Canım babam
Canım babam,
Seni görmeyeli bugün 33 yıl oldu.
Öyle özledim ki...
Göçüp gittiğinde çocuktum, birçok şeyi hatırlamıyorum. Seni kendi gözümle, kendi aklımla tanıyamadım, nasip değilmiş. Hep başkalarından dinledim karakterini, insanlığını...
Aklımda kalan son sözün, ağabeyimden dayak yememek için sana koşup sarıldığımda “Ben ölünce biriniz dövüp diğerine verin, ben sağ iken dokunmayım evladıma” demendi...
Nitekim öyle de olmuş...
Varlığını çocuk aklımla anlamasam, hatırlayamasamda yokluğunu ve yokluğunun getirdiklerini çok iyi hatırlıyorum babam.
Baba sevgisini bilmedim ama sevecek bir babanın olmaması ne demek iyi biliyorum.
Baba korumasını bilmedim ama koruyacak bir babanın olmaması ne demek iyi biliyorum.
Baba kucağı ne demek bilmedim ama sert zeminlerin baba kucağı gibi olmadığını, hissiz ve soğuk olduğunu iyi biliyorum.
Babaya fikir danışmak ne demek bilmedim ama dara düştüğümde fikir danışacak bir babam olmasını çok istedim.
Velhasılı... Seni varlığınla tanıyamadım diye tanımadım zannetme babam
Seni yokluğunda tanıdım. Senin bana verebileceklerinin eksikliği acıyıdı lakin baba ne demek anladım...
Sen sevgiydin, sen şefkattin, sen kaleydin, sen dağ idin, sevgiyle bakan güler yüzdün, yolumu şaşırdığımda rehberdin. Babaydın işte...
Kendi evlatlarının kıymetini bilmediği bir baba olarak seni çok iyi tanıyorum babam. Onların varlığımda bulmak istemediklerini senin yokluğunda buldum şükürler olsun.
Gözlerimden akan yaşlarla, yüreğimde coşan hasretinle dualar içinde yolcu ediyorum sonsuzluklara
Seni çok özlüyorum babam.
Mekanın cennet olsun, rahat uyu.
Fahrettin Petriçli