ILGIN’DA YAŞAYAN BİR ŞAİR: HACI ALİ BAYRAM
ILGIN’DA YAŞAYAN BİR ŞAİR: HACI ALİ BAYRAM
Mehmet AKÇAR
ÖZET
Türk edebiyatı içinde önemli bir yeri olan şiir, İslamiyet öncesi dönemden başlayarak günümüze kadar halkın dilinde ve şairlerimizin dizelerinde canlılığını hep devam ettirmiştir. Şiir, sözlü ve yazılı ürünlerin tamamından beslenerek ve çağın yeniliklerini de içine alarak ayrı bir tür hâline gelmiştir. Bu tür içinde de şairlerin varlığını ve sürekliliğini her an görmekteyiz. Türkiye’de çok geniş bir alanı içine alan şiir türü ve şairlik kavramının Konya’da da izlerini görmek mümkündür.
Biz de bu bildirimizle Ilgın’daki şairlere yeni bir isim ekleyerek Ilgın’da yaşayan bir şairi yani Hacı Ali Bayram’ı bilim dünyasına ve Ilgın kültürüne tanıtmaya çalışacağız. Hacı Ali Bayram’ın kısa hayat hikâyesine ve şiirlerinden seçtiğimiz örneklere bildirimizde yer vereceğiz.
Anahtar Kelimeler: Ilgın, şair, şiir, Hacı Ali Bayram.
ABSTRACT
A POET WHO LIVES IN ILGIN: HACI ALİ BAYRAM
From pre-islamic period to the present poetry which acted an important role in Turkish literature, has carried on his existence in the language of people and the lines of poets. Poetry, by getting spoken and written all of the products and taking into innovations of the age has become a separate species. Of this type, the presence and continuity of the poets have been observed at any moment.
In this article we are also adding a new name to the names above, a poet living in Ilgın Hacı Ali Bayram, and try to introduce him to the world of science and Ilgın culture. In this paper it wil be stated that, Hacı Ali Bayram who can be called one of the last representatives of poets in Ilgın, his short life story and some examples of his valuable poems.
KeyWords: Ilgın, poet, poetry, Hacı Ali Bayram.
Bilim Uzmanı Mehmet AKÇAR, Selçuklu Mehmet Nuri Küçükköylü İmam Hatip Ortaokulu Türkçe Öğretmeni, [email protected]
1) HACI ALİ BAYRAM’IN HAYATI
a. Soyu ve Ailesi:
Konya ili Doğanhisar ilçesi Deştiğin Kasabasında yerleşik, Mustafa, oğlu Mevlüt, oğlu Mustafa (1882-1956),oğlu AHMET BAYRAM (1929-1999) dan olma; Yusuf Kızı FATMA BAYRAM (1929-1997) dan doğma, Şairimiz Hacı Ali Bayram; 11.08.1949 Deştiğin doğumlu olup, ailenin yedi çocuğundan ikincisidir. Baba tarafı ‘’Mülükler’’ (mülklüler) anne tarafı ‘’İmamlar’’ sülalesi olarak anılmaktadır.
Şairimizin ailesi 1959 yazında Ilgın’a göç etmiş olup, nakil sebebi iş aş ve çocukların eğitim ihtiyacıdır. Şairin nüfus kaydı Ilgın Camiatik Mahallesi kütüğündedir.
Kasabada küçük çaplı çiftçiliğin yanında Marangozluk, sobacılık, lehimcilik İnşaat ustalığı gibi birçok mesleği aynı anda yaparak yaşamını idame ettirmeye çalışan Şairimizin babası Ahmet Bayram Ilgında sadece inşaat Ustalığı yaparak ve evinde süt ineği bakarak geçimini sağlamıştır. Şairin babası Ahmet Bayram (1929-1999) ve ev kadını olan annesi Fatma Bayram (1929-1997) Ilgın İnönü İlköğretim Okulu yanındaki mezarlıkta yan yana yatmaktadırlar.
b. Doğumu:
Hacı Ali Bayram, ailenin ikinci erkek çocuğu olarak 11.08.1949 yılında Konya ilinin Doğanhisar ilçesine bağlı Deşdiğin Kasabası’nda dünyaya gelmiştir.
Şairimize ‘’Hacı Ali’’ adını dedesi Mustafa Bayram vermiştir. Bu adın ona verilmesinde yeni ölen amcasının adının da Hacı Ali (Haceli) olması etkili olmuştur. Genç yaşta üç yetim bırakarak diş ağrısından ölen amcasının ardından şairimizin dünyaya gelişi Bayram ailesini sevince boğmuş, bu sevincin bir göstergesi olarak, ölen amcasının adını yaşatması ve aileye mutluluk verdiği için “Hacı Ali” adı verilmiştir.
c. Kardeşleri:
Ahmet Bayram’ın şairimizden başka altı çocuğu da daha vardır. Şairimizin büyüğü terzilikten emekli, ağabeyi Fahrettin (1947-2006) geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Şairin bir küçüğü olan kız kardeşi Elife Kara (D-1951-2004) Lösemi-(kan kanserinden) Ilgın’da vefat etmiştir. Bayram’ın diğer kız kardeşi Hediye Bayram (D-1954) Ilgın’da; Sultan Toy (1958 ) Konya’da yaşamaktadır. Şairimizin kardeşlerinden (D.1961)doğumlu Avukat Mustafa Bayram, Alanya’da; en küçük kardeşi (D:1968) Yusuf Bayram ise Ilgın’da yaşamaktadır. Şairimiz şu anda ailenin en büyüğü konumundadır.
ç. Öğrenimi:
Şairimiz ilkokulu 4. Sınıfa kadar Doğanhisar ilçesi Deşdiğin Kasabası İlkokulu’nda (1959), 5. sınıfı ise Ilgın ilçesi Merkez İlkokulu’nda (1959-1960) tamamlamıştır. Şair Hacı Ali Bayram, Ilgın Ortaokulunu (haziran 1963) bitirdikten sonra; Maliye,Tapu kadostra ve öğretmen lisesi yatılı imtihanlarına katılmış, her üç liseyi de kazandığı halde öğretmenliği tercih etmiş, İstanbul İlköğretmen Okulu’nu (1966-1967) öğretim yılında iyi derece ile bitirerek Hatay ili merkez köylerinden Ahmediye’de sınıf öğretmeni olarak göreve başlamıştır.
Mezun olduğu yıl girdiği Konya Eğitim Enstitüsü fen(FKB) bölümünü yatılı olarak kazandığı halde babasından izin alamadığı için Hatay’da ilk görevine başlayan şairimiz, o yıl içinde, aileden habersiz, yeniden imtihanlara girerek, İstanbul Eğitim Enstitüsü Matematik bölümünü kazanmıştır. Yenibaştan eşi dostu aracı yaparak babasından rızalık almaya çalışmış ancak yine geçim sıkıntıları gerekçe gösterilerek izin verilmemiştir. Ailesinin geleceğine ve o günlerdeki zor aile bütçesine katkıda bulunmak için okuma hevesinden vazgeçmiş,1987 yılında Anadolu Üniversitesi Ön Lisans Programını tamamlamıştır.
d. Askerliği:
Şairimiz, vatani görevine 1970 yılı yaz aylarında Amasya’da başlamış, çekilen kura sonucunda Konya’nın Doğanhisar ilçesi Başköy Kasabası’na (1970-1971) asker öğretmen olarak tayin edilmiş, evlilik-eş durumu nedeniyle Çavuşçugöl kasabasında (1971-1972)öğretim yılı sonu itibariyle kutsal askerlik görevini tamamlamıştır.
e. Evliliği:
Şairimiz ilk evliliğini 1970 yılının Temmuz ayında Akşehir-Kozağaç mh. Nüfusuna kayıtlı Yaşar-Zehra Uslu ailesinin kızı, Sabahat Uslu ile görücü usulüyle evlenmiştir. Şairimizin bu ilk evliliği ve 27 yıl sonra yapacağı ikinci evliliği de kendine özgüdür. Hacı Ali Bayram ilk evliliğinin 25 yıldönümünde yazdığı “Biz Görücü Usulü Evlendik” adlı şiirinin giriş bölümünü şöyle dillendirmektedir:
Dediler;/ Biz uygun gördük; birbirinize / İkinizi.
