Mutluluk Tarifi 1
...MUTLULUK TARİFİ...
*Bir adam , bir kadın ve beraber adım attıkları mutluluk yolu ...
Hayat onlara ne getirecek .? Hüzün mü ? Mutluluk mu ?
Geçmişe mi takılıp kalacaklar , yoksa geleceğe adım atacaklar mı ?
Bunların hepsinin bir cevabı var..
Fakat daha aşılması gereken sorunlar var ortada.
Bitmek tükenmek bilmeyen hayal kırıkları , gözyaşları ve anılar..
Herşeyden habersiz yeni bir yolculuğa çıkan Mila geçmişin tozlu raflarında çürüyüp gidecek mi?
Yoksa ona uzanan eli tutacak mı?
Bu Mila’nın yolculuğuydu . Bu Mila için yeni bir başlangıçtı.
"Hoşgeldin Mila.."
* * *
Mila , annesinden kalan pastaneci dükkanını artık işletmenin vakti geldiğini düşünüyordu. Annesi öleli aradan bir yıl geçmişti ve bu dükkana
annesinin ölümünden sonra ki ilk gelişiydi . Annesinin ona vasiyeti üzerine bu dükkanı kaldığı yerden işletecekti .
Ama pasta ve kek yapımı konusunda son derece berbattı . Hiç bir şey bilmiyordu . Yanına birini almalıydı . Bir aşçı . Ya da bu işlerden anlayan brini..
Böylece o tatlıları yaparken , Mila da servis işi ile uğraşabilirdi . Kendi dükkanında garson olacaktı . Harika diye düşündü içinden...
"Şu düştüğüm duruma bak . Keşke zamanında annemden bir şeyler öğrenseydim " diye düşündü ama keşke demenin vakti çoktan geçmişti.
Önce dükkanı adam etmesi gerekiyordu . İlk önce boya işinden başlamalıydı . Bu senenin modası olan bahar renklerine boyamalıydı.
Her duvar için farklı bir renk . Sonra çiçek desenleri ile süsleyebilirdi duvarları . Sonra kapının tamir edilmesi gerekiyordu . Yeterince sağlam durumda değildi.
Daha sonra yeni eşyalar alınması gerekliydi . Ve mutfak eşyaları oldukça eskimişe benziyordu . Alnını huzursuzca ovalamaya başladı.
Bu işi tek başına yapamazdı . Amanda ’dan yardım istemeliydi. Ve çaresizce telefonuna uzanıp en yakın arkadaşının numarasını tuşladı .
Telefondaki ses neşeli ve net geliyordu .
- Selam Mila , her şey yolunda mı ?
- Bence her şey berbat bir durumda . Beceriksizin tekiyim . Dükkan işletmeyi bile bilmiyorum . Hele pasta yapmayı hiç.
Arkadaşının huzursuz sesiyle kendini toparladı ve ona cesaret vermeye başladı.
- Hey , bu kadar umutsuz olma . Her şey yoluna girecek ben sana inanıyorum . Annen de inanırdı .Bunu biliyorsun . Hadi söyle yapabileceğim bir şey var mı ?
- Aslında .. "diye iç geçirdi Mila . Gözlerini tozlanmış dükkanda gezdirdi. " - Bana temizliğe yardım etsen iyi olur . Sonra da alışveriş için .
Amanda keyifle gülümsedi ve - Yarım saate ordayım . Hadi asma suratını halledeceğiz , göreceksin. Neler yapabildiğini gördüğünde sende kendine inanamayacaksın.
- Tamam . "diye iç geçirdi Mila." - Umarım dediğin gibi olur.
- Bana inan , başaracaksın.
- Tamam .
- Yarım saate ordayım , görüşürüz.
- Görüşürüz.
Telefonunu çantasına bırakıp tezgaha doğru yöneldi . Bu dükkana küçükken gelmeyi çok severdi. Annesinin yaptığı pastaları çikolataları ondan gizli yer ,
sonra da hiç bir şey olmamış gibi bir köşede otururdu . Çocukluk anıları içinde gidip gelirken kapının açıldığını duydu . Arkasını döndüğünde ona bakan bir çift yeşil göz gördü.
