İnleyen Kalp ve Bir Derviş
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Eller üstünde büyütülmüş olan sonbahar ağacından bir yaprak daha nazenin edayla yere süzülmüştü.Gurbet kuşları gagalarındaki ilham tınılarıyla yepyeni alemin güzergahında yolculuğa çıkmak için hazırlık yapıyorlardı.Sokak cumbalarında günahtan yeni kurtulmuş kırağıların yere doğru istiflenmiş halleri görülmeye değerdi.Bacalardan hacmi ölçülemeyecek çapta kalabalık yükselen dumanlar,semaya tutunabilme ayıbını hissediyorlardı.Yol üstünde umursamazca bırakılan ekmek kırıntıları,insanlardan uzak yaşamayı zül sayan serçe kuşlarının gıdası haline gelmişti.Kainatta gözle görülmesi imkansız olan boşluk,dolu bir hamleyle nasıl da yerine getirilip görev saltanatı devam ettiriliyordu.
Yağmur, her ayak basılan yeri melekten elleriyle silmişti.İnsana sunulan bu hediye,görülen kainat panayırında hayatın farklı bir nefesiydi.Hediye bu şekilde sunulmalıydı ki,karşılıksız ve habersiz de ambalajlanmış olsun..
Kesik taşlarla süslenmiş letafet sokağında bir demirci,nasırlaşmış ellerini şakağına dayamış,seher uykusundan uzaklaşırcasına durmadan ağlıyordu.Kaçan zamanına değil,kıvılcım çakan körük yelpazesindeki hararete değil;insanlık kulesinde eşsiz bir hatıra bırakabilecek yolculuktan uzak kalışına dem yanıyordu.Yamalı elbiselerine damlayan bir kaç gözyaşı katresinin de gayretiyle titremeye başlamış ve çocuklar gibi duygusallığa kendini kaptırmıştı.Sonuçta onun da bir kalbi vardı.Gözyaşı panjurlarını her daim kapalı tutacak değildi.
İnsanda da kopma halleri vardır.Kopar ve tekrar yeniden hizaya gelir..Bazen de kaderini tığıyla işlerken bekler..
Bu bekleyiş epeyce devam edeceğe benziyordu...
Törpülenmemiş kalp dönemecinden,ortama rahatlık veren bir derviş çıkagelmişti.Taptuk dergahının emek işçiliğini andıran mütavazı asasıyla ilerliyordu.Kıvılcımların sönmeye yüz tuttuğu o anda derviş,inleyen bu garibin yanına gelmişti.Anne şefkati keskin bakışlarla perçinleşmiş ve odak noktada çare aranma tıkırtıları demircinin kalp kapısına bırakılmıştı.Yıldırımdan daha heybetli bir düşüşün panoramasıydı bu.
Uyanmıştı..geceden beridir uyumayan gözler daha yeni uyanmıştı.Yananlar uyananlardı.Yanmak için uyanmıştı.Son elbisesi buydu üzerinde.Bakışına hayran,göz dokunuşuna meftundu.Ateş ile körüklenmek buydu.Bin mesleği olsa veya aynı meslek bünyesinde bin işi bulunsa seve seve bırakmaya hazırdı.Hem de hemen.Hem de kendini feda edercesine.Fedanın vedada bir hediye buketi olduğunu marifet ufkunda bilircesine.
Bilmek adına.Marifet adına.Sonsuzluk dudakları arasındaki bir çift söz hatırına: "Ol ve öl..!"
"Geç kalmadın ey demirci..!Gözyaşlarıyla ıslattığın bu toprak,senin içindeki tedavi edilmez gibi görünen bütün yaralara çare olabilecek seviyede.Bütün ölenler dirilse,pişmanlık ve çare için süzülmüş gözyaşlarının Rabbin katında kevserden daha değerli seviye taşıdığını göreceklerdi.Dirilmek için bu işi yapıyorsan eğer,ölmeden önceki yaptığın bu görev,seni hep yaşatmaya yönlendirecektir.Ellerinle büyüttüğün sonbahar ağacındaki yapraklar gibi olduğunu sakın unutma.Dirilmek için dökülüyorsan,dökülmek için yaşamadığının ispatını sunuyorsun demektir.Topraktaki vefa,dirilme sofrasının en lezzetli hakimidir.Hükmünü verirken ölümü bile sevindirir o..Garip değil..!"
