- 388 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan 2
İttifakın sosyal özneleri ittifakı olan hemcinslerine insan diyecekti. İttifakın dışında kalan başka ittifaklara ve başka totem gruplara insan demeye daha hayli vakit vardı. İttifaklar, ittifakı oluşun başlarında diğer tüm hemcinslerini insan kapsamında değerlendirmiyordular. Kısaca ittifak, kendi ittifak üyelerine insan diyordular.
O günlerde ittifakı olmayan etnik totemi gruplarına siz; siz de insansınız deseniz bile; ittifakı hiç bilmemiş, ittifakı süreçlere aşina olmamış; ittifak içindeki çelişkilere düşüp ittifakı kavrayamamış olan grup yapıların; ittifakı anlayamamaları nedeniyle; "insan denmesini" anlayıp sindirmeleri de beklenemezdi.
Erken dönemden beri geçer akçe olan totemi yapılaşma içinde standarttı. Her bir totem grup ayrıcalığı ittifak içinde giderek eriyen bir süreçti. Standart oluş şimdi üretn ilişki içindeki insan kavramı içinde olacaktı. İttifakı süreç, farklı totem kardeşliği içinde eşitlik bağıntısı kuramıyordu.
İttifakın üreten insanı, üretim yapması nedeniyle; ittifak içindeki farklı totem kişilerini kendi totemdesi gibi gördürdü. Böylece empatiyi öğrendi. Yani ittifak içindeki farklı totemdeşler üretim hareketi üzerinde kendisini diğer kişilerle eşleştirip; kendisiyle eşit kıldı.
İnsan olmak melezilik olması kadar üretim hareketi ile de kavrandı. İttifak, ayrı ayrı etnik sosyal kültür üzerinde değil de; her bir totem alan devinmelerini "insan olmanın ittifakı sosyal kültürü üzerinde" bulunan çizgi taşıyıcılığında, rezonansa geliyordu.
İttifakın "insan" dediği süreç yapı, yeni grupların oluşturduğu ittifakı küme aitliğiydi. Şimdilik, o süreç içinde ittifak eden grupların sentezinden olmanın insanıydı. Öyle ya sizin ittifakınızı tanımamış, sizin ittifakınızı bilmemiş; size üretim hareketiyle katkı vermemiş gruplara siz; nasıl insan derdiniz?
Siz ittifaka girecek denli gelişmemiş yapılara; ya da gelişmişliğine rağmen ittifakı süreçlere aykırı olmuş gruplara, insan deseniz bile; onlar sizin süreçlerinizi ve mantığınızı bilemezler. İttifakı olan yapınızın zamanı başka akıyordu. Totem ata soylu etnik yapının zamanı farklı akıyordu. Çok kez yapılar birbiriyle hiçbir şekilde bağdaşmıyordu.
Yani o günlerin ittifakı içinde eşleşiş mantığını anlayamayan, bilemeyen grup yapılar vardı. Yine o günlerde insan ittifaklaşması içinde olmayışla, insani ittifaklaşmadan haberi olmayan bir çok grup vardı. "İnsan" ittifakın ürünüydü. İttifakı süreç insanı yaratmıştı. Bunun için ilk başlarda ön ittifak aitliği içinde olan, o ittifak aitlerine insan deniyordu.
İnsan kavramı da bir kez vücut buldu mu; yakından uzağa doğru oluşla düşünsel olgunlaşma ve düşünsel evrimini geçirecekti. Nasıl yaşantılaşıyorlarsa, insan düşüncesi de buna paralel düzenlenecekti. Bu yüzden köleci sistemler içindeki kölelerin, bırakın ittifakı olmalarını; artık ittifakın insanından bile sayılmayacaktılar. Köleler ittifak etmek yerine, kölelik ahitnamesine iman edecektiler.
Yeni köleci zaman, ön ittifakın birleştiren olma zorunluluğunu kendisi için tek yanlı olmakla Mamon’a iman etmenin ittifakına çevirdi. Köleci yeni zaman; ön ittifakı zemin düzlemli üreten ilişkiler olan devinim hareketini ve ön ittifakın üretim yapması karşılığında paylaştırıma yapmasının, içinde kaldı!
