- 1001 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Söylenecek pek bir şey kalmamış.. güzel anlatımınız ve yorumlara bakarak..
İsTanbul;Tarih kokan bir şehir..çok şey var söylenecek lakin bir okadarda, günahlar şehri yağmurla karışan gözyaşlarının durmadığı sehirde aynı zamanda.
bir tutam hayat kısaca anlatmış fazla söze hacet yok.
beğenerek ve icim burkularak okudum..
Saygılarımla..
Bu güzel çalışmaya,
iki yönden bakmamız gerekiyor ama,
sözün doğrusu, nereden başlayacağımızı bilmiyoruz...
Önce duygulara mı versek sırayı, yoksa hayatın gerçeklerine mi?
Hadi,
realiteyi önce buyur edelim cümlelerimize bari...
Duyguları paylaşacağımız gönüller az olabilir zira...
Acı bir gerçeği ele almış bugün yazısında yazarımız.
Göç...
Hesapsız, kitapsız, şuursuzca büyük şehre göç...
Günümüzün olayı değil aslında...
1950 li yıllardan beri sürmekte bu durdurulamayan akış...
Sebebi çok... Çok yazıldı, çok çizildi, çok anlatıldı...
Ekonomi, terör, daha iyi yaşayabilme, çocukları okutabilme ümitleri,
saçma sapan töreler, gelenekler...
Bu yazıda,
işin bu boyutu, duygusal bir dille ele alınmış.
Ve,
gerçekten güzel işlenmiş....
İkinci olarak da,
şu duygu dediğimiz garip olguyu irdeleyelim az buçuk.
İstanbul...
Büyük şehir...
Güzel şehir...
Sevdaların, aşkların, mutlulukların, kahkahaların şehri...
Zenginliğin, ihtişamın, kudretin şehri...
Güzel şehir İstanbul...
Şiirlerin şehri...
Tüm Acem diyarını, tek bir taşına kurban eden şairlerin şehri...
Şarkıların şehri İstanbul...
İstanbul...
Acıların şehri...
Ümitsizliklerin, hasretlerin, yetim sevdaların, yalan sözlerin şehri...
Zalim şehir İstanbul...
Kahpe şehir... Kahpeliklerin şehri...
Zor şehir İstanbul, zor...
Bilir misiniz ki,
yağmur çok yağar İstanbul'a ama,
gözyaşı daha da çok yağar...,
Gün doğudan doğar, acıdan batar İstanbul'da...