Bu yabancıyı tanımıyordu ve neden geldiğini de bilmiyordu . Daldığı düşüncelerden adamın sesiyle sıyrıldı .
- Burayı artık siz mi işleteceksiniz ?
Huzursuzca iç geçirdi . - Sanırım evet , öyle görünüyor .
- O zaman tanışalım . Artık komşu sayılırız . Ben John. John Rizzoli .
Mila , huzursuzca iç geçirdi . Adamın ona uzattığı eli sıkıp sıkmamak konusunda kararsız kaldı ama daha fazla dayanamadı . Adamın boşta kalan elini
sıkıp kendini tanıttı . - Adım Mila . Mila Green.
Adam parmaklarının arasındaki elin yumuşaklığıyla hafifçe gülümsedi.
- Güzel bir dükkan . Yeri de oldukça iyi . Sadece biraz bakıma ihtiyacı var . Benim dükkanımda şu karşıdaki . "İşaret parmağıyla karşıdaki küçük ama sıcak dükkanı gösterdi."
Sizin dükkanınız kadar olmasa da benim ki de fena sayılmaz . Bir ara uğramanızı tavsiye ederim . Çok güzel keklerim var. Bayılacaksınız.
- Teşekkür ederim . İşleri yoluna koyduğumda keklerinizden tatmak isterim .
- Sizi daha önce buralarda görmedim yeni mi taşındınız ?
- Evet , aslında hayır . Bu dükkanın eski sahibi , Jane Green .. O , annemdi .
- Ah , evet biliyorum . Söylemişlerdi . Herkes ne kadar iyi bir kadın olduğundan bahsediyordu . Çok güzel pastalar yaparmış .
- Evet . "diye iç geçirdi Mila. Keşke bende onun gibi mükemmel pastalar yapabilseydim.diye kendi kendine söylendi."
- Ah , özür dilerim .
- Önemli değil , uzun zaman oldu .
Bir süre sessizce etrafa göz attılar . Tam o sırada kapıdan Amanda girdi.
- Mila ?
- Amanda , burdayız .
Amanda arkadaşının yanındaki yeşil gözlü yakışıklı adamı dikkatlice süzdü ve Mila’ya "ne iş ?" dercesine bir bakış attı.
- Neyse , ben artık gitmeliyim. Daha sonra uğrarım . Tanıştığıma memnun oldum Mila .
Mila sadece gülümsemekle yetindi . Ve Amanda’nın sinir bozucu gülüşüne karşılık kaşlarını çatıp ona sert sert baktı .
- Hemen başlama Amanda .
- Ben bir şey demedim .
- Ya , ya ne demezsin . Bakışların her şeyi anlatıyor . Aramızda bir şey olduğu yok.
- Ama bu hiç bir zaman olmayacağı anlamına gelmez.
- Of Amanda benim derdim zaten başımdan aşkın bir de bununla uğraşamam .
- Bence hoş çocuk . Hatta çok hoş bir çocuk . Kaçırma derim .
Amanda , Mila’nın sert bakışlarından kurtulmak için konuyu kapamaya karar verdi.
- Tamam , tamam sustum . Hadi gel bir an önce işe koyulalım..
İki iyi dost birlikte işlere koyuldular. İlk önce yerleri silmeye başladılar. Sonra rafların tozlarını silip işe yaramayan eşyaları bir
torbaya koyup dışarıya bıraktılar . Dükkan az da olsa yola gelmişti . Şimdi de yapmak gereken dükkana yeni eşyalar ve mutfak gereçleri almaktı.
Ve en önemlisi duvarlara can vermekti . O kadar soluk duruyordu ki rengi bir ölüyü andırıyordu sanki .
- Hadi gel biraz oturalım . Sonra eşya bakmaya çıkarız . "dedi Mila ve arkadaşına içeçecek soğuk bir şeyler verdi."
- Önce hangi işten başlayacağız ?
- Önce boya almamız lazım . Dükkanı iyice boyamalıyız . Baksana sıvaları dökülmüş hep.
