Mutluluk Tarifi 3
... Mutluluk Tarifi...
Mila , kuş cıvıltılarıyla uyandı . Olduğu yerden aniden sıçradı . Burası dün gece uyuduğu yer değildi . Başka bir yerdeydi. Daha önce buraya hiç gelmemişti. Meraklı gözlerle etrafı süzmeye başladı . Küçük bir yaz evinde olduğunu düşünüyordu. Küçük bir şöminesi ve mutfağı vardı . Dışarı bakmak için pencereye doğru yanaştı . Ve gördüğü manzara karşısında nutku tutuldu . Bahçe olabildiğine güzel çiçeklerle doluydu . Renk renk çiçekler ve kuş cıvıltıları eşliğinde hayran hayran etrafına bakındı . "Cennette olmalıyım" diye düşündü . Koluna bir cimdik attı ve ; "Hayır cennette değilim . Yaşıyorum.Öyleyse ben buraya nasıl geldim .." diye düşünürken birden kapının açılıp ona doğru yaklaşan John’u gördü . "Onun burada ne işi var" diye düşündü Mila . John gülümseyerek Mila’yı kollarına aldı ve saçlarına küçük öpücükler kondurdu..Mila birden kendini geriye çekerek ; "Neler oluyor burada. Ben buraya nasıl geldim ?" dedi. John şaşkın bakışlarla Mila’ya baktı .
-Dün buraya birlikte geldik ya Mila , hatırlamıyor musun ?
-Hayır . Ben öyle bir şey hatırlamıyorum.
-Sen bütün gece kollarımda uyuduğunu da hatırlamıyorsun o zaman.
Mila , gördüğü rüyanın etkisinden zilin sesiyle uyanabildi. Terden ıslanmış alnını ovuşturarak yatağından sıçradı . "Bu neydi şimdi" diye geçirdi içinden..Bu gerçek olamazdı . Ah evet gerçek değildi .Bu bir rüyaydı . Şuanda kendi evindeydi ve tek başınaydı.Derin bir nefes alıp rahatladı . Sadece basit bir rüya. "Bu kadar abartma" Mila dedi kendi kendine. Ama çok etkilenmişe benziyordu ve terden ıslanmış alnını ovuşturup çalan kapıya bakmaya gitti .
Mila kapıyı açmasıyla John’u karşısında bulması bir oldu. Neden sürekli karşısına çıkıyordu bu adam . Neden hep onu görmek zorundaydı .Huzursuzca gülümsedi ve konuşmaya başladı.
-Derdin ne senin ? Sürekli tepemdesin kurtulamayacak mıyım ben senden ?
John bir an duydukları karşısında şaşırsa da sakin olmaya çalıştı .
-Sadece Günaydın demek istemiştim bir de sana perdeci arkadaşımın numarasını verecektim . Bugün gidecektik ya gitmeden aramak istersin diye düşündüm. Ben sadece..
Mila , John’un lafını keserek konuşmaya başladı.
-Ben seninle hiç bir yere gelmiyorum . Al perdeci arkadaşını başına çal. Benden uzak dur , bir daha karşıma çıkma .Seni görmek istemiyorum .
John , bir dakika bile demesine kalmadan Mila kapıyı suratına kapattı ve afallamış bir şekilde bir süre kapının önünde bekledi .Daha sonra üzgün bir şekilde dükkanına doğru gitti.
Mila kapıyı ardından kapattıktan sonra yere çöküp ağlamaya başladı .Dizlerini karnına çekmiş hüngür hüngür ağlıyordu şimdi .Neydi bu ? Neden böyle davranmıştı ? Hiçbir şey yapmamıştı halbuki . Bir suçu da yoktu. "Ben tam bir aptalım "
diye geçirdi içinden . Boş yere azarladım diye düşündü ve hıçkırıkları daha da şiddetlendi.
Tam o sırada telefonu çalıyordu .Arayan Amanda’ydı. Ağlamaklı bir sesle konuşmaya başladı.
- Amanda..
- Mila , sen iyi misin ? Sesin kötü geliyor ?
- İyi değilim Amanda..
- Ne oldu canım ? Neyin var ?
- Amanda , ben çok kötü bir şey yaptım .
- Tamam bekle beni hemen geliyorum .Gelince konuşuruz.
- Tamam.