Haydi/ tutun ellerinizi.
Allah mutlu etsin, sizinle/ sizi./ Ömür boyu sevin / Birbirinizi.
Unutmayın:/ Hayat yolu uzundur/ dardır.
Bilin ki,/ Nikâhta kerâmet vardır.
Şairimiz 27 yıllık eşi, altı çocuğunun annesi Sabahat Bayram’ı 1997 yılının Ocak ayında geçirdiği anevrizma ameliyatı sonrası yoğun bakımda solunum yetmezliğinden, Konya Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinde kaybetmiştir. Mehhume Sabahat Bayram, Konya’da Musalla Mezarlığı’nda yatmaktadır.
Şairimiz, ikinci evliliğini 1997 yılı 21 Martında Sevgi Hanım ile yapmıştır. Şairimiz eşi Sevgi Bayram ile birlikte kışları Alanya’da, yazları ise Ilgın’da ikamet etmektedir.
f. Çocukları:
Hacı Ali Bayram’ın Sabahat Hanım ile evliliğinden dört oğlu, iki kızı olmuştur. İlk çocukları Alparslan, 30 ağustos 1971 doğumlu olup şu an Alanya’da uzman çavuş olarak görev yapmaktadır. İkinci çocuğu olan Tahir, 1972 doğumlu olup Ilgın’da ikamet etmekte ve kaplıcada çalışmaktadır. Üçüncü kızı Müzeyyen Okutmuş; (D.1974)Fizik tedavi uzamanı olarak Alanya’da çalışmaktadır. Dördüncü çocuğu oğlu Ahmet;(D. 1976 ) uzman çavuş olarak İstanbul’da görevlidir.
Şairimizin beşinci çocuğu Gülcan Çevik, (D.1979) Alanya’da laborant olarak çalışmaktadır. Şairimiz, küçük yaşta yatılı ortaokula giden ancak aile hasretine dayanamayıp Ilgına dönmek isteyen kızını okuluna devama ikna etmek için yazdığı bir (mektup)-şiir de, evlat sevgisini ve eğitime inancını, aklıyla gönlü arasına sıkışmış bir halde, olağanüstü güzellikte bir şiirle kızına şöyle seslenmektedir.
Sözlerimden hayrete varma/ Ve lütfen yeniden ağlama
İnsan düşündüğü kadar yaşar/ Gözümün nuru gönlümün süruru
Aklın büyüdü, yaşın küçük olsa bile / Artık bilmelisin
Babalar da öğretmenler de ağlar.
Sonlandığında zaferle / Cehle karşı savaşımız
Mezuniyet gününde, yani/ Omuzunda olabilirse ak saçlı başım
Mutluluktan düşer de sinene görürsün,/ Gülcan’ım, kızım
Altıncı çocuğu Mehmet, (D.1984) Şu anda Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde matematik öğrenimini sürdürmektedir. Yedinci ve en küçük çocuğu Alperen; şairimizin ikinci eşi Sevgi Hanımdan (D.1998) Dawn sendromlu olarak doğmuş, Alanya’da Özel Rehabilitasyon Merkezi’ndeki eğitimine devam etmektedir. Şairimiz bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere evlatlarına bağlı, onlar için her türlü fedakârlığa katlanmış bir babadır.
g. Mesleği:
Hacı Ali Bayram, köyde çok küçük yaşlarda tarla bekçiliği, kuzu çobanlığı ve 9 lu yaşlardan itibaren iki yıl yaz aylarında sığır çobanlığı, Ilgına göçtükten sonra 11 ve 12 yaşlarında simitçilik yaptığını o günleri yeniden yaşar gibi vurgulu ve duygulu anlattı bize...
İstanbul İlköğretmen Okulunda okurken arkadaşlarının ayakkabılarını boyayarak ve tatil günlerinde hastane önlerinde Kolonya satarak harçlığını çıkarmaya çalıştığını, 1960 ihtilali sonrasında oluşan durgunluk ortamında iş bulmakta zorlanan babasına yük olmamak için yaz tatillerinde inşaatlarda çalıştığını, pazarlarda ‘’Çelikçilik’’ yaptığını da anlattı.
Şair Hacı Ali Bayram, askerlik dönüşü kura ile geldiği Konya ilinin merkez, ilçe ve çoğunlukla (22 yıl) köylerinde görev yapar. Öğretmenliği sürdürürken kalabalık ailesine ve çocuklarına daha iyi imkânlar sağlayabilmek için ek işler yapmaya zorlanır. Şartlara göre işportacılık, triko, kebapçılık, bakkallık vb. onlarca değişik işle geçimini temin etmeye çalışır.
Arka arkaya krizler yaşayan Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarsızlık dönemlerinde çok çileli bir hayatı olan Hacı Ali Bayram, birçok ek iş ile uğraşmasına rağmen öğretmenliği bırakmaz. Şairimiz, 1967 yılında başladığı ve çok sevdiği öğretmenlik mesleğinden 29 yıl 11 aylık hizmetiyle 1996’da evlenme çağındaki iki evladının düğünlerini yapabilmek için kendince erken emekli olmuştur. Şairimiz “Bir Nefer Öğretmenim” adlı şiirinde;
Öğretmen değil de genetikçi olsaydım/ Her yeri yeşile boyardım
Bir ağaç türüyle, saz cinsiyle mi olur/ Yosunla, çayırla, çimenle mi
Tez büyür üretken kılıp dölleri/ Yem yeşil ederdim bütün çölleri
Diyerek başladığı şirini;
Ancak;/Bir nefer öğretmenim…
Her asırda işi zor,/ Her devirde fedakâr…
Kırk Fatih beyinlik dersanem,/ Kırk Kemal beyinde esamem.”
diyerek bitirmektedir.
2) HACI ALİ BAYRAM’IN ŞAİRLİĞİ ÜZERİNE:
A. Hacı Ali Bayram’ın Şairliği:
Türk edebiyatında şairlik geleneği şiir gibi köklü ve zengin bir alana dayanmaktadır. Nitekim şairlerimizin bu zenginlik içerisinde kendilerine yer bulmak ve şairlik kudretlerini okuyucularına gösterebilmek için durmadan şiir söylediklerine veya yazdıklarına şahit olmaktayız. İşte emektar diyebileceğimiz bu şair topluluğuna mensup şairlerimizden biri de Ilgınlı şair Hacı Ali Bayram’dır.
İlk şirini 17 yaşında ilk âşk’ına yazan şairimiz, duygularını ve düşüncelerini anlattığı ve sayısı 300’ün üzerindeki dizeleriyle Sayın Fevzi Halıcı gibi üstatların dışında internet ortamında birlikte yayınlar yaptığı birçok güçlü şairin takdirini celbetmiş güçlü bir kalemdir.
Şair Hacı Ali, sırf şair olmak için şiir söylemez. Ona göre şair, “fikrini, duygu düşünce ve mesajlarını anlatmak için öncelikle kendisine sonra başkalarına hitap eden, derin düşünce sahibi, duygu yüklü insandır. Eğer toplumun nabzını iyi tutar, zamanın ruhumu yakalar ve şansı yaver gidip yazdıklarını yayınlama imkânı bulursa manen ölümsüzleşecek insandır şair. Şiiri şiirle anlatmayı seçtiği ŞİİR adlı eserine;
“Yoğun yaşanan duyguların ardınca,/ Giz yükü sancılarla doğar.
