2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1292
Okunma
ANILARDAN BİR DEMET
" Gidiyor !" diye bağırdı peşinden, tok bir kadın sesi.
Limandaki kalabalığın üstünden doğru yayıldı ses;
martıları bile ürkmüştü bu ses tonundan.
Bekleşenlerin yüzlerinde bir sevinç bir gevşeme vardı,
Sanki gelen titanic gemisiydi. Yolcularla uğurlayıcılar göz göze yediler
dar bir şeridin üstünde bekliyorlardı. Deniz masmavi, martı çığlıkları
ve herkesin içinde bir heyecan kimi limana yanaşan gemide sevgilisini
karışlamak için, kimde yakınlarını yolcu ediyordu. Uğurlayıcıların konuşmaları
hızlandı. Az kaldı, beş on dakikaya kadar gemi gelir. Geminin göründüğünü
muştulayan gür ses tam o anda işitildi. Ardından gemi vuu, vuu, vuuu diye
geldiğini duyurdu. Gemi limandaydı. Güvertede dolaşan tek tük
yolcunun karaltıları seçilebiliyordu artık. Yeniden bir heyecan dalgası dolaştı
uğurlayıcılar arasında, gelen yolcular gemiden inmeye başladılar birbirlerine
sarılmalar, sevinçli çığlıklar güne renk katıyordu. Aralarında genç bir kız vardı,
gözleri yaşlı ve kederliydi. Yanına yanaşan kız, arkadaşı ne oldu Dila, niye ağlıyorsun?
genç kız, titrek bir sesle arkadaşına bakarak "gelmedi " kim o? sevdiğim adam.
Bundan böyle sevmeyeceğim kimseyi: Genç kız, sevdasından bir şeyin değiştiğini
seziliyordu. Ama yeterince bilgisi ve deneyimi olmadığından, toplumsal, bilinç
kavramından da yoksun olduğu için acılarını ve düşüncelerini tam olarak
dile getiremiyordu. Hüzünlü bakışlarla, deniz mavisine dalmıştı gözleri.
Kız arkadaşı, genç kızı, teselli etmek için yanına yanaştı hadi sana bir sürprizim var,
yarım saattir seni arıyorum sen nerelerdesin? hadi, gel yemeğe gideceğiz.
Genç kız, içinde değerli bir giz saklıyormuş gibi, belli belirsiz gülümsedi:
Ve limandan kız arkadaşıyla ayrıldılar. Yaşadığı o gizemli aşk macerasını,
o yeşil ve mavi denizin derinliklerine gömdü. Hayat pusuda yatan gözü kan
bürümüş bir vampirmiş meğer, yaşamasını bilen grafiğini hazanlar.
Beceremeyense, bir ömür niyetince, benim gibi hayatla mecelleşip durur.
Evet sevgili dostlar, betimlemelerine yaslı, sevinçli umutsuzluğu iç içe veren
bu hikâyelerimizdir.
Nuri Dağdelen
26/9/2013