- 3903 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
GURBET ELLERİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
GURBET ELLERİ
Gurbet ve sıla kavramı biz Anadolu insanının bitmez tükenmez acısıdır,aile yapısı itibariyle
hiçbir millette bulunmayan bu haslet,baba ocağında ki insan sevgisi ile yoğunlaşması ve belir
li bir olgunluğa erişmesinden kaynaklanır.
Yurt sevgisi,vatan sevgisi bu niteliklerimizin bir sonucudur,fakat bazı nedenlerden ötürü;ekile
cek toprağın yetersiz,çalışabilinecek iş ortamın bulunmaması Anadolu insanını gurbet ellere mahkum etmiştir.
Bu sebeplere bir de yurt dışında çalışma zorluğu eklenince ayrılığın acısı daha bir koyulaşır,
Akşamların da o yaban ellerinin bir ezan sesi dahi duymamanın iç sızısı gözlere yansırda serde Anadoluluk vardır ,saklar elin yabanından gizli,gizli silerken kirpiklerinde kalan damla
ları elinin tersiye.
Kimi çobanlık ettiği yaylaları düşünür,kimi geride boynu bükük bıraktığı yavuklusunu,babası şu akşamlarda nasıl derinden çekiyordur son sıgarasını,anayı getirmek bile istemez aklına,Allahtan bir köylüsüne rast gelmiştir o an.bilir ki daha yürek tüketecek çok zamanı olacaktır.
Zaman nasıl geçer bu yürek yıpranışlarıyla,artık ne yardan vazgeçilir ne serden,gurbetçinin aklı bir orada bir burada,iki eli böğründe ,çaresiz ve yüzü hep vatana dönük yaşar durur gurbet akşamlarını.
Bazen bir türkü ile çıkar Sivas”ın mor dağlarına dinler aşık Veysel”i bir ardıç gölgesinde,
kimi Karadeniz”in hırçın dalgalarında dinler martıların çığlıklarını,bazen İstanbul”un sisli
sabahlarına takılır gönlü ve bir vapur düdüğü ile ürperir tepeden tırnağa.
Nasılda yalnız hisseder kendini böylesine yoğun duygular yaşarken,o nu ne sarışın çocuklar anlar ne de bir türlü kendi kültürüyle yetiştiremedikleri,ellerli şakaklarında gözlerinde nem,
yine en koyu akşamlar.
Ne yeşili yeşildir oraların,ne mavisi,ne de yağmur sonrası toprak kokar kendi vatanının toprak kokusu gibi.
Tezek kokulu Anadolu akşamlarının özlemi bir demli çay hasretiyle tüter burnunda,hele bir de yatsı namazının yorgunluğu çöktü mü uyku uyku gözlerine zor atar kendini yatağına ve soğuk yastığına sarılmanın keyfini beden yorgunluğu hoyratça alır elinden.
Kaç vakittir sabah ezanlarında aç bilaç güneş doğmadan henüz düşer yaban ellerinin gri kaldırımlarına.
Kaç keşke geçirir,kaç ah çeker derinden her bayram sabahı,bir anı bile çıkmaz aklından o baba ocağında ki günlerin,çocuklarına aldığın pabuçların bi sana bıraktığı hüzünle kaçıp uzak bir odaya nasıl da sesli sesli ağlarsınız,bir sıgara dumanıyla savrulmak istercesine ta yurduna.
Bayram namazlarında kıbleye doğrulduğun an,bilirsin ki yüzün vatana da dönüktür ve bir türlü secdeden kalkmak istemezsin,kapatıp gözlerini, bir kuş kanadıyla konarsın köy camisinin serin avlusuna.öyle ya ha kıbleye dönmüşsün ha vatana.
MEHMET ÇETİN
YORUMLAR
Sİzi İkbal Gürpınar ile tanıdım. Bu gün bu siteyi farkettim. Şiirleriniz çok güzel ve ben sizi tanıdığım için çok mutluyum. .Şiirlerinizi kitap haline getirecek misiniz, Kitabınız var mı?
saygılarımla
Gurbet,özlem,hasret şiirlerde de yazılarda da başka bir hoş duruyor nedense.Yazınızı okurken şöyle bir düşündüm.Hep Anadolu insanına has mı acaba bu duygular diye,iç geçirdim kendimce.Avrupaya kaçabilmek için binlerce doları gözden çıkarıp ülkelerinden ölümü pahasına kaçan mültecileri düşünüyorum da,bizim insanımıza gıpta ediyorum.Sanırım bizde babaerkil aileden ve vatan sevgisinden gelen bir genetik faktör ağır basıyor.Yoksa bizimkilerde daha iyi yaşamak uğruna kaçak yollardan Avrupa yollarında can verebilirlerdi. Türklük gurur ve şuuru,İslam ahlak ve fazileti bizi diğer milletlerden üstün kılan meziyetlerdir.Öyle olduğu içinde vatan hasreti,dağ gibi büyür gözümüzde.
Kusura bakmayın Mehmet Bey,sizi ne zaman okusam beni uzak diyarlara değişik fikir ve düşüncelere daldırıyorsunuz.
Kutluyorum yazınızı...
Saygılar sunuyorum.
www.duygulokali.com da çayınız soğudu.
Sevgili Mehmet Bey, simdi öyle tam da gurbetin orta yerinde ... ah nasil okudum yazinizi . Cok duygulandim .
Bir gurbet kusu öyle ucmus yillar öncesinden ... Ta uzaklara . Ve bir daha da oralari mesken edinmis . Yilda bir gelir hep yurduna ... Canlarina ... Canlarina ...
Evet...sabah o tenhalarda ufak bir cantasi sirtinda bir adam öyle yürüyor . Sokak lambalarinin isiginda öyle hani safak o sahatler .. Tam da kusluk vakti yaz günü ... ahh diyorsunuz bir de öyle ruhumun derinliklerine isleyen ezan sesi olsa .. oOminareden .. bu minareden .. Hocalar o güzel sesleriyle inletseler her yani ..
Neyse , aglamadim . sadece birkac kez gözüme bir bulut cöktü .
Cok selam olsun g u r b e t t e n s i l a y a..............
Sevgilerimle .
Kaç vakittir sabah ezanlarında aç bilaç güneş doğmadan henüz düşer yaban ellerinin gri kaldırımlarına.
Kaç keşke geçirir,kaç ah çeker derinden her bayram sabahı,bir anı bile çıkmaz aklından o baba ocağında ki günlerin,çocuklarına aldığın pabuçların bi sana bıraktığı hüzünle kaçıp uzak bir odaya nasıl da sesli sesli ağlarsınız,bir sıgara dumanıyla savrulmak istercesine ta yurduna.
Bayram namazlarında kıbleye doğrulduğun an,bilirsin ki yüzün vatana da dönüktür ve bir türlü secdeden kalkmak istemezsin,kapatıp gözlerini, bir kuş kanadıyla konarsın köy camisinin serin avlusuna.öyle ya ha kıbleye dönmüşsün ha vatana.
kutluyorum....
saygılarımla