Düşüncenin çizgi ötesine dair,/Bir ilâhi hüzün çocuğudur şiir.”
Diyerek başlar.
Şairimiz şiir yaşamı ve şairliği konusunda, kendisiyle yaptığımız söyleşide şöyle demiştir.“1967’de ‘Aşk’ adlı şiirimle başladığım şiir yolculuğumda üç yüzü aşkın şiire ulaştım. Günlük yazdığım şiirlerimin yanında 22 yılda tamamlayabildiğim şiirimde var. 2004 yılından bu yana sadece şiir ve yazarlık yönümle yaşıyorum. Özellikle tasavvufi şiirlerim okuyucularım başta olmak üzere eleştirmenlerden olumlu tepkiler alıyor. Bu bir sanatçı için onurdur…’’
Şairimizin ailesinde şiirle uğraşan bir başkası yoktur. Şair, zaman zaman eşini, çocuklarını ve mesleğini şiirlerine konu ederek şiirle iç içe bir yaşamı tercih etmiştir. “Seviyorum Sevdiğim, Gülcan’ım, Bir Nefes Öğretmenim, Yangınlara uğradım” adlı şiirlerini buna örnek verebiliriz. Şair Hacı Ali Bayram’ın şiire olan sevgisinin ve bağlılığının kendisinde var olan şairlik kudretine dayandığı açıktır. Bunu anlatmak için “Aşk” adlı tek bentten oluşan şiiri örnek olarak aldık: Bu kısa şiirinde aşkın Âdem ve Havva henüz cennette iken başladığını, yasak meyveyi yiyerek günaha giren Havva’ya aşkı nedeniyle Adem’in gönüllü katıldığını anlatan şiir şöyledir.
Ne yılan
Ne şeytan,
Bilerek çıkmış Âdem
Cennetin bağından,
Havva’yı sevdiği için yemiş,
O
Buğday ağacından…
Şairimiz, bu dizelerde aşkın; ilahi kaynaklı bir duygu, bencil egoları verici kılan bir eğitim aracı olduğunu hatırlatmaktadır.
B. Hacı Ali Bayram’ın Mahlası ve Etkisinde Kaldığı Şairler:
Şairimiz Hacı Ali Bayram’ın herhangi bir mahlası yoktur, o şiirlerinde rumuz olarak Hacı Ali adını kendi kendine vermiş, ‘’bir mahlasım olsaydı “Bayramî” olurdu. Fakat ben şiirlerimde rumuz olarak adımı kullanmayı tercih ediyorum!” demektedir.
Şairimize şiirlerini sunduğu edebiyat eleştirmeni Ilgınlı Abdülbaki Arslan ve Konyalı araştırmacı, şair yazar, eski senatör, şiirin ve sanatın unutulmaz emektarı, Konya Mevlana derneğinin kurucusu ve Hz Mevlana’yı ve türbesini bu günkü çağdaş şöhretine ulaştıran üstat Feyzi Halıcı, kendisini geleneksel Türk şiirinin günümüz temsilcilerinden sayarak teşvik etmiştir. Teşvik ve takdir etmekle yetinmeyip basılma aşamasındaki dosyaya 1994 yılında olağandışı bir önsözle şereflendirmiştir.
Feyzi Halıcı ve Halil Soyuer ile yüz yüze olan tanışıklığını şairimiz şöyle anlatmaktadır: “Feyzi Halıcı ile Konya’da tanıştım, ona ‘Aşk’ ve ‘’Anlamak Zor ‘ adlı iki şiirimi okudum.. Dosyayı bütünüyle okuyup tahlil ettikten sonra önsöz yazarak ve Ankara’da düzenli aylık şairler toplantısına çağırarak yüzlerce şairle tanıştırdı… O güzide topluluğa aynı şiirleri okumamı sağladıktan hayatımın en değerli dakikalarını yaşattıktan sonra Feyzi Bey, mikrofonu eline alarak oradaki topluluğa şu cümlelerle takdirlerini bildirerek: ‘Biz yaşayan şairler arasında ‘’Geleneksel Türk Şiiri öldü’ ’diyorduk; ama ölmemiştir. Anadolu’nun bir yerlerinde yaşıyor diyenler haktı çıktılar. İşte şu an size onlardan birini ‘Hacı Ali Bayram’ı’ tanıtıyorum. Diyerek dünyanın en değerli alkışlarını duymamıza neden oldu.
Feyzi Bey, daha sonra o sıralar 90 küsur yaşlarında olan bir şaire beni takdim etti. O şair Halil Soyuer’di. Rahmetli Halil Soyuer ‘’Evladım aşkı böyle anlatan bir şair şu ana kadar gelmemiştir..Bu şeref sana nasip olmuş…Aşk bir cennet nimetidir dedirttiniz. Diyerek Beni epey dinledi ve şiir yazmaya devam etmem için yüreklendirdi.” Şairimizin bu sözlerinden hareketle Halil Soyuer ve tanıştığı diğer şairlerden etkilendiğini söyleyebiliriz.
İlk şiirini 1967’de kaleme alan ve aşk şiirleri yazarak şiir dünyasına giren şairimizin etkilendiği şairler arasında Yunus Emre ve Mevlana başta olmak üzere Ümit Yaşar Oğuzcan, Abdürrahim Karakoç, Âşık Veysel, Halil Soyuer, Necip Fazıl Kısakürek ve Cahit Sıtkı Tarancı vb.yer almaktadır.
C. Şair Hacı Ali Bayram ve Şiirleri Hakkında Yapılmış Yayınlar
Şairimiz, şiirlerini bir kitap haline getirip ayrı bir baskı halinde yayımlamamıştır; fakat şiirlerini kendi imkânlarıyla fasikül veya kitapçık diyebileceğimiz şekilde şiir dosyaları haline getirmiş, sanata yatırım yapacak kurum ve kuruluşlardan sponsorluk beklemektedir.. Şairimizden elde edebildiğimiz (şiir dosyası) kitapçıklar şunlardır:
a. 1. Kitapçık: 1966’dan 1973’e kadar yazdığı şiirleri (47 adet şiir yer almaktadır.)
b. 2. Kitapçık (İçi Dışından Büyük Şiirler, Konya, 1997): Bu kitapçığı basıma hazır hale getiren şairimize Feyzi Halıcı tarafından “Güzel Şiire Günaydın” (Ankara, 2004) başlığıyla bir önsöz yazılmıştır; fakat şairimiz maddi imkânsızlıklardan dolayı bu kitapçığı bastıramamıştır. Şairimiz, bu kitapçıkta “Aşk’a Dair, Meşk’e Dair, Işk’a Dair” başlıkları altında toplam 41 adet şiirine yer vermektedir.
c. 3. Kitapçık (İçi Dışından Büyük, Ilgın, 1994): 101 sayfadan oluşan bu kitapçıkta şairimizin 1980’li yıllarda yayına hazırladığı toplam 64 adet şiiri yer almaktadır.
d. 4. Kitapçık (Ayrılık İki Bahar Arası Kış, Ilgın, 1994): 112 sayfadan oluşan bu kitapçıkta da şairimize ait toplam 69 adet şiir bulunmaktadır.
