- 630 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Köprü
KÖPRÜ
Köprü üstüne ne çok şey yazıldı.Ne çok türkü söylendi.Hemen aklıma gelen bir halay havasını yazıvereyim.Halayın ağırlama bölümünden bir dörtlük:
“Köprüden geçti gelin
Saç bağı düştü gelin
Eğil bir yol öpeyim
Gençliğim geçti gelin”
Orta Anadolu’da düğünlerde,bayramlarda,şenlik ve şölenlerde.Köprüden geçilir ağır aksak.Sonra halay hızlanır:
“Hey sazlara sazlara
Yim (yem) atalım gazlara (kaz)
Gazlar yimi yiyerken
Sarılalım gızlara (kız)” diye diye halaycılar çarka döner.Dönerken ayaklar yere değmez.Bunun adı yeldirmedir.
“Köprü” dedim.Aklıma Ayşe Kulin’in Köprü’sü geldi.Hani televizyon dizisi yapılan 65 bölümlük eser.Eski Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu’nun Karasu üzerine yapılması planlanan ve 30 yılda tamamlanamayan Başpınar Köprüsü’nün bir an önce bitirilmesi için verdiği mücadelenin öyküsüdür Köprü.Diziyi M.Çağatay Tosun yönetmişti. Vali rolünde Faruk Yazıcı’yı izlemiştik.
Bir de üç ayda bir yayınlanan bir fikir dergisi var adı Köprü olan.
Sizi fazla yormayayım.Benim anlatacağım köprü Aşağı Bet (bent) üzerinde kurulu.Değirmenönü’nde.Devecipınar yolu üstünde.İki geçeyi birbirine bağlıyor..”Değirmen” yok.Ama yer (mevki) adı olarak yaşıyor ismi. Değirmenin ve Aşağı Bet’in yerinde yeller esiyor.Değirmen’in üstünden Devecipınar yolu geçmiş.Aşağı Bet’in suyu kurumuş.Yazın bir damla su bulamazsın.Öz olmuş bir sağır dere.Fotografa dikkatle bakınız.Bent’te bir damla su var mı? Bent’e benzer bir emare görüyor musunuz? Yok. Göremezsiniz.
Köprü ne zaman yapılmış?..Ululardan sual ettim.Yapılış tarihini bilen yok.Hacefendi dedem:
“Köprü yapıldığında ben on yaşındaydım.” dermiş. Hesap ettim Köprü 170 yıllık.Hala dimdik ayakta.Sağ ve sol ayaklarına yakın bir iki taş düşmüş.Dişi dökülen bir yaşlı misali... Güzel bir raslantı.Köprünün üstünde bir hacı Röno.Aracın içinde Şıh Ömer’le Tayfun’u görüntüledim.
Aşağı Bet, bent iken burada kulaç atardık.Çıkardık köprünün üstünden atlardık.Öyle bir keyif alırdık ki...Bent suyla doluydu.Hatta bu köprüden atlamıştı Daşgafa (Taşkafa).Boğulmuştu. Bir de İmran (Ersungur) boğulma tehlikesi atlatmıştı.İlginç bir hikayesi var.Kulak verin sesime de anlatayım:
Aşağı Bet’in üst tarafında bir grup arkadaş balık tutuyor.İçlerinde İmran da var.İmran henüz yüzme bilmiyor.Bentin derin yerine gelince İmran gömülüyor suya. Başlıyor hak huka.Batıp çıkıyor.Herkes balık telaşında.Can Hurşut görüyor:
“Aman uşak! İmran boğuluyor.” deyip atlıyor bente. Kurtarıyor İmran’ı.İmran’ın babası Necip de çok şakacı,geniş bir adam.Olayı anlatıyorlar.Diyorlar ki Necip babaya:
“İmran Aşağı Bet’te boğuluyordu.Hurşut Can gurtardı.”
Necip abi hiç istifini bozmuyor:
“Boşuna telaş etmişsiniz.Benim oğlan dabandan (taban) yüzer.”