"Ölümü bile sevindirmek.."
"İnsanların ölümü "son" olarak görmeleri kadar garip bir duygu çölü olamaz.İnsan baharı sevdiği kadar dirilmeyi de özlemeli.İrade,insanın içinde dirilen kıvılcımların taşması sonucu bir ölçü sunar.Ölçü insan ise, ölçüyü veren de irade sahibidir.Kalpteki kıvılcımlar seviyesine göre beslenir.İnsan kalbini iyi korumalı.Kalbin iradesinin sonsuzluğa doğru yönlendirilmesi hakiki insanı ortaya çıkartır.Kıvılcıma da sahip çıkmak gerek."
Dervişin dudaklarından dökülen her altın titreşim,ona apayrı bir hayatın girizgahını sunuyordu.İçini okumuş veya anlamıştı.Yeni satın alınmış bir kitabı açmadan okumak gibi..
Alnından başlayan soğuk terler tüm vücudunu kaplamıştı.Dervişin yüzüne bakmaya utanıyordu.Kış mevsiminde budanan bir ağaç gibi huzurlu hissetti kendisini.Ne de olsa bahar tarakları saçını tarayacaktı.Günün birinde o da yeniden dirilmiş gibi gözyaşlarına sarılacaktı.Gözyaşlarına sarılmak.Şemsiyeye sarılır gibi.Korunmak için değil,yola koyulmak için.
İçten konuşuyordu ya.Şimdilik bu ona yeterdi.Tohum da inler her zaman.Sesini bir yaratan bir de toprak duyar.Yeni doğan ile yeni ölen aynıdır.İkisi de toprağa emanet..Anne ve toprak:huzur koridorunun yegane temsilcileri.Toprağı ve anneyi tanımayan,hakiki doğumu anlayamaz.Anlayamayan da ne için yaşadığını rotasında haykıramaz!
Haykırmak istedi fakat, karşısında alabildiğine samimi ve insanı eritircesine duran derviş vardı.Yapamazdı.Yapmak istediği en güzel tercih dinlemekti.Dinleyerek haykırmak,kucaklamak,sevmek,istemek,olmak..Bir soru sormak istedi ama şimşek hızıyla vazgeçti.
Derviş,hal zembereğiyle demircinin istek alevini avuçları içine aldı.Söndürmedi.Yakmadı da.Zaman fitilini tutuşturmadan çare çıkrığına el sürdü:
"Buyur..sormak istediğini.."
"Kainatta her istek doğumla birlikte gerçekleştiğine göre,insan niçin öldüğü zaman istekleri bitiyor?Niçin ölümün midesini bir avuç toprak doyurabiliyor?"
"Ölüm yaşamak için yaratılmıştır.Yaşayanlara sunulan en lezzetli gıdalar topraktan bize emanet ediliyor.Emanetin toprak ile beslenmesi en doğru bir karardır.İnsanın yolu ve hedefi toprağın bünyesinde imzasını atmasıyla gerçekleşir.Toprak bozulmazsa kalp de bozulmaz.İnsanın yaşaması kalp kadar toprak ile de olur.Cennet hediyesinin annelerin ayakları altında bulunması,bir değerlinin değerini vurgulamak içindir.Toprak,ölüm gelmeden önce ölmeyenleri doyurabilir ancak.Sofrada az yiyen aç kalmaz;sofranın kıymetini ve varlığını hiçe sayanlar tok olsalar da lezzetleri uzun sürmez.Kainat sofrasında her doğum bir istektir.Ölüm,o sofranın kaldırılması demek değildir ki,istekler de son bulsun.Sofra yenilenir.Lezzetler katlanır.Sofra sahibinin ikram seviyesi artar.Seviyenin artmasına doğru ilerlenirken bu düşünceler de akıldan silinir.Çünkü akılların kuşatamayacağı ikramlar misafir olur biz ile birlikte.Beklemek de bize göre bir sofradır.Kabirde beklemek sonsuz nimetlerin donatılmasına zemin de hazırlayabilir.Ölünce uyanacağız.Uyanan insan sabah kahvaltı yapmak ister.Demek ki ölünce istekler bitmiyor.."