Köleci sistem sürece ön ittifaklardaki gibi ürettiriyor ama ön ittifaklardaki gibi üretim karşılığı oluşla pay vermiyordu. Yarın ölmeyip yeniden çalışacak olması nedenle doyması için pay veriyordu. Ön ittifakın birlik yapıcı tutumu; köleci sistemle bambaşka parametrelerin zemin sekanslarına doğru kaydırılmıştı.
İnsan kendisine yabancılaşmağa başlamıştı. İttifak öncesinin totem dönem süreci, insanın kendisine yabancılaşması değildi. Aksine totem dönem süreci bilmeden totemilerin insanlığı keşfetme süreçlerine gidecek olan yolun kendisi olmuştular.
İttifakı dönem, "insanlık" gibi "insan" olmak gibi dev bir adımı atmıştı. Ön ittifakın biraz ileride oluşturacağı yeni sansasyonel tartışmalı imancı ittifakı, köleci sistemdi. İttifakların içinde çakılı olan totem alan; köleci ittifakın kodlarıyla abezeli dini devinim alanı olmaya başlayacaktı.
Dini dönem, totemi dönemden çok farklıdır. Totemi dönemler, dini dönemden araçlarıyla farklıdırlar. Amaçlarıyla farklıdırlar. Parametreleriyle farklıdır. Bir kere totem, sağlasan dönemli alan ilişkisi iken; dinler, üretimse dönemin ilişkileridirler. Dinler, sınıflı dönemin sınıf mantıklı oluşla sınıfsal durumlarını hazım ettirmenin sembolizmi oluşla dinler; insanı insana yabancılaştırmanın da ideolojisi olacaktılar.
Dini dönemin hiç bir konusu, bire bir totemi dönemin konusu değildirler. Totemi dönemlerin totem konusu, grubunun kutsal oluşudur. Grubunun herkese sağla anlıklar üzerine olmasıdır. Oysa köleci sistemde kutsal olan mülktü. Mülkün sahibiydi.Kölenin alalade olmaktan başka hiçbir kutsallığı yoktu. Köleci anlayış sınıf yapıları ve sınıflar ahlakı üzerine doğru evirilmeydi. Dinler totemi dönemden kavram aktarımlı oluşla, birçok totemi dönemin alan içi taşıyıcılarını, kendi kullanımları içine almıştırlar.
Dinlerin kendi içlerine aldıkları, totemi alan müktesebatlarını taşıyacaklardan bir kısmı şunlardı. Dokunulmazlık ya da kutsallık veya mukaddes oluştu. Tabu oluştu. Bu bağlamda totemi kutsal oluşun yerine ikinci kutsal oluş sıralaması ilahların mukaddes olamalarıydı.
Totem alan içinde; grupla, totem arasında grubun ilişkilerini düzenleyen ve totemle, grup arasında mesajcı olan duyarlı kişileri vardı. Totem alanın duyarlı kişileri olan büyücü, gelecekten haber veren kâhin kişilerdi. Duyarlı kişiler grupla, grubun ataları arasında totem arcılığıyla konuşuyorlardı. Totemi alan içinin duyarlı kişilerin yerlerini, köleci alan içinde peygamberlere (apilulara) bırakmışlardı.
Totemi alanın geçmişte ve gelecekte olan ve olacakların haberlerini veren kâhinler; getirdikleri haberleri, atalarından alırlardı. Atalardan alınan haber mesajların yerine dinler içinde mesajı, peygamberler getirirlerdi.
Totem alan mesajlarını somut semboller üzerindeki çevrimlerden yansıma yaptığı algılarını sezgilerini kendilerine manyetik küple etmekle bir iç muhasebeye tabii tutarlardı. Bu muhasebe edişler özneli bilince dönüştürürlerdi. Bu süreç yeniden kahin ile grubu arasında bir içten içe ya da yüz yüze söylemin ön kabulüydü. Kâhin bir tür istiare içinde de olabiliyordu. Süreç, ezoterikti kılınmıştı.
