Bağbozumu
Eylül en sevdiğim aydır .. cocukluğumun tatlı heyecanı bağ bozumu..
Uzakta ki akrabalarımız gelir komşular toplanır yardım ederlerdi birbirlerine nereye gidiyorsunuz diye soran komşularımıza gülerek bağbozmaya derdik ..
evet biz şen şakrak gülerek oynayarak bağbozmaya annelerimiz akrabalarımız, komşularımız , arkadaşlarımızla bağbozmaya giderdik..
Bağlardan özenle toplanan salkım salkım üzümleri küçücük ellerimizle bizde yardım eder , narınce keser ayırırdık dalından ..
annemın yaktığı ateşin üstünde kaynayan kazanlarda ki suya bandırdığı üzümleri topraktan , babamın yaptığı küçük tepelerin üzerine serdiğimiz çimento kağıtlarının üzerine sererdik..
Toprak yığının üzerine serilıp yatan üzümler kuruyacak kışın vazgeçilmezimiz cebimize doldurup okula götürdüğümüz bazende leblebi ile karıştırıp kış akşamlarımızın çerezi olacak kuru üzüm ..
Ve başka heyecan verici olan kesim bittikten sonra odun ateşinde pişirilen etli bulgur pilavı , musakka yı yemek için toplandığımız sofra bir anda unutulan..unutulan tatlı yorgunluk..
( o yemekelerin tadı yıllar geçsede unutulmayacak bir araya geldiğimizde hep konuşulacaktı.. Hatta zaman zaman toplandığımızda bulgurumuzu patlıcanımızı kuru soğanlarımızı alıp bağlara gidilecek ateş üstünde güveçte kendi pişirdiğimiz bağbozumsuz yemekleri yerken yad edecek, buruklaşacaktık kaybetttiğimiz büyüklerimizi hatırlayıp bomboş bağlara bakacak onların. Pişirdiği yemeğin tadını bulamayacaktık.. )
küfelere doldurulup eşşeklere at arabalarına yüklenen üzümleri eve getırip şırahane dediğimiz yere döküp neşe içinde birden fazla kişinin şakalar şarkılar eşliğinde ezdiği
üzümlerin pekmez olmasını izlemek ti.
Süzülen şıralar toprakla dolu keselere doldurulur süzülürken bal olur akar dı .
Tabi birde. şırayı çok seven arılar da unutulmaz kocaman kazanların kurulduğu büyük ateşlerın yakıldığı ocakların üzerinde ki kazanlara leğenlere konulur kocaman kepçelerle karıştıra karıştıra
Üzerindeki kefler toplanarak kaynatılırdı pekmez ..
Şenlikti bizim için bağbozumu kültürümüzdü..
Bir yandanda akşam yenmesi hazırlanan çömleklere konulan pişince tadına doyum olmayacak kuru fasulyeler hazırlanırdı. Başka olurdu ocakta ,çömlekte ağır ateşte pişen yemeklerimiz..
Annelerimizin yorgunluğu tat katardı onlara..
Pekmezin sonunda nemi olurdu verirlerdi elimize karpuz kabuklarını sıyırırdık kazanlarda kalan pekmezleri ..
Neşeli çoçuklardık o zamanlar biz
Eylül ayı başkadır bizim oralarda...
Nazo_50