Şair Hacı Ali Bayram’ın şiirleri; ilk şirini yakın çevresinin ısrarları üzerine 1992 yılında Ilgın’daki yerel bir gazetede yayımlamıştır. Edebiyat eleştirmeni Abdülbaki Arslan ve Ilgınlı şair Atilla İspir’in teşvikleri ve yardımlarıyla o dönem yayınlanmakta olan bazı dergilere şiirlerini göndermiş, 1992 ile 1997 yılları arasında yayında olan Sızıntı, Kırağı, Gülpınar, Yenidefne, Altınoluk, Ece, Türkiye vb. dergilerde birçok şiiri yayınlanmıştır.
Şairimiz 1996 yılında ilk defa katıldığı Türkiye Şairler Antolojisi tarafından da başarı plaketi ile ödüllendirildiğini ifade etmektedir. Turhan Bayraktar’ın hazırladığı antolojinin 155-158. sayfaları Hacı Ali Bayram ve şiirlerine ayrılmıştır. Bu antolojide yayımlanan ve oldukça ses getiren Terörist adlı şiirinden aldığımız bir bölüm aşağıdaki gibidir:
Umut varsa gelecek için,
Beyindedir, yürektedir,
Çözüm ne ölmekte,
Ne öldürmektedir (Bayraktar 1996: 155)
Örneğin 1996 yılında Sızıntı dergisinde yayınlanan “Mecburum” adlı şiiri büyük ses getirmiş ve bu şiirle ilgili olarak güzel bir eleştiri kaleme alınmıştır. Bildirimizin sonunda tamamını vereceğimiz Mecburum adlı şiirinin son bölümü şöyledir:
“Ve zaman olur, devran döner
Yaşım kemale erer,
Ecelin müntehasına varır da ömür,
Sır veririm halefime, el veririm
Bir ses duyarım muhakkak
Ağ yücelere, ağ…
Ağmaya mecburum, mecburum
Ağarım.” (Sızıntı Dergisi, sayı: 213, s. ?)
Yukarıdaki şiiri beğeni ifadesi taşıyan Sızıntı dergisinde yayınlanan eleştiriye ait bir bölüme şairimiz Hacı Ali Bayram’ın şairlik kudretini göstermesi bakımından aşağıda yer vermeyi gerekli görmekteyiz:
“Atilla İlhan’ın “Ben Sana Mecburum” mısralarını tedai ettiren şiirinizi beğendik. … Şiire hâkim olan gür ses bir ululuk imajı, öğrencileri karşısında heybetini koruyan ve kendine güvenen bir eğitmen tablosu çiziyor… Hayal gücünüz engin. İmajlarınız sağlam.” (Sızıntı Dergisi, sayı: 213, s. ?)
Yeni Defne dergisinin 177. sayısında (Aralık 1996) Hacı Ali Bayram’ın görev yaptığı okul bahçesinde bir çocuğun yağan yağmurla birlikte yere düşüşünü tasvir ettiği “Çiçek Çocuğum” adlı şiirinden bir kesit ise şöyledir:
“Önemi yok, üzülme, olur böyle şey yavrum.
Daha dikkatli ol bundan böyle!” dedim.
Islak saçlarını okşadım, sevdim.
Korkma, ben öğretmenim.
Sen benim bahçemde çiçek çocuğum.
Ömrüm sizleri sevmekle geçti, geçecek çocuğum.” (Yeni Defne, s. 7)
Hacı Ali Bayram’ın Yeni Defne dergisinin 184. ve 185. sayısında (Temmuz-Ağustos 1997) yayımlanan “Her şeyde Sen Varsın” adlı şiirinden bir bendi onun yayınlanan şiirlerine örnek olması bakımından aşağıya alıyoruz:
“Ağaçta, çiçekte, kuşta sen varsın.
İlkbaharda, yazda, kışta sen varsın.
Yediğim ekmekte, aşta sen varsın.
Senden gayrı âlemde var olan yok.
Senden gayrı gönlüme yar olan yok.” (Yeni Defne, s. 17)
Gülpınar dergisinin Eylül 1997 tarihli sayısındaki “Kulun Günahını Affet Allah’ım” adlı şiiri şairimizin yayımlanan şiirlerine başka bir örnek olarak verebiliriz. Şairimizin bu şiirinde Yüce Yaradan’a yalvarışını örnekleyen dizeleri aşağıdaki gibidir:
“Daha uzatma ayrılığı, yeter.
Ayrılıktan doğuyor bunca keder.
Kul, kuldan af dilese bile, affeder.
Bu kulun günahını affet Allah’ım.” (Gülpınar, s. 22)
2009 yılında www.edebiyatdefteri.com internet sitesinin çıkardığı “Kırmızı / Edebiyat Defteri 2008-2009 Yıllığı” şiir antolojisinde de şairimize ait “Bir Fatiha Üç İhlas Arası / Uykular” adlı şiir yayımlanmıştır. (Edebiyat Defteri 2008-2009 Yıllığı, s. 348-350)
Ayrıca aynı sitenin yayınladığı ‘’Edebiyatdefteri MERDİVEN yıllığında dört yüz şair ile birlikte ‘’Şükür’’ adlı şiiri ile 124.sayfada yer almıştır.
‘’Daim eyle,
E ya halıkı ya seyyidi,
Şükrümüzü,
Ezeli aşkımızı fikreyledin şükür,
Ebedi adımızı zikreyledin şükür..’’ diyerek biten şirinde halinden razı olduğunu veciz satırlarla anlatmıştır..
Edebiyatdefteri ‘’2011 ANAHTAR YILLIĞI’’nın 129. Sayfasında ise ‘’Haram Güldermek’’ adlı şirini yayınlamıştır.. Bu şiirinin bir bölümünde
Tutmadık öğüdünü
Ya ilahi!
Çoğumuz takdirinle tutamadık
Nefis bedenlerimiz azdıkça azdı
Yoz yanlarımızı budamadık
Kapıldık büyüsüne arzuların
Nimet değil de sabır
Sandık
Nefsi korkuların kör karanlığıdır
Uzak hedeflerden çabuk usandık
Mısralarıyle rabbine en samimi duygularda seslemekte, çağımızın güncel problemlerine değinmekte;
‘’Güneşe gönül veren elbet aya yüz vermez,
Cemalullah’a eren aşık haram gül dermez’’ diyerek küçük günahları önemsemeyen nefislerimize göndermede bulunmaktadır.
Edebiyatdefteri.Com’un 2012 SANDIK YILLIĞI nda dört yüz şair ile birlikte 120 sayfadaki MEĞER TÖVBE GİZLİ ŞİRKMİŞ şiiriyle yer alan şairimiz bu hece şirinde kader konusunu işleyerek;
Kader sırrına erince rıza denizine yettik
Meğer tövbe gizli şirkmiş tövbeye de tövbe ettik…
Mısraları ile tasvvufun derin sırlarına atıfta bulunmaktadır. Şairimiz Konya’da yayınlanan ‘Konya Postası / Yeni Meram / Ilgın Postası’ gibi yerel gazetelerde de çeşitli şiirleri yayımlanmıştır. Ayrıca Ahid Yayınları’nın çıkardığı Aşka Söz Verdik adlı şairler antolojisinde de şairimizin İSİM; SIFAT; ZAT adında üç adet uzun felsefi ve tasavvufi şiiri yayımlanmıştır. Şairimizin bu antolojide yayınlanan üç değerli şiirinin son bölümünde de Allah’a dua etmekte ve kendi nefsi için şöyle çağrıda bulunmaktadır:
“Duymalısın ey nefsim
Kur’an sana seslendi
Cennet, cehennem / sende
Bütün âleme halife sen
Duy / duy çağrıyı lütfen
Sensin muhatap dendi
Maksat sensin
Ya sin…” (Aşka Söz Verdik, s. 70)
Şairimizin şiirleri hakkındaki en güzel değerlendirmelerden biri de ünlü araştırıcı Feyzi Halıcı’ya ait olanıdır. Ünlü araştırıcımız, ‘İçi Dışından Büyük’ adıyla basıma hazırlanan dosyaya uzun bir önsöz yazmıştır. (Feyzi Halıcı, Güzel Şiire Günaydın, Ankara, 2004).
