- 614 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanlar acımasız
İnsanlar acımasız… Cami o gün normalinden daha kalabalıktı. Kapının hemen yanında bulunan yardım kutusuna herkes gönlünden ne kopuyorsa atıyordu. Birisi bir lira, diğeri beş lira, öteki yirmi beş kuruş… İnsanlar namazlarını kılıp çıkmıştı. İmamın da çıkmasını bekleyen bir adam yardım kutusunu sert ve hızlı bir hamleyle kırıp içindeki paraları alıp oradan uzaklaştı… Hızlı adımlarla uzaklaşan adamın hareketlerinden şüphelenenler camiye girdiklerinde kırılan yardım kutusunu görünce şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Kendi aralarında küfürler edip, homurdanmaya başladılar. Tam o sırada cami imamı ve müezzin adamı yakalamış, biri bir koluna diğeri diğer koluna girmiş apar topar karakola doğru gidiyorlardı. “Neyse cezası çekecek.” dedi müezzin… Çıkıp bir çay bahçesine oturup çay söyledim. İnsanları gözlemlemeyi çok severim. Karşılıklı konuşlandırılmış iki bank vardı. Yaşlı bir adam cami çıkışında oturmuş soluklanıyordu. Karşısında yirmi dört yaşlarında mini etek giymiş bir kız oturuyordu. Yaşlı adam gözlerini ayırmadan karşıya bakıyordu. Kız durumdan rahatsız olup “ Ayıp ya ayıp torunun yaşındayım! “ deyip kalktı gitti. Kızın sesini duyan herkes yaşlı adama öfkeyle bakıyordu… Dedim ya insanlar acımasız. Farkında olsa da olmasa da… Acımasız olan, camideki yardım kutusunu kırıp içindeki paraları alan adam değil. Acımasız olan, karşısındaki kıza gözlerini ayırmadan bakan yaşlı amca değil. Acımasız olan bizim içimizdeki ön yargı canavarı. Sizi rencide etmek istediğimden değil, biliyorum cümlelerimi okurken camiden paraları alan adam için içinizden “vay hırsız vay” dediniz. Karşısında oturan genç kıza gözlerini ayırmadan bakan yaşlı amca için “vay sapık vay” dediniz. İnkar etmeyin… Gelelim olayın aslında ; Camiye girmeden önce, henüz on beş yaşlarında iki genç aralarında konuşuyorlardı. Biri cami çıkışında yardım kutusunu kırıp içindeki paraları alacağını söylemişti diğerine. Adam bu sohbete kulak misafiri olmuştu. Ondan önce davranıp yardım kutusunu kırdı ve içindeki paraları alelacele caminin imamına götürdü. Hayatının baharında bir gencin hayatının kaymasına kendi çapında engel olmaya çalışmıştı. İmama gidip durumu anlattı. Ve son bir şey rica etti. “ Ben buranın yabancısıyım, benim koluma girip o gençlerin önünden geçirin, azarlayın hatta hırpalayın. Beni buradaki insanlar nasıl olsa bir daha görmeyecek, namazımı kılıp yola çıkacaktım. Ama bu çocuklar bir ömür hırsız damgası ile yaşayamaz. Lütfen itiraz etmeyin ve beni o çocukların önünden geçirin…” Adamın bu ince düşüncesi karşısında hayretlere düşen imam ve müezzin itiraz edemedi. Adamı gençlerin önünden geçirip karakolun kapısında saldılar. İki genç yine kendi aralarında konuşmaya başladı. “ Verilmiş sadakamız varmış, bir daha böyle bir şeyi düşünmek mi tövbe…” Bankta oturup karşısındaki genç kıza gözlerini ayırmadan bakan yaşlı adam bakıyordu ama görmüyordu. Nereye baktığını dahi bilmeyen yaşlı adam kızın söylediği o cümleyi anlamıştı. Görmüyordu ama çoğu insanın beceremediğini yapıyordu, yüreğiyle ağlıyordu. Duydukları içini yakmıştı… Ona hırsız dediniz, buna sapık dediniz. Ona duygusuz, buna arsız, şuna namussuz… Dediniz de dediniz. Bir türlü şu içinizdeki ön yargı canavarını yenemediniz. Farkında mısınız, kim bilir bilmeden kaç kişinin hakkını yediniz? Kimin ne yaşadığını bilemezsiniz… Selim Akgün / İnsanlar acımasız
YORUMLAR
Yazının başlığı acımasız insanlar ama o ihtiyarın merhameti,iyi niyetiyle ogençleri ömür boyu çekecekleri bir yanlışa düşmekten kurtarmış olmasıda hala bir şeyleri düzeltmeye çalışan iyi insanların varlığına dair umudumuzu güçlendiren bir örnekti.Ön yargılarımız ve biz ve yargısız infazlarımızla kimbilir kaç masum hayat lekelendi, kaçı karardı kaç kul hakkına girildi.Ön yargı adı üstünde bir insana yapılmış en büyük haksızlık.Duyarlı bir yazıydı,teşekkürler.