Gitmek Sana Çok Y’akıştı
hayrettin taylan
K’ayıp denizin yeniden birikmiş suları gibiydi özleyişim.Birikimlerim, bilince, akışım güzelliğe, anlara teslim olmuş anlamlar gibiydi.
Aşkın dövdüğü suların azizi olarak bağrının kuraklarına geldim. Gitmek sana öyle yakıştı, öyle benzedi.
-Çok sonra gitmenin sen olduğunu düşündüm.Gelmenin yeniden doğmak anlamında imgelendiği sözler, ilgiler, sevdalar, aşklar, hayatlar, hisler mecrasındayım.
-Haykırılara kırılıyor can kırıkların. Bir kadının can kırığı, cam kırıklarının çizdiği kanasıl demler gibiydim. Kırılmışlığın devrik çizgisinde kendimi çizdim sana.Sen ile seneler arasına sinmiş olguların cismani seyrinde unutuldum anlara. Kendimle buluştuğum hasretlerin dayanıksız kaldı açıkta klan olan düşlerim.
*Boy vermeyen huylar filizinde bekledim aşka meyve olmayı.Bir filiz dilinde kendime ağaçların anlatamadıklarını dinledim.
-Bir dev ağacın gövdesinde türetildi acılarım.Yapım ekleri , yapım kadar yeni anlamlar bulamıyordu.Yapısal duruşumu tümleyemiyordu ayrılığından üretilen sözcükler.
-Çektiklerimin çekim eklerinde başlıyordur görev.Acılarımı en çok kullanan lar’lar vardı.
-Vaveylama yapışmış ilgine tümleniyordu ilgi ekin. İlgisiz kaldığım her sözcüğe ekleniyordu ilgi eki.Senin yerini tutma uğraşı vardı.Çektiklerime eklenmiş ekler gibi hayat öylece devam ediyordu.
-İki kişilik şahıs sözcüğü olduğumuz zamanın tüm anlamlarını karşıladı yalnızlık.
Dönüşünün dönüşlülük zamirinde her güzel şahsın yerini tuttun.
-Kendimce bilendim her şahsın yaşam damarında.Dönüşünü unutturacak ya da gidişini canlandıracak manalara sahip oldum, sahipsiz düşleri tümledim bilinmezliklerle.
Anlamını yitiren damlalarının kurumuş yanına, bağrımı koydum.Nemlendi her hatırım.Kuğusu bitmiş suların içinde kendime çare algısı aradım.
-İntizarına zar attım. Hicretinin tininde belledim bakışsız bir filmi.
Duygusuzluğun uygunsuz odalarında, uğrunun sayrılarında dinmez çareler aradım.
Yalanların yılanlarını yedirdim kirpi nefretlere.Yadsımanın filminde kendime yeni niyetler sundum.Sahibini arayan sahiplerin sayfasını yırttım.Sahip ile sahibenin sahabesi gibi yaşadığımız sahipleniş günlerimiz aktı.
-Masum, seninle tanımlanmıştı.Masumiyet müzemin tüm duyuları senden kalma…
Şimdi hangi olmazın vakisi olarak hayıflandığım sevmelere ileti oldum.
Yüreklerde sancısı kalmış geçmişin geçmeyen zamanı olmayı oynamak dünyanın en zor işi.Bunu anladım.
-İçinde bitirmek istemediğin bir gerçeği kesip atmanın faturasını ödüyor mutsuzluk.Mutluluk her gün beni şaşırtıyor. Uyutulmuşum, mumyalandığım sevginde. Aslında seni unutmak finalini çoktan yaşadım.Hala neden sendeyim ki …Yazılmamışa yazılmak mı ? Ya da iradi kaderin kermesi miyim? Benliğim neden sensizliğe seriliyor.
Neden her güzel seni seven ben’den bir parça alıyor.Neden her yıl hayır kurumun perilerine verilmek üzere, sevgimin, sevdamın dahası unutamadığın senin kermesi yapılıyor.Kerem buyurduğum bu kısmetsizliğin sırça köşkünde neden hala ilk bakışının resmi duruyor .