Mila bir süre daha olduğu yerde durduktan sonra ayağa kalktı ve elini yüzünü yıkadı . Bu yaptığına inanamıyordu . Hele ağlamasına hiç . Kendine kızmaya başladı . "Rüyanın etkisiyle saçmaladım galiba " diye düşündü . Amanda’nın kapıdan girmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
- Mila..
- Amanda .. "Mila , Amanda’ya sımsıkı sarıldı."
- İyi ki geldin . Çünkü bu durumda ne yapacağım bilmiyorum.
- Ne oldu anlat hadi.
Mila başından geçenleri noktasından virgülüne kadar herşeyi anlattı . Konuşmasını bitirmesiyle Amanda’nın gülmesi bir oldu..
Amanda bir yandan gülüyor , bir yandan konuşuyordu.
- Bence sen John’a aşıksın.Yoksa bu kadar ağlamazdın.
- Saçmalama Amanda . Ben seni buraya senden fikir almak için çağırdım . Sen ne diyorsun ? Nasıl gönlünü alacağım sence ?
- Bence gidip sarılsan herşeyi unutacaktır.
Mila elindeki peçeteyi ona fırlattı.
- Beni kızdımak istemiyorsan doğru düzgün bir şey söyle , Amanda.
- Tamam , tamam . Sana da hiç şaka yapılmıyor canım . Bence ona bir hediye almalısın ve de özür dilemelisin . Böylece seni affeder.
- Hediye mi ? Biraz fazla değil mi ? Özür dileyip birlikte bir kahve içsek iyi olmaz mı ?
- O da olabilir . Ama bir hediye alırsan hoşuna gider. Bence dükkanına bir hediye al.. Ve sonra da gidip özür dilersin. Nasıl fikir ?
- Eh , denemeye değer .
- Hadi o zaman kalk . İşe koyulalım . Önce hediye alalım , sonra da perdelere ve mobilyalara bakarız.
Mila gözlerinin ıslaklığını silerek Amanda ile birlikte mobilya mağazına girdiler . Gümüş renkte bir kaç sandalye ve masa aldılar . Masa ve sandalyeler için gül kurusu örtüler ve kılıflar aldılar. Duvar içinde çiçek desenleri ile dolu süsler aldlar . Tek iş perdeye kalmıştı . Perde denince aklına John geldi ve hüzünle buğulandı gözleri...
- Perde bakmaya John ile gidecektik .Eğer kalbini kırmasaydım.
- Ben bir şey diyeceğim ama bana kızacaksın o yüzden bir şey demiyorum . Üzülme seni affedecek . Hadi gel şurdan kendinimize büyük boy bir pizza söyleyelim. Sonra da perdeleri alıp dükkana geçeriz .
Kendilerine büyük boy bir pizza söylediler ve afiyetle yemeye koyuldular. Mila bir yandan yerken bir yandan konuşuyordu.
- Onu rüyamda gördüm .
- Kimi ?
- Kim olduğunu sen benden daha iyi biliyorsun Amanda .
- John mu ?
- Evet ..
- Nedense hiç şaşırmadım .
- Amanda , başlama lütfen . Aşk konusunda ne kadar başarısız olduğumu biliyorsun . Yani ben..
Mila sıkıntıyla iç geçirdi ve yemeğini yemeyi bıraktı. Gözlerini parmaklarına devirip onlarla oynamaya başladı .
Amanda arkadaşının elini tutup gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı .
- Bence David , tam bir aptaldı . Sen yetersiz falan değilsin..O seni kaybettiği için aptalın teki tamam mı ? Bana bak . Mila gözlerini devirmişti . Amanda’nın komutuyla gözlerine bakmaya zorladı kendini .
- Bence tek yapman gereken kalbini yeniden bir başkası için açman . Bu John olabilir ya da bir başkası. Ama önemli olan bunu denemen . Denemeden bilemezsin Mila . Tekrar aşık olmak için kendine bir şans vermelisin. O zaman daha iyi olacaksın inan bana .Kalbin yeniden atmaya başlayacak ve bana teşekkür edeceksin.
Mila arkadaşının elini tutup sevgiyle gözlerine baktı. "Teşekkür ederim Amanda . Her zaman yanımda olduğun için."
