- 821 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
Bir Yudum Su
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bizim oraların sıcağını çok kimse bilmez.
Çocukluğumuzda giydiğimiz, sanırım ayaklarımızı o sıcaktan kurtardığı içindir ki adını "Cankurtarandan" almış olan, Cızlavet marka plastik cankurtaran ayakkabılarımın sıcaktan yere nasıl yapıştığını ölsem de unutamam.
Sırtında buzlu su satan sucuları gördüğüm zaman, ilk yudumlarımı başıma diker, sonra da cankurtanlarımın içinde haşlanmaya yüz tutmuş ayaklarımı bir nebze bile olsa soğutma çabasıyla, sırayla ayaklarımın önce baş parmaklarını kurtarmaya çalışır, sonra da topuklarından aşağı doğru soğuk suları dökmeye başlardım.
Soğuk suyun etkisiyle çıkan buhara benden başka bakan birileri daha olurdu her seferinde.
Sıcağın etkisinden, susuzluktan, dilleri bir karış aşağı sarkmış sokak köpekleri...
Sadece bir tas su.
Bana mı yetsin, koca mahallenin köpeklerine mi? Elimdeki o bir tas soğuk suyla cehennem sıcağının içinde, dona kalakalırdım. Sahi köpekler çocuk ruhunu anlar mıydı ne, sırf benim ayaklarım daha çok yanmasın, ben daha çok su içebileyim diye; bana arkalarını döner, giderlerdi.
Utana utana suyu dökerdim ayaklarıma ve de içerdim.
Onlar bir yana giderdi, ben de diğer yana.
Sonra büyüklerimin konuşmalarını duyardım.
Belediye bir sürü sokak köpegini zehirlemiş. "Yazıh mahsımlara, su yoh, gemik desen o da yoh, eylesine gezip azap çekiyler orta yerde."
Çocukluk işte...
Attığım çığlığı yedi mahalle ötesi bile duymuş olmalıydı. Uyuyan kardeşlerim, ne kadar bebe, gelin kim varsa uyandı.
-anaaa yogurt topla çabuk. Konu komşu, Ayşe, Fatma hepisinden yogurt topla çabuk. Yetişek çabuk. İt mezarlığına gidek. Belki bi ölmeyeni vardır, belki kurtarırız ana.
Mehmet Güzel. Ekim 2013
YORUMLAR
Utana utana...
Bu yazıyı okurken başımdan aşağı dökülür gibi oldu o soğuk sular.
Küçük bir çocuğun, kendi içeceği suyunu mahallenin köpekleriyle paylaşacağı yerde, utana utana içmesi... Hele o köpeklerin arkasını dönüp, ona izin vermesi yok mu?
Acı bir anının bizlerle paylaşımıydı.
Kendi adıma çok teşekkür ederim.
Saygıyla.
Herkeslerin hikayesinde geçmişten, çocukluktan,gençliğinden hatıralar mutlak iz bırakıyor .Sizinde kaleme aldığınız gibi evet içeriği hüzün olan anılarınız dokunaklı Rabbimin can verdiği karıncayı bile ezmekten üstüne basmaktan korkar tedbirli davranırken bizi yaz gününde rahatsız eden sivrisineği bile can taşıyor diye öldürmeyip kendi haline bırakıyorken hangi mantık çerçevesinde Belediyeler hunharlaşıyorlar yada kim o kuçu kuçuları hav havları yok ediyorsa rüyalarınada mı girmiyor başka bir çözümü yok mudur tamam sokaklarda başıboş dolaşan bazen kimbilir hangi dürtüyle açlık mı? sevilmek ihtiyacı mı ile insanların üzerine koşan kuçu kuçular insanda istemeden korku hissi salıyorda yinede cezası,çözümü ölüm olmamalı
Merhabalar Mehmet bey
Ankarada benimde çocukluğumda unutamadığım
acı bir anımı hatırlattı yazınız değerli isminde köpeğimiz vardı
bahçenin köşesinde kulübe yapmıştık ona bir gün belediye
görevlileri onu kulübesinde vurdular o kulübesinin içindeki
vurulmadan önce bana bakışını seneler geçti unutamam
Hayvan sevgisini insan olan hissedebilir bu dünya sadece
bize ait değil onlar bizim sevimli arkaşlarımız
merhametimize ihtiyaçları var .....
.....Ayrıca Şiirlerinizede özledim Saygı ve Selamlarımla
....