- 15317 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
25.YAŞ GÜNÜNE BASAN YAKIŞIKLI OĞLUMA MEKTUP.
Merhaba canım oğlum,
varlığından haberdar olduğum ilk andan itibaren, tarifi imkânsız bir sevinç ile doldurdun içimi.
Hele annenin karnını tekmelemen yok mu heyecandan bayılacak gibi olur, kollarıma alıp, doyasıya öpüp, koklayacağım günü sabırsızlık, aynı zamanda büyük bir telaşla bekledim!
O güzel yüzünü, miniminnacık ellerini hayal ederek günlerce, haftalarca ve aylarca uyudum ve aynı hayallerle uyandım.
Sana olan sevgim dağ oldu, okyanus oldu, volkan oldu taştı yüreğimden.
Sen; Tanrının en büyük lütfuydun bana. Yaşama sebebim, herşeyim, en güzel eserimdin benim.
Hayata gözlerini açtığında, doğum hemşiresi seni kucağıma vermişti.
Sana ilk dokunduğum an, benim yeniden doğuşumun müjdesi olmuştu adeta.
Sana baktığımda, adeta dedeni karşımda görmüştüm. O kadar yakışıklı ve o kadar masumdun ki, sanki bulutlardan alınmış bir yumak gibiydin. Bahar sabahının esintisi gibi ılıktı nefesin.İncitmeyeyim diye, nazikçe bağrıma bastım! Kâinatı kucaklar gibiydim. Yüreğim bir kuş misali kanatlanıp uçtu sanki.
Bir anda, tüm kırık dökük duygularım kayboldu. O an Cennetim olmuştun benim. Canıma can, dar günlerime umut doğmuştu.
Herşeyim sen olmuştun bir anda. Büyük bir hayranlıkla seyre daldım. Zaman durmuştu sanki! Burnunun ucundan, kirpiğinin gölgesine dek rahmetli dedene benziyordun ve bir kez daha, Tanrının hikmeti karşısında diz çöktüm! Minnetim sonsuzdu.Ne büyük bir armağandın sen bana canım oğlum!..
O günden sonra, birlikte keşfe çıktık dünyayı, her hareketin pusula olup yol gösterdi bana.
Ağladığında, unufak oldu çaresiz kaldı yüreğim.
Minicik tebessümlerinde içim içime sığmadı. Kahkahalarında ise, tadına doyamadım babalığımın. Sevmek ancak bu kadar zevk verebilirdi bana.Ve sevilmek; o riyasız masum bakışlarınla.
En çok da kollarımın arasında melekler gibi uyurken korkardım. Ya iyi bir baba olamazsam? Ya hayat incitirse Haniş’imi?
Ben sevginle deli olmuş, bildiğim ne varsa unutmuştum.
Sen benim biricik oğlumdun ve artık ben seninle baba olmanın hazzını yaşıyordum. Ne kadar zordu anlatman bana kendini. Böylece sabrın manasını içime sindire sindire olgunlaştırıyordun beni.
Hoşgörünün yolunu sunduğun güvenle buluyordum. Yanımdayken bile özlüyordum seni. Babandım; babaların en acemisi, en heyecanlısı ve en tedirgini.
Alabildiğine zordu bu sevda. Dedim ya, ben sevginle deliler gibiydim!
İlk banyomuz, banyomuz diyorum; zira sırılsıklam olmuştum. Keza annen de öyle. İlk hastalanışın, ilk emekleyişin, ilk düşüşün ve sonra ilk adımlarını attığında mutluluk çığlıkları ile süslenmiş doğal cesaretin, bambaşka bir alemin kapılarını ardına kadar açan anahtarım olmuştun benim.
Ruhumu varlığınla yıkamıştım. Senden uzakta olmak bu kurtlar sofrasında seni bir başına bırakıp bir yerlere gitme düşüncesi bile kahrediyordu beni.