Feyzi Halıcı’nın; Hacı Ali Bayram’ı derin derin öven önsözünden bir bölümüne, onun şairliğine ve şiirlerine ışık tutacağına inandığımız için burada yer vermeyi uygun bulduk:
“…Hacı Ali Bayram’ın şiirleri, insanı gizemli bir dünyaya çekip götürüyor. Okuduğunuz her mısrada harfin, duyarlılığın, duygusallığın iz düşümünü görüyor, duyuyor, seviyorsunuz. İlk insan tohumunun ilk meyvesini, ilk aşk gerçeğini tanıyor, buğday ağacının sonsuz güzelliğine, diriceliğine şahit oluyorsunuz. “Kün feyekün” imajı tanrısal bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Manevi aşkı Eyyüp sabrıyla mihenge vuruyor, bir hoş oluyorsunuz. Sonra hasreti bol doyumsuz manevi yolculuklara adım uyduruyorsunuz… “İçi Dışından Büyük” şiir kitabı Hacı Ali Bayram’ın canlı nüfus kâğıdı gibidir. Akşehir’den Ilgın’a uzanan Sultan Dağlarının bereketli rüzgârları örneği içinize rahat, rahat çekiniz. Bereketli bol bahar havası içinde. Bu güzel şiirleri severek, duyarak okuyun; duygularınızı mısra mısra dokuyun. İnanıyorum ki bu şiirler gönül burcunuz da tomur tomur uçacak sizi gerçek güzel dünyalara çekip götürecektir.” (Feyzi Halıcı, Güzel Şiire Günaydın, Ankara, 2004)
Son olarak şairimizin şiirlerinin internette çeşitli sitelerde yayınlandığını ve binlerce okuyucusunun olduğunu tespit ettik. Hacı Ali Bayram’ın hayatı ve şiirlerinin yer aldığı bu genel ağ adreslerinden birkaçı şunlardır: edebiyatdefteri.com, www.hikayeler.net/yazarlar/16634/haci-ali-bayram/, www.siirvadisi.com/haci-ali-bayram/, www.konyaturistik.com/haci-ali-bayram/, siir.alternatifim.com vb.
Şairimizin hayatı ve şiirleri üzerinde ciddiyetle duracak bir ilmi çalışma henüz yapılmamıştır. Tarafımızdan hazırlanan bu bildiri şair Hacı Ali Bayram’ı bilim dünyasına tanıtacak bir ilk olması bakımından, tarafımızca kayda değer önem arz etmektedir. Ayrıca bu çalışmamızın Hacı Ali Bayram ve şiirleri üzerine araştırma yapmak isteyen bilim insanlarına bir kaynak olacağını da özellikle vurgulamak isteriz.
D. Hacı Ali Bayram’ın Şiirlerinin Muhteva Yapısı
Hacı Ali Bayram’ın şiirlerinde işlediği konular inanç ve aşk temalarında yoğunlaşmıştır. Şiirlerinin ana konusunu bu iki tema oluşturmaktadır. Bu konuların yanında Allah sevgisi, ölüm, özlem, evlat sevgisi, kahramanlık, sitem, taşlama, uyarı, övgü, yergi, milliyetçilik, yardım, savaş, nasihat, vatan sevgisi ve diğer konular olmak üzere başlıklara ayırabiliriz. Fakat biz burada aşk, inanç, vatan sevgisi ve ölüm temasının ağırlıklı olduğu şiirleri üzerinde duracağız. Çünkü şairimizin bütün şiirlerindeki muhteva yapısını incelemek ayrı ve daha uzun bir çalışmanın konusunu oluşturacaktır. Sonuç olarak aşağıda Hacı Ali Bayram’ın şiirlerinde çoğunlukta olan aşk, inanç, vatan sevgisi ve ölüm konularını yine şiirlerinden örnek parçalar alarak işlemeye çalışacağız.
a) Aşk ve sevgi:
Şair Hacı Ali Bayram için ayrı bir öneme sahip olan aşk teması onun şiirlerinde gereken değerini ve önceliğini bulmaktadır. Şairimizin hayatında şiire başlamasında etken faktör olarak da aşk konusu vardır. Hacı Ali Bayram’ın birçok şiirinde aşk ve sevgi konusunu nakış nakış işlediğini görmekteyiz. Şairimiz birçok şiirinde âşık olduğu kişiye, eşine, evlatlarına ve insanlara duyduğu sevgiyi büyük bir ustalıkla dizelerinde dile getirmiştir. Belki de onun çağdaş ve olgun bir şair olmasında bu yönü ağır basmaktadır.
Seviyorum Sevdiğim adlı şiirinde şairimiz âşık olduğu kişiye şöyle sesleniyor:
Ant’olsun, güven olsun./Huzurda kal sevdiğim.
Sen benim vazgeçilmez gayemsin;/Yaşama sevincimsin.
Anlatamaz duygularımı asla;/O, sihirli sözcük ”sevgilim.”
Şair Hacı Ali Bayram, bu şiirinde sevdiğinden vazgeçmeyeceğini, âşık bir insanın ruh halini süslemelere gerek duymada yalın bir şekilde yansıtmaktadır.
Hacı Ali Bayram, Canım Kadınım adlı şiirinden aldığımız aşağıdaki bölümde sevdiği kadının kendisini üzecek davranışlardan kaçınmasını isteyerek onu şöyle uyarmaktadır:
Bir dakika olsun boş kaldığımda,/Senin bana geldiğinden hızlı,
Gönlüm şefkat dolu gelip te/İliklerine kadar işlediğim günler hakkı çün,
Şu en güzel, en kutsal işim zamanında,/Kırıcı, üzücü olma,/Aşkımız aşkına…
Aşağıdaki örneğimizde de Hacı Ali Bayram kendisini üzen sevgilisine olan bağlılığını sadık bir sevgili edasıyla şöyle belirtmektedir:
Yâd ellere uğrun bakma,/Seni seven canı yakma,
Ellerimi tut bırakma,/Sevgilim, sen en güzelsin.
Bayram’ın hayatında ailesinin de önemli bir yeri vardır. Bundan dolayı ailesini oluşturan evlatları da zaman zaman şiirlerine konu olmuştur. Nitekim Hacı Ali Bayram’ın, kızı için yazdığı Gülcan’ım adlı aşağıdaki şiirinde kızına olan sevgisini bakınız nasıl dile getirmektedir:
Geleceğe rahmet birileriyleydin/ Senin kadar körpe her biri
Senin kadar güzel, ancak/ Aralarında sen kraliçeydin
Anladık demen o ki
Özleminle yanıp tutuşurken Ilgın / Kadrini bilememiş senin, Akseki
b) İnanç:
Hacı Ali Bayram’ın şiirlerinde önem verdiği bir başka konu da inançtır. Şairimizin insan yaşamında oldukça önemli bir yeri olan ve yaşam felsefesi haline getirdiği inanç ile ilgili konulara eserlerinde oldukça sık yer vermekte olduğunu görmekteyiz. Hacı Ali Bayram, birçok şiirinde Allah sevgisi, dini inanış, iman ve insan ahlakı gibi tasavvufi duyguları anlatmıştır. Onun bu yönüyle tasavvufi bir şair olduğunu yazdığı güçlü şiirlerinden yola çıkarak söyleyebiliriz. Şairimizin insanoğlunun Allah’ın varlığını ve birliğini idrak etmesi için yazdığı “Nûru Tevhit” adlı şiirinden bir dörtlüğü aşağıya alıyoruz:
Rab kulundan razı, kul Rab’den/Hayret yok oldu, geldi huzur.