- Bencede . Peki hangi renge boyamayı düşünüyorsun ?
- Bilmiyorum . Bahar renkleri olabilir. Her duvar için ayrı bir renk . Sonra üzerine çiçek desenleri .
- Bence süper olur . Hem sen çiçekleri seversin.
- Annemde severdi. Özellikle Gül’leri..
Mila’nın gözleri bir anda üzüntüyle buğulandı . Bakışlarını parmaklarında gezdirdi.
- Hey , asma suratını Annen seni böyle görmek istemezdi . Hem bu dükkanı niçin açtığını unutuyorsun galiba.
- Hayır tabiki de . Elimden geldiğice annemin anısını yaşatmaya çalışacağım . Her ne kadar pasta yapmayı bilmiyor olsam da..
Mila , umutsuzca gözlerini devirdi .Amanda onun ellerini tuttu.
- Hadi , kalk gidelim . Boya bakalım . Bunları sonra düşünürüz . Sana bildiklerimden öğretmeye çalışırım .
Mila arkadaşının elini sıktı . - Tamam.
Sonra birlikte dükkanı kilitleyip boya bakmaya gittiler . Mila rengarenk 5 boya aldı . Mavi , Sarı , Yeşil , Kırmızı ve Turuncu .
Ama ne çırtlak ne de koyu renklerdi bunlar . Göze çarpıcı gelen rengarenk neşeli renklerdi hepsi . İlk bakışta insanın dikkatini çekecek cinstendi.
- Bence boya işini yarına bırakmalıyız .Bugün çok yorulduk .
- Haklısın . Hadi gel bize gidelim . Bir yorgunluk kahvesi içer sonra da yatarız.
- Hayır Amanda. Beni yalnız bırakmak istemediğini biliyorum . Ama buna alışmak zorundayım . Hem üst kattaki eve de bir bakmam lazım . Ne durumda bilmiyorum.
- Tamam , ısrar etmiyorum . Ama istediğin zaman gelebilirsin . Telefonum hep açık . İstediğin ara . Yanında olacağımı biliyorsun.
- Biliyorum . Sen çok iyi bir dostsun Amanda .
- Sende öyle Mila .
İki arkadaş birbirine sımsıkı sarılıp vedalaştı . Mila , Amanda’nın arkasından kapıyı kilitledi ve ışıkları söndürdü.
Üst kata çıkarken içinde tuhaf bir his vardı . Buraya uzun zamandır uğramamıştı.Ne hissedeceğini bilmiyordu .Duyguları karmakarışıktı.
Bu evin bu dükkanın her yerinde annesinin izleri vardı . Bunu hissediyordu. Kokusunu hissediyordu .
Tozlanmış evin odalarına göz gezdiriyordu Mila .Her oda da başka bir hayat , başka bir anısı canlanıyordu . Küçükken buradan hiç çıkmazdı.
Evin en sevdiği yeri terasıydı . Geceleri terasa çıkar yıldızları seyrederdi. Hatta bazen onlarla konuşurdu bile. İçini onlara açardı .
Küçükken en büyük tutkusu buydu . Sonra yıllar uzaklaştırmıştı onu . Büyümüştü . Okul hayatı , iş derken annesinin yanında kopmuştu.
En son işinden kavulunca kendini eve kapatmış . Annesinin yanına geri dönmüştü . Artık onun evi burasıydı . Ve burada annesinin izleriyle yaşayacaktı.7
Üstleri örtülerle kapanmış bir koltuğun örtesünü kaldırıp oraya uzandı usulca. Karşısındaki vitrinde duran resimlere kaydı gözleri ..
Her resimde farklı bir anısı gözlerinin önüne geliyordu . Uzun bir süre anılarını düşünürken gözleri uykuya teslim olmaya başlamıştı bile.
Yavaşça kapanan gözleri uykuya yenik düşmüştü. Yarının ona ne getireceğinden habersiz . Anılarla dolu bir uykunun kollarına bıraktı kendini.
Ve uzaklardan bir ses . "Hoşgeldin Mila." diyerek kendini geceye bıraktı..
I. BÖLÜM SONU