Gallsaray
Hiç farkeder misiniz Galatasaray’a Gallsaray denildiğini. Bir iki değil, sayısız kişiden duymuşluğum var bu telaffuzu. Gerçekten böyle mi, yani işittiğim gibi mi yok değil de, ben mi böyle anlıyorum. Sorun bende mi, yoksa başkalarında mı anlayabilmiş değilim. Hani bu biraz kulak işi ya..
Bazen sorarlar kulağınız nasıl iyi mi diye. Çoğumuz anlamayız; sorun sıkıntı yok, denileni söyleneni anlıyor, işitiyoruz deriz. Oysa kulaktan kastedilen bir sözcüğü doğru anlayıp anlamadığımız meselesi. Eğer kulağınız iyi değil ise anlayamaz kavrayamazsınız bir türlü. Bu anlamda kulak sorunumun olmadığını, söyleneni doğru anladığımı düşünüyorum. Evet ifade apaçık bu Gallsaray..
Gallsaray diyenlerin Gallsaray diye yazıp çizdiklerini hiç sanmıyorum. Sadece konuşurken, söylerken, açıklarken Gallsaray’dır kullandıkları sözcük ama eğer bir yere yazılıp çizilecek not edilecekse inanıyor ve biliyorum ki doğru şekliyle Galatasaray diye yazıyorlardır, Gallsaray diye konuşanlar.
Anlamadıklarından bilmediklerinden değil elbette. İşin özüyle alakalı, özden Galatasaraylılık’la ilgili bir durum bu.
Öyle kolay değildir özden Galatasaraylılık, sonradan olunmaz. Bir bakın Galatasaray üst yöneticilerine; hepsi elit, hepsi üst tabaka,hepsi krema..
Burda kastedilenler yönetimdekiler elbette.İdareciler, yani kulübe yön ve istikamet verenler. Teknik ekip ve oyuncular için durum farklı. Onlar zaten doğrudan alttan yani tabandan gelenlerdir. Hiç mümkün mü, hangi etkin ve varlıklı aile çocuğu bu güç ve zorlu sporlarla uğraşır ki, bu sadece futbol için de geçerli değil, bakınız diğer spor dallarına onların da uğraşanları bütünüyle halk tipi, ortalama, yani tabandan gelen insanlar.
Zaten teknik ekip ya da koç dediklerimiz de oyuncuların yaşı ilerlemiş, spordan kopmuş olanlarıdır. Eğer o alanda yeteneklilerse bu kez bu işin antrenörlüğüne ya da teknik direktörlüğüne soyunurlar. Yani bizde olsun dünyada olsun bu iş böyledir. Hiç bir şekilde varlıklı elit ailelerin çocuklarını yakınlarını göremezsiniz bu alanlarda. Onlar genelde tenis, ya da beyzbol oynarlar, kimi zaman da yüzme işiyle uğraşırlar,serin suda kulaç atarlar yani.. Adrenalini yüksek olanlar riski göğüsleyebilenler,korkusuz gözü pek ve hız tutkusu olanlar ise yarışçıdırlar çoğu zaman. Ya otomobil,ya motosiklet,ya da bisiklet..
Gallsaray diyen kişilerin çoğu hatta hemen hepsi Galatasaray Lisesi’nde eğitimini tamamlayanlardır. Hani çoğumuzun okumayı hatta kapısından adım atmayı dahi hayal bile edemeyeceğimiz liseden.
Galatasaray’a yeter ki bir adım atılmış olunsun. Burayı bitirenler buradan mezun olanlar öyle sadece Galatasaray takımına başkanlık ve yöneticilik yapmakla kalmazlar. Bilgisini,birikimin başka alanlarda da konuştururlar. Bakın şöyle iş dünyasına ya da basın yayının önde gelen isimlerine veya diplomatlara üst düzey bürokratlara genelde burada okumuş yazmış, buradan mezun olmuş kişilerdir. İşin gerçeği daha baştan yer ve konum edinir ve bir yerlere gelir, bir iş tutarlar.
Yani ülkemizin ve insanımızın kremasıdır bu kapıdan içeri adım atmış olanlar. Temeli Osmanlı’ya, Enderun’a kadar giden en eski eğitim kurumlarımızdandır Galatasaray. Zaten bu sebeple futbol takımları sınıflandırılırken Galatasaray için aristokrasinin takımıdır denilir ve buna da hiç kimsenin itirazı olmaz.
Benim için bir tutku olmasa da yıllar önce daha çocuk yaşta başladı Galatasaraylılık. Cezbeden ise, sarı kırmızı forma rengiyle oyuncularıydı sanırım. En ünlüsü Metin Oktay’dır oyuncularının ama ben Büyük ve Küçük Mehmetler’in, Gökmen ve Yasin Özdenak kardeşlerin oynadığı dönemlerde Gallsaraylı oldum. Özdenak kardeşler biraz uç kişiliklerdi, Büyük Mehmet ise efendiliği ve nezaketiyle öne çıkan bir oyuncuydu. İlerleyen dönemde ise devreye Terim girecekti yani şimdi hepinizin bilip tanıdığı Fatih Terim..
Zaten çoğunuz Tugay’ın, İsmail’in, Semih’in,Uğur Tütüneker, Arif ve Hakan’ın oynadığı dönemleri biliriz. Avrupa’yı sallayan,Fransız,İngiliz, Alman,İtalyan ve İspanyol takımlarını bir bir devre dışı bırakarak şampiyon olan ve sonunda da Real’i saf dışı bırakarak süper kupaya uzanan Gallsaray’ı..
İlk gözağrısıydı Galatasaray. O gün bu gün hep Galatasaray..Hala heyecanlanır ve sabırsızlanırım. İple çekerim Avrupa takımlarıyla oynayacağı maçları.
Bu yıl da yine final oynar diye düşünüyorduk ama boşu boşuna yenilerek elendi Real’e. Neyse ki sahasında aldığı galibiyet bir nevi teselli oldu kendisi için. Hem sezonu da şampiyonlukla kapatarak adeta gönüllerde taht kurdu.
Yıllar önce üst üste dört şampiyonluk kazanmıştı Fatih Terim’le Gallsaray. Yine takımın başında efsane adam.. O’nunla Uzun bir aradan sonra gelen şampiyonluk.. Şimdilik bir; dileyelim iki üç dört olsun ve nihayetinde beşlesin ve erişilmez olan rekorunu yine kendi kırsın ve bir kez daha tarih yazsın, hem kendisi hem Gallsaray...
Alkışlayalım o zaman ya ya ya,şa şa şa Gallsaray Gallsaray çok yaşa diye tempo tutalım.
Alkışlayalım Cimbomu, alkışlayalım Fatih Terim’i..
Haydi Gallsaray, Haydi Terim...
Kemal GÜL
16.05.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.