DELİLER DE SEVİLİR
Yalnızlar acayip düşünür, demem o ki filozof misali düşünürler hem de. Aşıklardan bile çoktur düşünceleri, dertleri. Her türlü bahse varım bu konuda! Aşıkların sonu bellidir, fikrimce. Ya evlilik hayallerine, ya da aşkın acısına kapılıverir giderler. Ama yalnızlar öyle mi? Bir sürü planı, garip garip özellikleri vardır bizim gibilerin.
Herşeyden önce, düzenli kahvaltıları yoktur biz yalnızların. Evlerimizin balkonunda bir adet küçük masamız, kül tablamız, sigaramız ve bir adet görmekten bıktığımız acı kahve kupamız vardır. Benimki yıllardır siyah. Bir türlü değiştirmeye gitmedi elim. Annemin hediyesi, kıyamıyorum yerine bir yenisini koymaya. Neyse… Ne diyorduk?
Yalnızlar… Zaman tüneline girmişiz de kaybolmuş gibiyizdir biz. Eskiler hep fotoğraflarla hayat bulur, bizim gibilerin yaşamında. Her sabah bir koşturmacaya, girdap misali kapılır gideriz. Ya işe odaklanmışızdır, ya okula. Ben de okula acayip odaklananlardanım işte. 23 yaşına gelmiş olmama rağmen ne evlilik hayalim var ne de bir adet prens arama, bulma derdim. Anneme yıllardır ‘’ Hazırlama o çeyizi, evlenmeyeceğim ben. Hem feminist kadınları kimse sevmez bilmez misin sen yahu? Hani erkeklere güvenme diyordun n’oldu kurallarına?’’ demekten dilimde tüy bitti. Gelin görün ki verdiği cevaplar beni benden alan türden. ‘’ O başka bu başka kızım. Elbette güvenebileceğin biri çıkacaktır. Hem bırak sen feminizmi falan. Feminizm kocaya kadar.’’
Buyur burdan yak! Ah güzel annem. Evlilik her yiğidin harcı değil, bilmez misin! İşimde, gücümde kadın olacağım ben işte. Hem biricik babam da bayılır bu duruma. Sanki mutlu evlilikler mi kaldı gözünü sevdiğimin 2000’li yıllarında. Yalnızlar bir de sitem eder böyle sık sık. Ben hep kendi kendime sitem ediyorum nedense. Azıcık da deliyim ben, ondan. Psikolog bir arkadaşıma anlattım bu durumu geçenlerde. Korka korka anlattım ama… Hani evlenmen lazım der de bir ton da onunla tartışırım diye, ödüm başım yer değiştirdi. ‘’Yaz.’’ Dedi bana. Ben de yazmaya başladım, alabildiğine. Hey gidi hey… Küçükken edebiyat öğretmenlerim, annemle babama ‘Bu kız yazıyı bırakmasın.’ Demişlerdi. Ben de asiyim ya hani, inadına yazmadım yıllardır. Baktım iş deliliğe kadar geldi, dayanamadım. E psikolog da dedi madem…
Eskiler, daktiloda yazarmış, ne güzel. Hep özenmişimdir onlara ben. Günümüz gençliği (yani ben de) alır eline bir adet dizinin üstünde duran bilgisayar, bir eline de sigara, öyle yazar yazacaklarını.
O değil de annemi özledim ben. Sitemler geldi içime oturdu bugün benim. İçimde kalacağına bilgisayar ekranından aksın deliliğim dedim. Bir de belki 3-5 deli daha vardır, onlar da yalnız olmadıklarını bilsinler istedim. İyi etmiş miyim? Hadi hadi kızmayın deli dedim diye. Hepimiz az biraz deli değil miyiz şu günlerde?
Yalnızlığı huzurla doldurduğunuz güzel ömürler olsun.
YORUMLAR
Eskiden bana biri deli deyince üzülürdüm. Şimdi ise gurur duyuyorum deliliğimle :)) Sıkıcı değilim eğlenceliyim hayalperestim, delilik çok güzel bee :))
Feministliğe gelince, feministliği ülkemiz insanları yanlış anlıyor maalesef :( Feminist bekarlara özel değildir. Erkek düşmanı değildir. Feministler lezbiyen değildir.
Feminist, erkek kadın eşitliğini savunur. Erkekler de feminist olabilir, evliler de feminist olabilir. Vicdanla alakalı bir düşüncedir feminizm.
Kalemine sağlık, keyifliydi.
Sebile Hanım,
İçi dışı bir olan en akıllılar deli deyip çıkarız.
İnsanı, tabiatı,cinsiyetini yaşayarak, hür vicdanı ile yaşayana ben deli değil,CAN derim.
Yaratılan canlı veya cansız her şeye ama her şeye saygı duyan insan , bulunmaz bir değerdir.
Yine de , insan bazen delir meli bence, zararsız, sevecen ve içten olarak.
Saygı ve sevgilerimle.
Daktiloda yazma zevkini tadanlardan biriyim ben de..
Klavyenin tuşlarından daha güzeldir onlara dokunmak, daha şenlikli :)
Yıllar önce minik bir daktilom vardı, fıstık yeşiliydi rengi..
Nereye koyacağımı bilemediğim en değerli özel eşyamdı..
Gece gece nerelere gittim satırlarınız sayesinde :)