- Saçmala elbette yanında olacağım .Unuttun mu biz arkadaşız. Sen benim 5 yaşımdan beri sevdiğin arkadaşımsın . Benim için değerlisin Mila ve üzülmeni istemiyorum . Tamam mı canım ?
Mila sevgiyle gülümseyip Amanda’nın elini sıktı .
- Belki de haklısı .Kendime bir şans vermeliyim. Madem buraya yeni başlangıçlar için geldim ...
Bir an duraksadı..
- Bunu deneyeceğim . Senin için .
- Hadi o zaman .Önce işe yemeğini bitirmekle başla ve sonra da dükkanı yerleştirelim . Ve John’a hediye bakalım .Ustalar yarın sabah gelecek biz de en azından duvarları ve perdeleri halletmiş oluruz. Akşam da john’la konuş bence.
- Tamam .
Birlikte yemeklerini yediler ve dükkanın yolunu tuttular. Mila önce yerleri sildi Her gün siliyordu nerdeyse . Sokağın tozu içeriye birikiyordu . Sonra Amanda ile duvarlara çiçek desenlerini yapıştırmaya başladılar. Bir duvarda papatyalar , bir duvarda güller.. Menekşeler , laleler derken duvarlar rengarenk çiçeklerle süslenmişti ve harika bir ortam ortaya çıkmıştı.
- Harika oldu Mila .
- Bence de . Biz harika kızlarız ..
Amanda kıkırdayarak arkadaşının yanağından öptü . O sırada Amanda’nın telefonu çaldı . Arayan annesiydi.Kısa bir süre konuştuktan sonra Mila’ya döndü..
- Eve gitmeliyim canım. Annem beni bekliyor . Onunla hayvan barınağına gideceğimize söz vermiştim . Gitmezsem burnumdan getirir. İşlere daha sonra devam ederiz olur mu ?
- Ah , tamam canım . Maria Teyze’ye selamlar..
- Teyze dediğini duymasın yoksa saçlarını çekiştirir. Biliyorsun yapar. Hadi sende kendine biraz çeki düzen ver ve John’la konuş .Hediyesini vermeyi unutma.. Ve bana rüyanın devamını anlatacaksın unuttum sanma . Hadi görüşürüz.
Amanda hazırlanıp dükkanda çıktı. Mila , Amanda’nın ardındna dükkanı toparlayıp kıyafetini değiştirdi ve uzun dalgalı saçlarını elleriyle düzeltip John’un hediyesini de alarak dükkanı kapattı.
John’un dükkanına doğru giderken kalbi hızla atıyordu . Ne diyeceğini , John’un ne tepki vereceğini bilmiyordu . Ya kızarsa diye düşünürken çoktan dükkana girmişti bile. Biraz çekingen bir tavırla "Selam" dedi. John’da soğuk bir tavırla "Selam" demekle yetindi.Demek bana hala kızgın diye düşündü Mila ve cesaretini toplamaya çalışarak konuşmaya başladı.
-Ben .. Ben bu sabah olanlar için üzgünüm. Senin bir suçun yoktu . Ben. Sadece kötü bir rüya gördüm . "Aslında kötü bir rüya değildi .Harika bile denilebilirdi.John’un sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.."
- Özre gerek yok . Haklısın . Sürekli karşına çıkıp duruyorum .
- Hayır öyle değil . Dedim ya rüyanın etkisiyle ben .. biraz saçmaladım .
- Artık bir önemi yok . Bundan sonra seni rahatsız etmeyeceğim . Emin olabilirsin.
- John..
John , Mila’nın konuşmasını yarıda keserek soğuk tavırla cevap verdi .
- Şimdi izin verirsen kız arkadaşım buraya gelecek . Hazırlanmalıyım. Benim açımdan bir sorun yok .
Mila "tamam" demekle yetindi ve elindeki hediye paktini yere fırlatıp dükkandan sinirli bir şekilde çıktı .
Dükkanın kapısını öyle bir çarpmıştı ki kapıda asılan olan boncuklar hiddetle sarsılmıştı. Neydi bu şimdi .Benle dalga mı geçiyordu . Önce bana ilgi gösterip sonra da kız arkadaşıyla mı buluşacaktı . Ne zannediyordu bu adam kendini . Bitmişti . Artık yüz vermeyecekti . O istese bile konuşmayacaktı. Bitmişti . Kendine tanıdığı şansı da yırtıp atmıştı bir kenara şans falan yoktu. Hiç bir şeyin doğru gittiği yoktu. Sinirle gözlerinden akan bir kaç damla gözyaşını usulca sildi. Hayı ağlamayacaktı. Hele bir adam için asla . !