-Suskuların maçı vardı.Seyircisiz , sensiz seni oynamak ne kadar zor.Forvet olarak aşkımızın ilerisinde zorlandım.Boş kaleye atamadığım hayallerim var.Hoş kaleye hoşluğunun defansı var.Sana geldim acıları, hüzünleri, imkansızlıkları çalımladım, senle karşıya karşıya geldiğimde, gözlerin düşürdü.
-Hakem , alem, sevda yanışı penaltı verdi. Şimdi bütün alem kale olmuş, hangi yöne baksam, hangi yöne vursam da bu aşk gölü olur cançiçeğim.
Gönül aralığının arasında kalmış aralarım var.Aramız iyiyken içime sinmiş araların var.İşte o aralar, o aralar bitmiyor.
Sensizken sinmiş, dinmemiş , bitmemiş alemlerim var.Hayat, kendine kafiyeli demler gibi.Hayat, kendine şanlı anlar gibi.
Mutluluk , kendine mavi hayaller sunuyor. Mutsuzluk kendine sanrılı hasretler sunuyor.Hayatın dirheminde birikiyor yol ile şansın sonu.
Biçarelik yeniden kendini aradı, ulaşamadı, ayrılıkla meşguldü.
- Umarsızlığın nikotin içen zamanında dumanlı demlerim kirlendi ra bağrımda.
Yaramın dumanları arasında kalan , kalakalışlara karıştı yazgımın karakışı.
Biraz daha biraz daha dedi biraz.
Az bile az kalır dedi azlık çokluk ekleri.
Aşka yol kesen, kesme şekerli bakışlar , yüreğimi bakıma aldı.
Çıktım arınmış yarınların çıktısıyla.Beni tanımlayan, benimle tanımlanan anların seyrine geldi huzurun meramı.
Sahipsiz kalışlar derledik, sahibini arayan bir duruşun renginde susmayı çare, çareyi hazır bir duruş sundum.
Telaşın talaşları arasında kalmış gitmişliği temizledim.Hangi gitmişlik kendine gider ki? Bir gidiş başkasına geliştir.Gitmek yok aslında.Gitmenin misafirliği biter.
Bir yaşanırlık kesiğiydi benden uzak kalışın.Kesilmemiş yerlerim vardı ki başka yarların yara bandıyla iyileşme sürecimi yaşadım.
Efsunlu belirsizliğin sazında çaldı beni cadaloz. İksirliydi telleri her ana, her aşka, her zevke çalınan güzel bir şarkı gibiydi anlar.Ben de insanım, benim de çalınmış zamanlarım oluyor.
Sensizliğin zindanlarında kirlenmiş heveslerim vardı.Bir erkeğin kesilmez zamanları var.En büyük , en küçülmüşlüğe giden sorumluluk girdabında beni boğdu.
-Yapayalnızdık hakim olamadığımız nefsimizin sayfasında.Yaşıyorduk dünyayla aynı yaşlılıkta olan zevkleri. Üreğen, sevgin demlerde demleniyordu zamanımız.Mutluyduk, ama mutluluk kadar değildik cançiçeğim.
YORUMLAR
Telaşın talaşları arasında kalmış gitmişliği temizledim.Hangi gitmişlik kendine gider ki? Bir gidiş başkasına geliştir.Gitmek yok aslında.Gitmenin misafirliği biter.
Bir yaşanırlık kesiğiydi benden uzak kalışın.Kesilmemiş yerlerim vardı ki başka yarların yara bandıyla iyileşme sürecimi yaşadım.
Efsunlu belirsizliğin sazında çaldı beni cadaloz. İksirliydi telleri her ana, her aşka, her zevke çalınan güzel bir şarkı gibiydi anlar.Ben de insanım, benim de çalınmış zamanlarım oluyor.
Sensizliğin zindanlarında kirlenmiş heveslerim vardı.Bir erkeğin kesilmez zamanları var.En büyük , en küçülmüşlüğe giden sorumluluk girdabında beni boğdu.
-Yapayalnızdık hakim olamadığımız nefsimizin sayfasında.Yaşıyorduk dünyayla aynı yaşlılıkta olan zevkleri. Üreğen, sevgin demlerde demleniyordu zamanımız.Mutluyduk, ama mutluluk kadar değildik cançiçeğim.
herşey yazılı söze gerek yok.