Var olan, Hayyul Kayyum’sun sen./Hay hâkk, gören sen, görünen sen.
Sen / Ben / Biz adlı şiirinde ise Hacı Ali Bayram, insanların Yüce Allah tarafından yaradılış gayesine dair hislerini ve fikirlerini şöyle ifade etmektedir:
Bilinmek istemiş Rabbi zül celal/Yaratmış bizleri bulmuşuz kemal
Her daim onunla olalım hem hal/Âlemlerin özü kemaliyiz biz...
Hacı Ali Bayram’ın Kader adlı şiirinden aldığımız aşağıdaki örnekte de şairimizin kaderin ne olduğuna dair düşünceleri anlatılmaktadır:
Dilemeden yaratıldık./Emin beldeye atıldık./Kün feyekün emrolundu/Yoktuk varlara katıldık.
Hacı Ali Bayram Yüce Allah’a onun uğrunda canını kurban edecek kadar büyük bir aşkla bağlıdır. Ondaki Allah sevgisine örnek olabilecek Kurban adlı şiirinden aldığımız bir bölümde şairimizin bu sevgisini açıkça görmekteyiz:
İki deniz bir bedende,/Ateş, hava, su, can tende,
Taş topraktık sen de ben de,/Bizi yaratana kurban!
Şair Hacı Ali, bir an bile olsa Yüce Yaradan’ın kendisini unutmasını ve unutturmasını istemez. Ona bu konuda şöyle yalvarır:
Ey yaratmadan önce rızkımı yaratan rabbim, /Mürit sensin, muhtar sensin, halık sensin/ Helalinden ver nasibimi.. / Zatına yönlendir aşkımı./Ölümlü olmasın sevdalarım, muhabbetlerim, sevgilerim. / Senden yansıdığını sevgilerimin, sevdiklerimin / Unutturma zahirin olduğunu,/ Güzelliğin, muhabbetin kaynağını.
Şairimizin peygamberimize olan sevgisini dile getiren Ya Resulullah adlı şiirinden bir dörtlük de şöyledir:
Bayramî kulunum ihtiyar oldum,/ Alinden olmakla bahtiyar oldum,
Eriştim rızana şehriyar oldum,/ İzzette kemalim ya resulullah!
Son olarak şairimizin Dee Yalan Dünya adlı şiirinden aldığımız aşağıdaki bölümde ise hem ölüme hem de bu dünyanın geçici olduğuna dair düşünceleri anlatılmaktadır:
Neyle eğleyeyim ki ben beni?/ Dee, yalan dünya!
Neden sende kalsın ki?/ Ebedi gönlüm
Neden can nehrime son olsun ki?
Doğum misâli,/ Yepyeni bir yaşam vadeden ölüm.
c) Vatan Sevgisi:
Hacı Ali Bayram’ın önem verdiği bir başka konu da vatan sevgisidir. Şairimizin vatan sevgisi temasına eserlerinde oldukça sık yer vermekte olduğunu görmekteyiz. Hacı Ali Bayram, birçok şiirinde vatanımızı ve insanımızın bu vatan için yaptığı fedakârlıkları anlatmıştır. Onun bu yönüyle milli bir şair olduğunu da bu konuda yazdığı güçlü şiirlerinden yola çıkarak söyleyebiliriz. Şairimizin vatanımız uğruna bize düşen görevleri hatırlatmak ve bu konuda yapılan yanlışlara tepki vermemiz için yazdığı Türkiye adlı şiirinin bir parçasını aşağıya alıyoruz:
Böyle gelmiş diye, böyle mi gider?/Yeter derse millet, çekilen yeter.
O zaman yapılan, yanlışlar biter./Soysuza, yolsuza, durun demeli…
Arsıza, hırsıza, vurun demeli./ Ki; düzen gelsin, uysun kafiye,/Onurlular yurdu olsun Türkiye.
Şairimizdeki vatan sevgisi onu sahiplenme bilinciyle de kendini göstermektedir. Terörist adlı şiirinde vatanına göz diken teröristlerin hüsrana uğrayacağını ve ülkemizde barışın hâkim olacağını aşağıdaki dizeleriyle şöyle haykırmaktadır:
Bilseniz ki zaman / Ülkeme ille de barış getirecek.
Sen;/ Kardeş kanıyla beslenen sefil,
O vakit ölmüş olacaksın./ Ya da katil!
Hacı Ali Bayram’ın 1993’te Ankara’da yapılan bir terör saldırısı nedeniyle kaleme aldığı Türk’üz adlı şiirinden aldığımız aşağıdaki son örnekte de vatanımızı korumak için birlik olmamız gerektiği, vatanın uğruna fedakârlık yapanların birbirinden farkının olmadığı anlatılmaktadır:
Senin benden / benim senden farkımız neymiş?
Sevdalarımız bir ya bizim…
Bir ya vatanımız, semamız, toprağımız…
Kavgamız, barışımız, düşmanımız bir.
Bir ya…/ Ay yıldızlı şanlı bayrağımız.
d) Ölüm:
Hacı Ali Bayram’ın şiirlerinde ölüm konusu da yer almaktadır. Şairimiz, hayatın en acı gerçeği olan ölümü her yönüyle irdelemiş, gerek tasavvufi anlamda gerek dünyadan göç etmek anlamında gerekse de ölmeden önce ölmek anlamında veya bir iç sızısı şeklinde zaman zaman şiirlerinde konu edinmiştir.
Ölüm Gerçeği adlı şiirinden aldığımız bir dörtlüğünde de Şair Hacı Ali Bayram, ölüm konusunu ölmeden önce ölmek teması ile kendi ölümü üzerinden anlatmaktadır:
Aldılar na’şımı, kabrime koştular./ Ardımca olur olmaz konuştular.
Ben bakarken mezarımı biraz daha oydular./ Usulca tutup kara kabrime koydular.
Ölmeden önce ölmek teması şairimizin yine aynı adı taşıyan şiirinde şöyle açıklanmaktadır:
Bütün isteklerden sıyrılmaksa,/ Ölmeden önce ölmek;
İşte, gör beni, bak / Çoktan ölmüşüm, ölmüş.
Ölür Uyanır / Uyuyan adlı şiirinde de insanların dünya hayatına aldanmaması gerektiğini öğütleyerek şöyle seslenir:
Değer mi haram arzulara?/ Değer mi kavgalara, pişmanlıklara?
Tut ki kavuş, tut ki kazan./ Dünya düş dünyası, dünya yalan.
e) Diğer konular
Ömür Anam Ömür adlı şiirinde Hacı Ali Bayram, hayatında önemli bir yeri olan annesine duyduğu özlemi şöyle anlatmaktadır:
O günkü gibi bir daha kucaklamadı / Anam benim hiç fırsat bulamadı
İşten güçten, arka arkaya doğan altı kardeşten / Bana sıra gelmedi
Ne zaman sürtünsem, hadi oradan/ Ana kucağı bebeleredir,/ Sen koca tosun oldun, derdi
Şairimiz Hâkimiyet adlı şiirinde ise egemenlik kavramı üzerinde durmaktadır:
Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir/ Ve padişahlara yer yok bu çağda, şükür
Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir/Adaleti mülkün temeli bilmeyene tükür.
Hacı Ali Bayram’ın şiirlerinde işlediği konulardan biri de kıskançlıktır. Bu konuyu ele aldığı Kıskanma adlı şiirinden aşağıdaki dörtlüğünü alıyoruz:
Kıskanma be iki gözüm,/ Veren Allah, alan Allah
İyi düşün benim için./ Emeklerim senin için.
