... Ve ne kötü değişirken her şey... İnsana dair ne varsa götürmüştü bilinmez uzaklara işte...
Oysa öyle mi olmalıydı sizce... İnsana dair izler kalmalıydı her bir köşe başlarında... İlk düştüğüm yer mesela... İlk ağladığım köşe başı... Ellerimin, dizlerimin paramparça olduğu avlunun içi... İlk yüreğimin çarpıntılarına ait esmer kız... Saçlarımı savuran rüzgâr... İlk yürek titreşimlerine ev sahipliği yapan arkadaşlarım, dostlarım... Yoktular işte...
Medeniyet; insana dair tüm izlerin silinmesi mi demek yoksa... Yoksa kötü bir yapılanmanın, her şeyi yağmalama düzeninin bir sonucu mu bunlar... İzleri öldürerek, anıları bilinmezlere savurarak, insanlığın geçmişini öldürülerek yani, hafızasız bir toplum yaratma projesi mi bu... Bilemedim işte...
Tüyleri ıslanmış, ıslanınca daha da siyahlaşmış kedimi aradı gözlerim... Yemeğimi paylaştığım tasım ve içine su koyduğum kiremitten kabım... Yoktu... Yoktular işte...
Ne pencereler, ne kiremitler ne de evimizin bahçesi kalmıştı geride... Anılarımın üzerinde, bilmediğim ve kendimi yabancı hissettiğim soğuk kocaman binalar vardı...
Biliyor musunuz nasıl istedim bir çırpıda yıkmayı kocaman dev yapıları... Hani altında saklandıysa diye izlerim... Durdum birden... Kalakaldım öylece... Ve belki de, şimdi oturanların izleri yıkılacaktı böyle yaparsam... Ve kim bilir yıllar sonra benim gibi izlerinin peşine düşen insanlar olacaktı aralarında... Ve şehirler saklamalıydı insana dair neler varsa içinde işte...
İzlerimizi siliyorlar... Anılarımızı yok ediyorlar... Faşizm hafıza öldürücüdür... Unutturmak istiyorlar geçmişe ve geleceğe dair nelerimiz varsa işte...
Ve ne çok ortak oluyoruz kırıcıların yaşam ilkesine...Her yerde bizler de kırıyoruz her şeyi...İnsan neden kopar ki, bir süre sonra kendisini var eden yerlerden ve değerlerden...kaçar ve yabancı hisseder ki kendini insan...Nedeni galiba çok basit...varlığına dair izleri bulamazsa insan hani...Kendini yabancı hissedince susar ya işte..ya kaçar ya da ne bileyim kavgaya tutuşur kendince...ve ne çok azız kaçmayıp, kavga etmeyi seçenlerimiz işte...
Hani faşizme bir tanım getirilmek istenseydi, hafıza silici derdim...
Ne çok siliyorlar ve üzerimize ölü toprağı seriyorlar...
Sokağım birden büyüyor gözlerimde ve ülkemin sınırlarına dönüyor... Ve belki de hüznümün yakıcılığı bundandır işte...
Anılarımız siliniyor geçmişe dair... Bizi biz yapan değerler yok ediliyor bir bir... Ve bizler sonsuz bir boşluğa bakıyoruz hep birlikte... Öylesine işte...
Biriken gölcüklerde sıçrayarak yürüdüm ve saydım içimden... Bir, iki... Bir baktım ellilere gelmişim işte...
Yağmur yağıyordu... Ellerime bir kuş kondu aniden... Mavi rengimi getirdi ılık bir rüzgâr eşliğinde bana... Avuçlarım yine sıcacık oldu... Gökkuşağı açıldı yine gökyüzünde... Silseler de izleri... Kırsalar da kalemleri... İnsan kokan insanın beyni var ya hani... Ve birlikte atan yürekler elbet... Bir yol bulacaktı işte...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.