Dualarım seninledir. Tanrıya emanetsin canım oğlum! Zaman bize neyi sunar bilemiyorum. Ama her ne olur ise, olsun seni son nefesime dek seveceğim.
Bana, ilk kez ’’ Baba!’’ dediğin günü anımsıyorum. Daha milyarlarca kez baba diyecektin ama ne güzel bir andı onu söylediğin an. Sadece dokunmakla değil, kelimelerle de anlaşabilmenin hazzını yudum yudum içime sindiriyordum seninle.
Gün geçtikçe inanılmaz zekânla her gün daha da şaşırtıyordun. Henüz üç yaşındaydın ki, korkunç bir anı yaşamıştık seninle. Bu anıyı yazmadan geçemeyeceğim. Akşam saatleriydi. Bir patlama sesiyle irkilmiştik!.. Teröristler evlerimize saldırı düzenlemiş bir panik içinde silahı sakladığım yerden çıkarmış seni, henüz bir yaşında olan kardeşini, anneni ve babanneni korumak için kendimi dışarı atmıştım!..
Annen de kendisini dışarıya atmış, bana destek veriyor boşalan şarjörlerimi mermiyle dolduruyordu. Rahmetli babaannen hasta olduğu için yatağından kalkamamış ve sen de o kargaşada balkona çıkmıştın!..
O silah ve roket sesleri arasında, senin o masumane bir o kadar da güzel sesini duydum.
Şöyle diyordun; “baba korkma ben buradayım.” Bu sözlerin, benim için, Cehennem ateşi altında duyduğum en güzel, bir o kadar da ürkütücüydü! Çünkü sen de çatışmanın ortasındaydın ve ben çaresizlikten hiç bişey yapamıyordum!
Kırk beş dakikalık çatışmanın ardından teröristler püskürtülmüş nihayet seni kucaklamayı Tanrım bahşetmişti bana.
O an senin yaptıkların akıl süzgecimden geçirmiş Gözlerine bakakalmıştım. İşte benim oğlum diye gururlanmıştım doğrusu. Bir süre daha bakıştık. Muzipçe göz süzüşünün ardından uykun gelmiş olacak ki, hemen uyumuştun.
Bir konuda kendimi hiçbir zaman affetmedim affetmeyeceğimde! Geleceğe dair epeyce kaygılarım vardı. Çok sinirli olduğum anlarda sana kızıyordum!Doğruyu söylemek gerekirse, yaramazlıklar yapıyor, yerinde duramıyordun. O hırsla sana vurmuştum!Ağlamaya başladın mavi gözlerinden boncuk boncuk akan yaşlar kanayarak içime akmıştı. O küçücük bedene karşı işlediğim günah ve hata benim bedenimden bile büyüktü.O anyutkunmakta bile zorlandım. Affet beni.
Benim maviş oğlum, banim Haniş oğlum, bu günün 33. Yaş günün, yeni yaşın ve daha nice yaşların mutlu geçsin! Ki, ben de seninle yeniden doğmuş gibiyim. Doğum günün kutlu olsun!..
Sen sadece bir evlat değil, benim canım oğlumsun, belki de yaşadığım sürece sahip olabileceğim en iyi arkadaşımsın. Umudumsun. Seni sonsuzlukta da sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. Çünkü sen ailene, çevrene ve ülkene sahip çıkacak kadar onurlu, bilinçli ve erdemli kişiliğe sahipsin!
Artık sen oldun. Bundan sonra ölsem bile gözüm arkada kalmaz. Binlerce kilometre uzakta olman sana olan sevgimi ve özlemimi adeta körüklüyor. Seni çok seviyorum babacığım.
Doğum günün tekrar kutlu olsun. “MUTLU YILLAR.”
YORUMLAR
Çok beğendim duygusu konusu ve anlatım biçimi ile paylaşımınız insanı ağlatacak kadar güzeldi
baba ve oğulun bebeklikten büyümesine uzanan sevgi dolu zamanları okumak büyük keyifti
Tebrik ederim
Saygı ile