Mutluluk Tarifi 2
...MUTLULUK TARİFİ...
*Mila , için bu her şeyin başlangıcıydı. Yeni bir ev , yeni bir dükkan.. Herşeye sil baştan başlamak için atılmış ilk adımdı bu .
Açık pencereden yansıyan güneş ışıklarıyla deniz mavisi gözlerini araladı Mila..Olduğu yerde huzursuzca gerindi ve saate baktı. Saat 8’di . Bir an önce kahvaltı yapıp işe başlamalıydı . Kalkıp mutfağa yöneldi ama dolapta hiç bir şey bulamadı . Bir kaç tarihi geçmiş konserve dışında. Midesinden gelen sesleri susturmak için aşağı kata , dükkan’a indi . Buralarda bir yerlerde boğacacı dükkanı ya da fırın gibi bir şey aradı gözleri . Ve karşısındaki dükkandan ona el sallayan John’u gördü. Dükkan’ı kilitleyip onun dükkanına doğru yol aldı ve John , onu gülümseyerek karşıladı .
- Günaydın Mila . Aç olduğunu düşündüm ve kahvaltı hazırladım . Birlikte yeriz diye düşündüm . Tek başıma yemek yemeyi sevmiyorum .
Mila hafifçe gülümseyerek ; - Günaydın John . Teklifin için teşekkür ederim . Açıktığımı hissetmiştim bende .
- Hadi o zaman oturalım . Daha fazla aç kalma.
Mila içeri girdiği anda renk cümbüşüyle gözleri kamaştı . Önce etrafı gözleriyle süzdü . Sonra John’a gülümseyerek.
- Çok güzel bir dükkanın var . Gerçekten çok beğendim . Samimi , sıcak .. Ve havalı .
- Teşekkür ederim . Kendi zevkim . Hadi otur , sana keklerimden getireyim . Bu sabah yaptım .
Mila John’un getirdiği kekten usulca yedi ve çay’dan bir yudum aldı .
- Bunu gerçekten sen mi yaptın ?
- Evet . Beğenmedin mi yoksa ?
- Hayatımda yediğim en güzel kek diyebilirim.
Mila , John’un gülümseyerek bakan gözlerinden utanarak kendini toparladı.
- Yani bir erkeğe göre çok güzel olmuş .Elinden bu tür işler geliyor demek ki . Şaşırdım doğrusu . Bir erkekten beklenmeyen bir davranış .
- Ben sadece 27 yaşındayım Mila. .Daha o kadar yaşlanmadım .Yeteneklerim hala sapasağlam durumda.. Ve inan babamı görsen hayretler içinde kalırdın . Benden daha güzel yapar . Ve her türlü yemeği bilir . Belki bir gün tanışırsınız.
Mila cevap vermedi gülümsemekle yetindi .
- Hadi peynirden de ye . Buranın özel peyniri . Başka yerde bulamazsın .
Mila , usulca peynirden alıp yedi .
- Gerçekten güzelmiş. Sen yemeyecek misin ? "diye sordu ."
John , o an başka şeyler diyecekti ama düşüncelerine engel olup peynirden yemeye başladı .
- Hep bu işle mi uğraşıyorsun ?. Yani okuyor musun , ya da bir işin vardı da ondan vazgeçip bu dükkanı açmaya mı karar verdin ? diye sordu Mila , meraklı gözlerle..
John , boğazını temizleyerek konuşmaya başladı .
- Aslında Mimarlık okudum.. Bir kaç yıl bu işi yaptım . Sonra bu işin bana uygun olmadığını düşünüp elimdeki sermaye ile bu dükkanı açmaya karar verdim . Ve şimdi daha mutluyum . O iş bana göre değildi . Yani düşünsene hiç tanımadığın insanlar senin fikrinle evlerini döşetiyordu . Bu çok saçma . Bence herkes keni yaratıcılığını keşfetmeli . Yoksa insan olduğunu farketmeden yaşamaya devam eder . Bence asıl mutluluk bu . İnanmak ve gerçekleştirmek . Ben inandım ve gerçekleşirdim .Artık burdayım . Mutluyum..
Mila içinden "mimar olduğun nasıl da anlaşılıyor . Dükkanın dizaynından belli oluyor" diye geçirdi içinden..
- Eee, sen neden geldin buraya ? Senin de farklı bir hikayen var gibi .
Mila gözlerini uzaklara dikerek gülümsedi.
- Aslında evet , farklı bir hikayem var . Ben aslında Moda Tasarımcısıydım . Yani senin gibi bir yaratıcı . Ama insan bir yerden sonra bir şeyler üretmeyince bütün kapılar yüzüne kapanıyor .Annemin ölümünden sonra bir daha kendime gelemedim . Ve haliyle artık iş yapamaz duruma geldim . Ve çalıştığım yerden kovuldum ve bende senin gibi elimdeki parayla bu dükkanı adam etmeye geldim . Ne kadar başarılı olurum bilmiyorum ama elimden geleni yapacağım . Anneme söz verdim . Onu hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
- Bence başaracaksın . Bunu gözlerinde görebiliyorum . Tek yapman gereken inanmak ve harekete geçmek . Gerisi zaten kendiliğinden gelecektir..
Mila ona bakan bir çift yeşil gözlere daldı . Kendini bu çekime mi kaptırıyordu . Yoksa Amanda’nın dediği çıkacak mıydı ? Bu adamdan hoşlanmaya mı başlıyordu ? Bir an düşüncelerinden sıyrılarak kendini toparladı .
