- 701 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİTAP KAĞIT PARÇASI DEĞİLDİR
"İnsan bir kitaba girdiği gibi çıkamaz."
İnsan dünyaya eğitilip,hatalarımızın farkına vararak,gelişip üretmek için gelmiştir.Modern hayatın olmazsa olmazları kitaptır.Kitap derken, ders dışı kitapları kastediyorum.Millet olarak Ak Zambaklar ülkesi misali değer ortaya koymak,"Asım’ın Nesli"ni yetiştirmek istiyorsak yöneticisinden,şoförüne,öğretmeninden kantincisine, milletçe çocukları yarış atı gibi yetiştirmek yerine kitabı her zaman, her yerde okuyarak, baş ucu eleman yaparak, sevdirmeliyiz genç dimağlara.
Söz gelimi, beğendiğim bir kitabı mutlaka para verip almalıyım.Tekrar tekrar okumaktan sıkılmam bir kitabı. Geçen yıl yolda Mehmet Rauf’un "Eylül"adlı eserini çamurlar arasında gördüm.Hemen alıp çamurlarını sildim,Geçen hafta bir sokakta, geri dönüşüm eşyaları arasında "Rasim Özdenören’in "Müslümanca Yaşama Üzerine Denemeler"adlı kitabını atıklar arasında buldum.Yine okulların açıldığı ilk günlerde sınıf kitaplıklarını düzenliyordu galiba meslektaşlardan biri.Birilerinin çöpe bıraktığı kaynaklar ve diğer ıvır zıvırlar arasında Chrsty Brown’ un "Sol Ayağım"adlı eşsiz kitabını buldum .Hemen satırlar arasına gömüldüm:resim yaparken gururlandığı bölüm benim gözlerimi buğulandırdı.Bizim normal insanlarımızın bir şeyler başaramamasında çok etkilendim.Çarls Dikıns on beş yaşlarında gazetelere yazılar gönderiyor,bizim çocuklarımız yalnız çarşıya çıkamıyor.
Yine yerlerde sürünen Beydeba’nın Kelili ve Dimne tercümesini alıp evime getirdim.Bizim küçükler, kitabın sayfalarını,çiçek ve çini motifli cildini düzenlerken görüp sordu:"Ne yapıyorsun baba? diye.
Ben de espriyle:
" Elbisesini düzeltiyorum."dedim.
Ve bir tanıdığın kapısının girişinde baş ucu kitabımız, 40’lı yıllara ait,Kuran-ı Kerim’i buldum.Sevinsem mi üzülsem mi bu satırları yazarken.Kutsal kitabımı da bir güzel tozlarından arındırıp kitaplığımın en sevilenler bölümüne bıraktım.
"Çöpten Dostoyovesk Buldum" adında bir TV. program.Bu program benim için çokça gerçekleşiyor."Buradan ben yayın evleri ve gazetelere çağrıda bulunuyorum:Eğer derdimiz memleket mes’elesi ise bir veya birkaç gün matbaalarımız okullarımızın kütüphanelerinin zenginleştirilmesi için çalışsın.Abone yarışına değil de."
O zaman ülke çağdaş uygarlık düzeyine belki çıkar?Ama;aması var bu işin umutlu olmayı yeğlemeli. İnternet hazretleri var,sesli kitaplar var, kütüphneye gerek yok" diyen, ilim-irfanın kıymetinin farkına varamayan şahıslar oldukça ümitsizleşsek de..
Kafayı "sırf bir yerlere yerleştirme, maddi kazanç sağlama ünlü olma saikiyle" bozan bireyler ve kitleler, kıskançlıkla, hırsla" birbiri ile yarışır durumda olan insanlara şaşırıyorum.Bırakalım boşuna zaman geçirmeyi, hakikaten Ulu Önder’in ilim öğrenen ve öğretenleri"irfan ordusu"tabirine dayanalım, titreyip kendimize has sistemle, kendimize dönelim.
Yakup Onat
YORUMLAR
Başlık çok ilgimi çekti. Kağıt kokusundan, kitabın kitaplık süsü olmadığına dek pek çok şeyin sıralandığı bir yazı umuyordum. Ancak her misafir gibi, bulduğumla yetindim. Bulduğum, aslında manalı bir satırdı yine de. Kısaydı, özdü. Sırf başlığından ötürü bile okunmaya değen yazıyı biraz daha zenginleştirmeniz daha mı evla olurdu bilemedim. Taktir sizin.