Onun şiirlerinde işlediği sosyal konulardan biri olan insani ilişkiler konusu aşağıdaki dörtlüğümüze şöyle yansımıştır:
İlâhi Hoca Nasrettin.
Anlaşılan, zamanınız çok gırgırmış.
Birbirinize gülmüş, güldürmüşsünüz.
Suyunuz temizmiş, havanız boşmuş.
İnsanlar birbiriyle konuşurmuş.
SONUÇ
Bu bildirimizde Ilgınlı Şair Hacı Ali Bayram’ın şiirle dolu yaşamından söz edilmiştir. O, bütün şiirlerinin sonuna tarih düşmüş, çok güçlü ve kalıcı şiirler yazmıştır. İlk şiirlerinde aşk konusu çoğunluktadır. Daha sonrasında ise şairimizin tasavvufi düşünceye yönelmesinin de etkisiyle şiirlerinin konusu da çeşitlilik göstermiştir. Buna bağlı olarak da şiirlerinde ana tema tasavvufî konular olmuştur.
Şairimiz bildirimize bizzat kendi kaynaklık etmiş ve 4 farklı şiir kitapçığındaki şiirlerinden yararlanmamızı sağlamıştır.
Sonuç olarak Hacı Ali Bayram ile ilgili hazırladığımız bu bildiri ile Ilgın’ın kültürel yaşamına ve folkloruna yeni bir isim kazandırmış olmaktayız. Ayrıca bildirimiz ile şairimizi bilim dünyasına tanıtarak onunla ilgili yapılabilecek bilimsel çalışmalara ışık tuttuğumuz kanaatindeyiz.
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
1. ARAMA BENİ
En uçlarda, her yaprakta ben varım;
En uç benim, yaprak benim, dal benim.
Havada, toprakta, suda ben varım;
Evvel benim, ahir benim, hâl benim.
Düşülecek her oyukta ben varım,
Üşünecek her soğukta ben varım,
Sığındığın her kovukta ben varım,
Hem düşen, üşüyen, sığınan benim.
Başlarda, yazmada al nakış benim,
Sevenler arası ilk bakış benim,
Gönülden gönüle o akış benim,
Hem yazma, hem bakan, hem akan benim.
Kulda ayıplama, karama beni,
İlaç edin sürün yarama beni,
Nefsinden dışarda arama beni,
Hem kullar, hem ilaç, her nefis benim.
Doksan dokuz boncuk ile diz beni,
Üçer beşer zikir eyle gez beni,
Gece gündüz fikir eyle sez beni,
Esma benim, sıfat benim, zât benim
2.BİR NEFER ÖĞRETMENİM
Öğretmen değil de genetikçi olsaydım;
Her yanı yeşile boyardım
Bir ağaç türüyle, saz cinsiyle mi olur,
Yosunla, çayırla, çimenle mi?
Tez büyür, üretken kılıp dölleri,
Yemyeşil ederdim bütün çölleri.
Öğretmen değil de politikacı olsaydım;
Okula çevirirdim her yeri.
Kahveleri, kışlaları, camileri, evleri…
En büyük payı bütçelerden,
Eğitime ayırırdım.
İnsanlara balık tutmayı öğretirdim.
En çok bilim adamını kayırırdım.
Öğretmen değil de sanatçı olsaydım;
Sevgiyi işlerdim nakış nakış.
Sevgi yazar, sevgi çizerdim.
Güzel yüzünü her nesnenin
İzleyenlere çevirir;
Çirkin yanına ben geçerdim.
Halkıma bal şerbeti sunardım da,
Bade-i ağuyu kendim içerdim.
Öğretmen değil de doktor olsaydım;
Hastalarım la aynı acıları yaşardım.
Gülenle güler, ağlayanla ağlardım.
Yaratılmışta yaratanı görürdüm,
Elimde ölen her hastamla ölürdüm.
Öğretmen değil de imam olsaydım;
Hak’ta yok olmadan halk’la olmazdım.
Ya emelimde Muhammed,
Amelimde Muhammed olurdum,
Ya kendimi O’nda yok bulurdum.
Muhammed-i yaşar, Muhammed-i söylerdim.
Rabbimden gani gani rahmet dilerdim.
Ancak; bir nefer öğretmenim…
Her asırda işi zor, her devirde fedakâr…
Kırk Fatih beyinlik dersanem,
Kırk Kemal beyninde esamem.
3. CANDAN İÇRE
Sure misin, ayet misin hat mısın?
İsim misin, sıfat mısın, zat mısın?
Cahillere söylemezsin, tat mısın?
Bilmek için, hazan olup solduğum,
Candan içre, can içinde bulduğum.
Yokuş musun, düzlük müsün, çöl müsün?
Pınar mısın, ırmak mısın, göl müsün?
Sevda mısın, bülbül müsün, gül müsün?
Görmek için, hazan olup solduğum;
Candan içre, can içinde bulduğum.
Nere baksam her gördüğüm sen misin?
Ruhum musun, nefsim misin, ten misin?
Yoksa bende, ben dediğim, ben misin?
Olmak için, hazan olup solduğum;
Candan içre, can içinde bulduğum.
Meğer kula, can olan can, sen misin?
Sevenlere canan olan, sen misin?
Hem bulunan, hemi bulan, sen misin?
Bulmak için, hazan olup solduğum;
Candan içre, can içinde bulduğum
4. DÖN HATADAN
Kem söz söyleme, büyük varlık önünde.
Yankı yapar döner kendi yönünde.
Bazen burada, bazen din gününde,
Hesabı sorulacaktır kardeşim.
Hakk’ın güzel isimleri dururken,
Güzel sözler hoş karşılık bulurken,
Tövbe ile tüm günahlar yunurken,
Yazık sana, dön hatadan kardeşim.
Hay ismiyle Allah’ımı çağırsan,
Kahhar değil, lâtıyf diye bağırsan,
İyi kalkarsın dua ile uyursan,
Taltif ederler, yüzün güler kardeşim.
İti anarsan sopayı al eline,
Sahip ol sen, belin ile diline,
Sen girme ki girmesinler evine,
Tepme kapıyı, teperler yoksa kardeşim.
Kem sözü söyler hata yaparlar,
Başa gelir kader deyip atarlar,
Yattıysan, alacağına yatarlar,
Bugün olmaz, yarın olur kardeşim.
Hak din İslam, öğütlerin doğrusu,
Bir gün öter, İsrafil’in borusu,
Sorulacak, ahiretin sorusu,
Tövbe et sen, günahına kardeşim.
5. KURBAN
Kelam ustası dervişler
Önce, besmele demişler
Demese dil, gönül işler
Sözü yaratana kurban
Ilık başlar, sıcak geçer
Yanan serin sular içer
Emek eken rızık biçer
Yazı yaratana kurban
Gezer; arı, kuş çiçekte
Balık suda, martı gökte
Ördek gölde, hem yüksekte
Kazı yaratana kurban
Yayla gerdan, vadi beli
Şirin dilli, pamuk elli
Gönül gülü, sevda yeli
Kızı yaratana kurban
Venüs beden, eros başı
İpek teni, kalem kaşı
Hakık dudak, inci dişi
Gözü yaratana kurban
Anne, baba, yar, kuzuyu
Nefsi, gönülü, arzuyu
Tadı, lezzeti, kokuyu
Hazı yaratana kurban
İki deniz bir bedende,
Ateş, hava, su, can tende,
Taş topraktık sen de ben de,
Bizi yaratana kurban!
6. MECBURUM
Her doğan can gibi yıldızım, ayım.
Önceliğim baba suyu, anne karnı uzayım.
Doğ yıldızım demiş kaderim doğ…
Doğmaya mecburum, mecburum
Doğarım.
Sevgi şafakları oluşturmak görevim.
