SONBAHARDA BİR KARŞILAŞMA
Aylardan Eylül, kim derdi ki geçmişin rüzgarı esip, bir gün eskimiş bir sokakta çocukluğumun fertleri ile bizi karşılaştıracak. O günlerde hayat dolu olan içlerinden biri, nasıl da böyle durgunlaşır. Tıpkı Eylül ayının son baharını yaşayan bir ağaç gibi yapraklarını döker.
Çocukluğumun insanları, günler nasıl bir birini kovalamış. Daha dün gibi bisiklete binişimiz ve o dönem moda olan Rollerblade marka paten kayışımız. Hiç yoktan yere dalga geçip su tabancalarıyla gülme krizine girerek savaşımız, evlerin ziline basıp kaçışımız, izcilik oynayıp ateşin etrafında patates patlıcan közleyişimiz, komşuların ağaçlarına çıkıp telaşla meyve yiyişimiz ve çocukluk aşklarımız. Nasıl bir tat ki hala damağımızda yer almakta.
Sizlerle bir kaç dakika konuşmak kaybettiğimiz onca yılı yeniden yaşamama, siz anlamasanız da gözlerimin dolup yüreğimin bir başka atışına sebep oldu.
O kadar karmaşık ki şuan ki duygular. Her bir paragrafın duygusu bile sonbaharda dökülen yapraklar gibi saçılıp birikir oldu.
Yıllar, her birimize ayrı ayrı uğramış olsa da sonbahar mevsiminde geçmişte birlikte yaptığımız anı resimlerini yad edip; yıllar sonra bir tabloya edasıyla bakabilmek harikaydı.