John , Mila’nın gitmesiyle yere fırlattığı hediye paketine odaklandı gözleri . Paketi usulca açtı ve içinden çıkan anahtarlığı görünce "acaba fazla mı sert çıktım" diye düşündü .
Mila sinirle merdivene çıkıp hala asılmay bekleyen perdelere baktı. Bunu kendide yapabilirdi. Sinirle merdivene çıktı ve perdeleri takmaya başladı . Tam uzanacakken merdivenin ayağı boşluğa geldi ve birden yere düştü . Öyle sert düşmüştü ki seslerin şıkırdamasını John bile duymuştu. Sesleri duymasıyla beraber Mila’nın yanına koşması bir olmuştu ve içeri girmesiyle Mila’yı merdivenin altında perdelerin arasında gördü. Merdiveni altından alıp onu kollarına aldı . Ve sarsmaya başladı.
- Mila . Mila beni duyuyor musun ? Aç gözlerini..
Miladan ses yoktu . Onu kollarına almasıyla arabasına bindirmesi bir olmuştu. Arabayı o kadar hızlı kullanıyordu ki .Kendine kızıyordu . Ona bu kadar sert çıkmasaydı Mila şuan bu durumda olmazdı . İçinden "Ne olur ona bir şey olmasın" diye geçirdi .John , ona nasıl bir anda bu kadar alışmıştı .Onu en yakın hastaneye getirdiğinde hemen muayene odasına aldılar. Şuuru kapalıydı ve hemen serum takıp odaya aldılar .Bir kaç ezik ve kızarıklıktan başka bir şeyi yoktu.
John derin bir nefes alarak Amanda’yı aradı . Telefonunu Mila’nın telefonundan almıştı ve ona ne diyeceğini bilemiyordu.
- Alo , kimsiniz ? dedi karşısındaki ses.
- Amanda benim John .
- John mu ? Kötü bir şey mi oldu ?
- Hayır . Aslında şuan Mila ile hastanedeyiz .Durumu iyi ama buraya gelsen iyi olur seni isteyecektir.
- Hangi hastane ?
- Hemen caddedeki hastane.. Gelsen iyi olur.
- Tamam , hemen geliyorum.
John telefonu kapatıp Mila’nın odasına doğru gitti. Serumun etkisiyle hala uyuyordu ve uyandığında canı acıyacaktı. John bir an ne kadar güzel olduğunu anladı . Gözleri diye geçirdi içinden.. Uçsuz bucaksız deniz mavisi gözleri . İyileştiğinde seninle çok işimiz olacak küçük hanım diyerek alnına bir buse kondurdu.
Mila o an da gözlerini hafifçe araladı ve karşısında John’u görünce şaşırdı . Ama serumun etkisiyle gözleri tekrar kapandı . John , Mila’nın elini tutup yanındaki sandaleye oturdu. Ve Amanda’nın gelmesini beklemeye başladı. Gece herkes için uzun olacağa benziyordu..
John birden bire hayatına giren bu kadında ne bulduğunu düşünüyordu . Güzeldi. Saf bir güzelliği vardı ve gözlerindeki hüzün hiç ordan uzaklaşmayacak gibi gözüküyordu. Ama kendi kendine söz verdi John .. Mila’yı iyileştirecekti. Onun mutlu olması için elinden geleni yapacaktı.
- Yanında olacağım Mila .Söz veriyorum.. diyerek oturduğu sandalyede gözlerini kapadı .
Ve derinlerden bir ses John’a seslendi ; "Siz birbiriniz için yaratılmışsınız.."
III.BÖLÜM SONU
YORUMLAR
Kurgu harika ama uslup cok siradan. Bir okur olarak kendimden bir seyler bulmak isterim okudugum yazilarda. Olaylari tekduze anlatmak yerine duyguarida katsan daha guzel bir sonuc alirsin bence. Yani okurken beni kendimi johnla empati kurmak zorunda birak.
Tekrar soyluyorum kurgu cok guzel ama yazida kendine dair hicbir sey yok. Kalemini daha can alici noktalara bastir. Yazilarinin devamini dilerim.