Vahiy dinler içindeki mesajdı. Vahiy süreci de önce yüz yüze oluşla işlerleşti. Apilu denen peygamber; kendi ilgili ilahlından vahiyini alıyordu. Yüz yüze mesaj alma usulü aşamalaşmaya başladı.
Yüz yüze mesaj alma usulü önce duvar gerisinde ilahla konuşma şeklinde olmaya yerini bıraktı. Sonra da perde gibi sütre gerisinde alınan ilahi mesajları Apilular köleci milletine vermeye başladı. Böylece haber alma verme işleri giderek görünmeyen bir ilahi kaynaktan alınmağa dönüşecekti.
Utnapiştim tanrısı Ea’dan mesajını önce yüz yüze alırdı. Daha sonra ilk tufan mesajın duvar gerisinden konuşarak almağa başlamıştı. Bu hal giderek rüyada mesaj almayla dönüştü. Vahi kaynağı giderek görünmez kaynaktan oluşla türlü yollarla mesaj alma şekline dönüşmekle, dönüşen şey GELİŞEN SOSYAL ÖZNENİN aklıydı.
Bu kabilden emir getirmenin (vahiy) ilişki türleri totem dönemden beri alana gelen süreçti. Köleci dönemle vahiyin içleri köleci sisteme uygun anlamlarla dolduruldu. Köleci alan içinde iletime olan müktesebat olmakla deviralınan taşıyıcı kavramlarının içleri, köleci sisteme göre olan manalarla dolduruldu.
Yeni anlamlar ortaya koyma köleci sosyal öznenin, insanın soyutlama gücüyle beraber sosyal alanın tekil zamnından at başı önde gitti. Bu soyuttu anlama ve anlatım at başı giden ezoterikti anlamalar oldu. Bu gibi birçok totemi alan taşıyıcıları, din parametreli alanın da envanter malzemesi oldular.
Köleci zemin alanlı inşa içinde, biliyi, mesajı, anlamı taşıyacak olan taşıyıcı parçacıklar dediğimiz sözcük ve sözcüklere sisteme uygun yüklemler atfedilir. Sözcüklerle eşleştirilen bu özgün anlamlarda bile istismarlar olacaktır. Bu suistimaller insanın insana; insanın kavramlara yabancılaşmasında; insanın yabancılaştığı konularda; bu yabancılaşmasına hayli yardımcı olacaktı.
İttifakı dönemden beri birlik (tevhit) içinde olma uğraşı, o günden günümüze değin insanlığın sosyo toplumsal süreci oluşla; insanlığı hayli uğraştırmıştır. Hala da uğraştırmağa devam etmektedir. Bu nedenle dinler tevhide, özellikle de yaratan özel mülkü takdir eden tek tanrı etrafındaki tevhide; pek çok önem vermiştir. Dinlerin tevhit fikrini, böylesi tarihsel düşünceyle ancak anlayabiliriz.
Günümüzdeki tevhidi olmakla, birlik oluşturma zemini içinde yine sınıf çıkarlarının olması esastı. Bu esas etrafında üreten insan, kendisine ve emeğine ve düşüncelerine iyice yabancılaştırılmıştı. Devlet, millet kavramları başka oluşma zeminleriyle birlikte insanı insana yabancılaştıran zemin olmayı; vatan, millet sevgisi üzerinde de, ele aldı.
Süreç köleci bir öğreti oluşuyla sistemi insana anlaşılmaz kılıyordu. Bu sisteme yabancılaşmaydı. Sistem, yabancılaşmayla iyice ayrıştı. Tevhit dahi umursanmaz oldu. Bu kez sisteme dair oluşturulacak dikkatler, vatan-millet bağlacı üzerinde yapılmak istendi.
Şimdilik ittifakın içinde üreten değer olmakla insan; kendi ittifakınca korunmuştu. İttifakın dışındakiler insan değildiler. İttifakın zorunlu nedeni üreten ilişki olmakla tevhit düşüncesinin altında yatan ana fikir buydu. İttifak üreten ilişki nedenle bilinç edinildi. Bu ilke üzerine inşa olan sosyal anlamanın ve sosyal anlatımların o zaman içindeki karşılığı, insan olmanın da nedeniydi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.