"Ne enfes bir anlatım,ne latif sözler" diye geçirdi içinden.İçteki sofranın da gıda ile süslenmesi buna benzer bir hadise olsa gerekti.Kalp gıda ister.Az öncesine kadar çaresizce ağlayan demirci de.Her insan ve her can taşıyan da.Taşlar bile.Hediyenin farklı şekilde getirildiği demlerde, taşların bile ağladığını duyurdu ilahi davetiye.Dilekçe kapanmadı ve can taşımaya devam ediyor.
Derviş, ilahi aşkın körüğüyle yanmıştı.Belliydi.Sözleri, inleyen insanın ateşini söndürecek seviyedeydi.Kabukları kıran,kalplerin paslı kilitlerini açmaya merdiven olmuş konumdaydı.
"İnsan için veda,sözün bittiği yer değildir.Kalpteki isteklerin bir lahza ertelenmesi ve dekor değiştirmesidir.İhtiyarlık,gençlik için veda değildir.Çünkü insan,sonsuz alemde hep genç kalacaktır.Dünyayı "dünya" bilenler için ihtiyarlığa çare yoktur.Dekorun her zaman değişeceğine inanan bir insan için söylenmesi gereken ise bunun daha ötesidir.Ötedeki burçlar,zamanötesine mayalanmış bir iklim süsüdür.İnsan ise yaratılmışlar arasında en büyük süs..Demek ki sonsuzluğa inanan insan,süs konusunda hüsrana uğratılmayacak..!"
Misafir uzaklaşıyordu.Dünya da misafirdi.Bir ağaç altında gölgelenen en büyük yolcu da..İnsan,her zaman misafir olduğunu anlayamamıştı.Kaplumbağayı biz küstürmüştük kendi kabuğu içerisinde.Başını çıkartmıyordu bize.Güven duygusunu kendi kabuğumuzda tezgahlamıştık.Misafir kalıp bazen evsahibini tanıyamaz olmuştuk.Veda bu olamazdı.Veda bir istek ise,istek kaynağında yoğrulmalıydı insan.İnsan kendini tanımalı ve o şekilde tezgahına çıkmalıydı..
Derviş de ağlıyordu şimdi..hem de ne kadar haklıydı..! Sohbet sağanağıyla ıslanmış demirci huzurunu bulmuştu.Kaybettiği değerdi bu onun için.Tunç da olabilirdi.Garanti herkeste bulunmaz.Pişmanlık gözyaşları garanti dilekçesidir.Kabul etmek ise gözyaşını besleyenin.Her zaman için dolu bulunmak,yeşerme ümidiyle toprak ile kardeş kalabilmek.Hayatın vedasında yeni bir hayatı daha yakalamak.
Veda bu olsa gerek ki, ayrılırken bile kavuşmanın kalbi atıyor..
(Gürsel ÇOPUR)
YORUMLAR
Ümit ve güven duygularıyla yola çıkıldığında insanın hiçbir zaman yolda kalmayacağını vurgulamak için bu yazıyı kaleme almıştım.Aslında her insanın göremediği veya görmeye yatkın bulunduğu bir dervişi vardır.Bunu da hatırlatmak istedim,değerli okuyucularıma...
"Günün yazısı" olarak hediye kazanmış bu çalışma için değerli editörlerime saygılarımı sunuyorum..
Değişik bir çalışma.
Mükemmel bir edebi dil...
Zevkle okuduk...
Okumadık sadece, yudumladık, özümsedik...
Yudum yudum içtik cümleleri...
Ne kadar hoş,
ne kadar yumuşacık,
ne kadar gönülden...
İnsanın ufkunu genişletiyor, düşüncelerine berraklık katıyor okuduklarınız...
Günün yazısı olarak seçenlere teşekkür ediyoruz biz de.
Keşke,
çokça okuyan,
çokça faydalanan,
çokça tebessüm toplayanlar olsaydı...
Tebrik ediyorum yazarını...
Bir tutam hayat tarafından 9/30/2013 10:38:11 PM zamanında düzenlenmiştir.