- 1135 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GİORDANO BRUNO
İtalyan filozofu ve yazarı Bruno 1548-1600 yılları arasında yaşadı. Köklü bir ailenin çocuğu olan filozof daha genç yaşta bilim ve edebiyat çevrelerini tanımış, Napoli’deki Dominiken
papazlarının yanında uzun yıllar tanrı bilimi ve felsefe okumuştur. Skolastik felsefeden çok, eski Yunan filozoflarına ve bu arada Herakleitos ile Demokritos’a karşı hayranlık duyan genç dününürün üzerinde, Cusonus ile Telesius’un ve genel olarak Rönesans düşüncesinin etkisiderin olmuştur. Özellikle Kopernikus’un sistemini öğrenmesi, daha sonraki fikirselyaratışlarınıtemelinden belirlemiş ve bu yaratışlara yön vermiştir. Özgür düşünce yandaşı olan ve Hıristiyanlığın dogmatik görüşlerini benimsemeyen Bruno, bu tutumundan ötürü, bir kaç kez sorguya çekilmiş ve Cenevre’ye kaçmak zorunda kalmıştır. İsviçre!de Kalvinistler tarafından baskı altında tutulmak istendiği için Fransa’ya geçmiş ve bu ülkenin çeşitli şehirlerindeki üniversitelerde dersler vermiştir. Pariste Sorbonne’da görüşlerini açıkladıktan sonra, kendisini çağıran kimse tarafından papalığa ihbar edilmişve işkence altında bile fikirlerinden dönmeyen filozof diri diri yakılarak öldürülmüştür.
Yeni-Platonculuğun etkisinde de kalmış olan Bruno’nun felsefesinde Kopernikus’un dünya tasarımı da büyük çapta etkili olmuştur. Evrenin sonsuz olduğu ve birlik teşkil ettiği düşüncelerini, Bruno Kopernikus’un ileri sürdüğü tezleri geliştirerek ortaya atmıştır. Evren, Tanrı’nın kendisini gerçekleştirdiği yerdir. Tanrı sonsuz olduğu için, kendini ancak sonsuz bir yerde gerçekleştirebilir. Demek ki evren de sonsuzdur. Yine Bruno’ya göre, yer ve gök ayrı mahiyette değildir, yani yapıları arasında ayırım yoktur. Bruno’nun bu görüşü, göğü yetkin, yeri ise yetkin olmayan bir varlık olarak gören Aristoteles’in görüşlerine aykırıdır. Filozof, sonsuz evren içinde sonlu dünyalar bulunduğunu , tek tek varlıklarında , sonsuz olan ve evrenin özünü teşkil eden Tanrı’nın çeşitli şekilde ortaya çıkışları ve görünüşleri olduğunu ileri sürmüştür. Bruno’nun bu görüşleri, onun felsefesinin temel bakımından bir panteizm olduğunu açığa vurmaktadır. Doğa sürekli bir değişme ve oluştur, tek tek varlıklar ortaya çıkar gelişir ve yeni bir varlığın doğuş olanağını hazırlayarak ortadan yiterler. Gerçi tek tek varlıklar yetkin değildir, ama evrenin bütünü yetkin olduğu için, filozof’un açısından bu durumun pek önemi yoktur. Çevremizdeki tek tek varlıklar değil de bütünün yetkinliğini ve uyumunu gördüğümüz ölçüde ıstıraplardan ve düşkünlüklerden kurtuluruz. Bruno, doğa ve evrenkarşısında derin bir coşkunluğa ve sevgiye kapılmaktadır. Bu da onun felsefesinin mistik yanını gösterir. Bununla birlikte, Bruno’da evren ve Tanrı birbirinden ayrı olarak düşünülmemiştir. Bu açıdan, onun felsefesi aynı zamanda materyalist bir biçimde deyorumlanabilir. Evren organik bir varlıktır ve tek tek var olanların her birinde Tanrı kendini ortaya koymakta, dile geyirmekte vegerçekleştirmektedir. En önemsiz varlıklarda bile bir ruh ve can vardır. Bruno, ilahiyat sorunları üzerinde durmanın ve bu konularda bilgi edinmeye kalkmanın boşuna olduğunu söylemiştir.Onun gözünde, felsefenin amacı doğayı tanımaktır. Bu tanımayı ve bilgiyi sağlayacak olan şey ise akıl ve deneydir. Önemli olan içinde yaşadığımız şu dünyanın bilgisini edinmektir. Doğaya akıl, deney , duygu ve seziş açısından yaklaşmaya çalışan onu durmadan değişen bir bütün olarak gören Bruno, Rönesans’ın ve çağdaş düşüncenin en önemli kaynaklarından biridir. Nitekim, Herder ve Hegel, onu eleştirici çağdaş felsefi düşüncenin kurucularından biri olarak kabul etmişlerdir.
Coşkun bir araştırmanın ürünü olan yapıtları, kimi zaman eleştirmeler kimi zaman da alay dolu hicivler olarak kaleme alınmışlardır. Bruno, evrene, aynı zamanda şair gözüyle bakan bir filozoftur. Onun kişiliğinde şair ile filozofun bir bütün içinde kaynaştığı ve düşüncesi ile alın yazısının birleştiğini söyleyebiliriz. Felsefenin inançlarından ve yaşama biçiminden ayrı tutmaması ve bu ’problem insan’ olması bakımından da, Bruno, çağdaş düşünürlere benzemektedir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.