- Ben gitsem iyi olacak . Kahvaltı için tekrar teşekkür ederim ve kek için de öyle . Yapmam gereken işler var . Sonra görüşürüz.
- Tamam . Mila.. ?
- Evet ?
- Tekrar uğra olur mu ?
Mila bu çekimden bir an önce uzaklaşmak istiyordu . Bu adamdan ne kadar çabuk uzaklaşırsa kendini o kadar iyi hissedecekti . Başını hafifçe salladı ve kendi dükkanına doğru yol aldı .
Ardında bıraktığı adamın belli belirsiz "görüşürüz" kelimesini duymazdan gelerek dükkanına girdi. Kapıyı ardından kapadı ve derin bir nefes aldı..
Mila , biraz önce yaşananları düşündü . O adamın gözlerinde gördüğü şeyi daha önce hiç bir erkekte görmemişti. Neydi bu şimdi ? Gözlerindeki sevgi miydi yoksa acıma duygusu mu ? Ya da Mila ne hissetmişti . ? Sevgi miydi hissettiği yoksa acıma duygusu mu ? Kalbi sevgi dese de mantığı acıma duygusu diyerek yıllar önce kapattığı tozlu rafları bir daha açmamak üzere tekrar mühürledi . Beynindeki düşüncelerden Amanda’nın gelişiyle sıyrıldı.
- Amanda . Hoşgeldin . Bende gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım .
- Saçmalama , seni yalnız bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun dostum . Ben , ölene kadar başının belası olacağım.
- Ah , ne iyi bir baş belasısın sen böyle.
- Ee , hadi anlat bakalım . Dün gece nasıl geçti ?
- Zordu Amanda . Çok zor . Ayaklarımın bastığı her yerde bir anı , bir hayal .. Hissediyordum işte. Annemi , kokusunu , bıraktığı izleri , herşeyi..
Amanda arkadaşına sarılıp sırtını sıvazladı. - Geçecek canım , zamanla alışacasın ve bu yeri çok seveceksin .Bir daha ayrılmak bile istemeyeceksin . "Amanda arkadaşını gülümsetmek istercesine .." ; - Hatta şu yakışıklı komşuna aşık bile olacaksın . Neydi adı John’muydu .
Mila , "Amandaaa" diye çıkıştı. Ama yanaklarının kızarmasına engel olamadı .
- Veeee. "diyerek bağırmaya başladı.. " - sen ondan çoktan hoşlanmaya başladın bile . Baksana adını duyunca yanakların kızarıyor. Kim bilir adam yanına gelse ne halde olursun sen .
Amanda kıkırdayıp arkadaşının yanağından bir makas aldı.
- Senle başa çıkılmaz Amanda. Hadi susta işe başlayalım.
Amanda nazlı kız edasıyla etrafında döndü ve fırçaları alıp duvarları boyamaya başladılar. Yorucu bir günün ardından sonunda boya işi bitmişti . Sadece yerlerin yeniden silinmesi ve eşyaların yerleştirilmesi ve yeni mobilya alınması gerekiyordu . Ama bunları daha sonra yapmaya karar verdi Mila . Hemen kafasını yastığa gömüp iki gün uyumak istiyordu . Amandayı kapıdan geçirip dükkanı kilitlemeye koyulacaktı ki karşıdan John’un geldiğini gördü .
- Selam , sana yardıma geldim .
- Gerek yoktu . Az bir şey kaldı zaten . Ben hallederim.
- Aslında boya için gelecektim . Ama dükkan bugün çok doluydu , müşretilerden fırsat bulamadım . Afedersin..
- Önemli değil . Biz Amanda ile hallettik zaten .
- Imm . Perde de alman gerekecek biliyorsun değil mi ?
- Aslında unutmuştum , iyi hatırlattın . Yarın çıkıp bakarım .
- Eğer yarın gideceksen bana haber verirsen bildiğim bir dükkan var . Perdeleri uygun fiyata almana yardımcı olabilirim..
- Olur. İyi olur..
- Tamam .
- Iıı, yanlış anlamazsan ben çok yorgunum .
- Ah , tabi elbette. Bekle sana bir şey getireceğim .
John hızla dükkandan çıkıp kendi dükkanına koştu ve beş dakika içinde elinde bir battaniye ve yastıkla geri döndü .
- Bunlar senin için yeni evin için ilk hediyem . Geceleri soğuk oluyor. Sıcak tutar .Hem daha evi temizlemeye fırsatın olmamıştır. Bunlarla idare edersin evi düzene sokana kadar.
Mila , John’un elindekileri alıp gülümseyerek teşekkür etti..
- Çok düşüncelisin . Teşekkür ederim
- Rica ederim . Hadi uyu biraz , bitkin görünüyorsun .Sabah görüşürüz. İyi geceler Mila.
Mila , huzursuzca iyi geceler deyip John’u kapıdan uğurladı ve yatağını oturma odasındaki koltuğa yapıp kuruldu . Ve gözlerini kapatıp derin bir uykuya teslim oldu .
Yarın Mila için yeni bir başlangıç olacaktı . Ve bu yeni arkadaşı John ile yeni maceralara atılacağından henüz kendisinin bile haberi yoktu .
Ve derinlerden bir ses ; "Ona aşık oluyorsun Mila." dedi ...
II.BÖLÜM SONU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.