- 320 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
hiç kimse, bir hiç kimse, sehpa
Bir hiç kimseyim ben. yahut hiçbir kimseyim, ne dersen, nasıl dersen. Sonuçta yokum, ve var olmak için hiçbir çaba içindeyim, adımla müsemma. Türlü cambazlıklar peşindeyim, yalnızca hissedebilmek, yağmuru kana kana koklayabilmek adına, toprağı, ama var olmak değil yalnızca olmak. Aradaki farkı sehpalar iyi bilir. Ben de bir sehpaydım şundan bir kaç yıl önce, tadıma bakıldı bir cezaevi oldum. Cezam ağırdı, içimde idamlıklar, müebbetler yatardı, ağlardım. Ben ağlardım onlar volta atardı içimde, hatta bir gün gardiyan küfretmişti ve utanmıştım. En şair katilin, en ilk sevgilisi gelmişti, bir buket nefretle. İçeri almamışlardı, zaten içeri alınmazdı en ilk sevgililer, ya en ikinci olmak ya da olmamak gerekiyordu içeri alınmak için. Sebep olarak da gözünün akıyla kadının diz kapağındaki beni işaret etti kapıdaki görevli. Bir de giderken arkasında doğmamışlıklar bırakıyordu kadın. "Ayıp be!" dedi kapıdaki ikinci görevli, "Bu da yapılır mı?". Haklıydı, kemerindeki tabancasına kadar haklıydı. Sinirinden yüzük parmağını ısırdı, çocukluktan kalma, babaannesinin salon sehpası böyle yapardı. Sol arka cebinden bir sigara paketi çıkardı, içinden çakmağını alıp tek tek tüm parmaklarını yaktı, parmak uçlarını, uçlarını. Yüzük parmağına dokunmadı bir tek, onu da serçeler konabilsin diye sakladı. Babaannesi asılmış olacak, idam sehpaları böyle yapardı. O zamanlar modaydı idam olunmak, özellikle yaşlı kadınlar arasında. Ben de idam olunuyordum o dönem farklı farklı şehirlerde, Roma’da, Paris’te, London’da, farklı farklı sehpalarla basılıyordum, çapkın diyorlardı bana. Ben de onlara kahve lekeleriyle cevap veriyordum, yarı çiğnenmiş sakızlarla. "Ne kadar pişkin!" dedi bir salon sehpası bana, onu da s--tim -özür dilerim, kaba olmak istemezdim-. Daha sonra yüzük parmağımda bir ağırlık hissettim, yine yaşlı bir kadın, ne kadar da tanıdık geliyor. Bir parmağı eksik ve 270 serçe ölüyor aynı anda, düşüyor.
+ Babaanne?
270 gerçek görüyor aynı anda, görevli, üşüyor. Babası sakallarını avuçluyor: "Düşünülebilir, düşünülebilir." Büyükbabası mavinin koynunda bir kadınla öpüşüyor, o zamanlar modaydı öpüşmek, fakat;
“Ben sadece hissetmek istiyordum,
tadıma bakıldı, cezaevi oldum.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.