Işıdığım ilk günden beri,
Karanlık bucağa, dibe aşığım.
Şifalı ellerinle, fesada uğramış yürekleri
Oğ denildiğinden, oğ…
Oğmaya mecburum, mecburum…
Oğarım.
Karanlık ol çök üstüne nasipsizlerin
Derken birilerine kaderi;
Işıt der bana
Işıt sevgiye soğuk yürekleri
Umuda yelken açtır, daima
İlahi mekân gönüller benim yerim
Gücünün yettiğince kinleri nefretleri
Boğ dediğinden, rehberim, boğ…
Boğmaya mecburum, mecburum…
Boğarım.
Farklı duygularım, başkaları gibi
Farklı mesajlarım
Konuşulmamışı konuşan eğitmenim.
Yazılmamışın yazarıyım.
Çağıma düşeni ilk benim görür gözlerim.
Geleceğin göğüslerine uzanır ellerim
Ayaklarımla yeryüzü meleklerine
Ellerimle gökyüzüne hükmederim.
Yüceden
Yücelerdendir emirlerim.
Ve tek Ekber’edir secdelerim.
Sürekli emirler alırım,
Emret derim, emret.
Sağ, göklerin memesini adıma sağ
Sağmaya mecburum, mecburum
Sağarım
Ve zaman olur, devran döner
Yaşım kemale erer,
Ecelin müntehasına varırda ömür,
Sır veririm halefime, el veririm
Bir ses duyarım muhakkak
Ağ yücelere, ağ…
Ağmaya mecburum, mecburum
Ağarım.
7. MEN DAKKA DUKKA
Azizim hiç kimseye haksızlık etme,
Kişi ettiğini kendine edermiş.
Evrenin düzeni hakça kurulmuş,
İnsan ne ektiyse onu biçermiş.
8. SEN EN GÜZELSİN
Aşk pınarım akanımsın.
Güzelsin, sen en güzelsin.
Yar gözüyle bakanımsın.
Güzelim, sen en güzelsin.
Varlığıyla övündüğüm.
Yokluğuyla dövündüğüm.
Şeran mahrem göründüğüm,
Sevdiğim, sen en güzelsin.
Yâd ellere uğrun bakma,
Seni seven canı yakma,
Ellerimi tut bırakma,
Sevgilim, sen en güzelsin.
Mutluluğu yüzlerime,
Hoş bakışı gözlerime,
Her maniyi sözlerime,
Verenim, sen en güzelsin
9. TERÖRİST
Açsan kalp gözünü,
Görsen ya gafil!
Vurduğun kim,
Kendini öldürüyorsun da farkında değilsin.
Öldürdüğün düşman değil ki!
Kardeşin.
Öldürdüğünle de,
Acılara gömdüğünle de,
Dün bugün aynı bedensin.
Bu ne biçim savaş böyle?…
Öldüren sen, ölen sensin.
Fikrinle çatışsan,
El ele verip çalışsan ya…
Yurdun kalkınsın,
Kafalar aydınlansın.
Umut varsa gelecek için,
Beyindedir, yürektedir,
Çözüm ne ölmekte,
Ne öldürmektedir
Bilseniz ki zaman,
Ülkeme, ille de barış getirecek.
Sen; kardeş kanıyla beslenen sefil,
O vakit ölmüş olacaksın.
Ya da katil!
Kurtuluşun yok…
İlle pişman olacaksın.
Dünyada verilmese bile cezan,
Ahirette yanacaksın.
10. YİĞİTLİK
Yiğitlik yapacaksan, ayarında birine yap
Küçüğe, düşmüşlere çatmak yiğitlik değildir
Kiminle uğraştıysan o kadardır sendeki çap
Kadına, çocuklara çatmak yiğitlik değildir
İnsan için büyük savaş, nefsiyle savaşıdır
Bilsen nefsine uymak, kötülüklerin başıdır
Çoğu ölümün sebebi, mazlumun gözyaşıdır
Ahh alma, yazık, erken ölmek yiğitlik değildir
Mazlum kim, zayıftır güçsüzdür, davada haklıdır
İnsanı insan yapan namusu ile aklıdır
Hakikatte galibiyet haklılıkta saklıdır
Güç kullanarak haklı çıkmak yiğitlik değildir
Elbet bir gün olur, yaptığından sorulursun
Hâkim önüne çıkar, çabalarsın, yorulursun
Mutlak, mahkûm olursun, can evinden vurulursun
Ömrü hapislerde çürütmek yiğitlik değildir.
Bir sıçrarsın çekirge demişler, iki sıçrarsın
Sana ceza verecek birileri yok mu sanırsın
Elbet gün olur ölürsün, teneşirde yuğ nursun
Akıllı isen suçlu ölmek yiğitlik değildir.
Not: Bu makaleye Hacı Ali Bayram kaynak şahıslık yapmış olup, makalede kullanılan şiirler tarafımızdan numaralanan ve incelenen şairimizin dört kitapçığından seçilmiştir.
KAYNAKLAR
Bayraktar, Turhan (1996), Türkiye Şairler Antolojisi, İstanbul.
Bayram, Hacı Ali (1996), “Mecburum”, Sızıntı Dergisi, Sayı: 213, Ekim, s.?
Bayram, Hacı Ali (1996), “Çiçek Çocuğum”, Yeni Defne Aylık Sanat ve Edebiyat Dergisi, Sayı: 177, C. 14, Aralık, s. 7.
Bayram, Hacı Ali (1997), “Her Şeyde Sen Varsın”, Yeni Defne Aylık Sanat ve Edebiyat Dergisi, Sayı: 184-185, C. 17, Temmuz-Ağustos, s. 17.
Bayram, Hacı Ali (1997), “Kulunun Günahını Affet Allah’ım”, Gülpınar Aylık Fikir – Sanat - Edebiyat ve Şiir Dergisi, 22 (257), Eylül, 22.
Bayram, Hacı Ali (2009), “Bir Fatiha Üç İhlâs Arası / Uykular”, Kırmızı / Edebiyat Defteri 2008-2009 Yıllığı, İstanbul.
Bayram, Hacı Ali (2010), “Sıfat”, Aşka Söz Verdik – Antoloji 1, Gaziantep.
KAYNAK KİŞİLER
Hacı Ali BAYRAM, 1949 Doğanhisar, Deşdiğin Kasabası doğumlu, üniversite mezunu, emekli öğretmen.
YORUMLAR
Haceli...
İnsanlığı kurtaran cüz'i rahmetin eli...
Sevgi umut emekle kaldırıyor engeli...
Gecenin tan yerine âşık olduğu anda
Ben'liğini âdem'e âşk ile eder fedâ....
Ben olan, "Haceli" der ahh eder... Tebessüm kokusu siner gözyaşlarına da semadan insanlığa yayılır... âşkı fısıldar her uzuv Allah'a... Coşkunluk, hayret, delilik girer de kanına ulvilik esrâr kalır yanına... Bir olmanın hazzıyla seslenir insanlığa...
Haceli, şiirleriyle "merhaba" derken, "merhaba"yı kabul edenin hayatında devrimlere vesile, düşene yâr, şeytâna dar olan kocaman bir gönül dostu...
Şiirleri, "gel"in çağrısı, ilhâmını Hakk'ın kelâmından aldığı... Okudukça farklı mekânlarda farklı ilimlere götüren yol misali...
Özü, özünü hissedenlerle hemhâl; sözü öylesine latif ki öylesine Hakk'a hizmette ki dünya cehennemindekilere cenneti gösterir, gözlerden perdelerin kalkması için sen olup duâ eder...
Her duâya "âmin"i öylesine içtendir ki, her şiiri bunu özetler...
Bilen bilir, vesSelâm....