- 1094 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
FRANSA AB PROJESİ NORMANDİYA GEZİSİ
FRANSA AB SU PROJESİ GEZİSİ VE BAHAR YOLCULUĞU
Kalecik Anadolu Öğretmen Lisesi AB proje ekibi Romanya’dan sonra Fransa’ya planlanan programını gerçekleştirmek üzere Mart ayının ilk haftasından itibaren hazırlıklara başlamıştır.
Fransa, Antik Kelt Galya topraklarında kurulmuş; M.Ö. I.yüzyılda Roma hakimiyetine girerek Latincenin etkisiyle 2000 yıldır Fransızca dilini üretmiş; 1789 Fransız İhtilaliyle dünyaya öncülük ettiği Cumhuriyet rejimine denemelerini yapmış; 547.000 kilometrekarelik yüzölçümü Avrupa kıtasında Atlas Okyanusu ile Akdeniz arasında yer alan “altıgen” yapılı 58.000.000 nüfuslu büyük bir bölümü düzlüklerden oluşan ve nüfusuna oranla dünyanın en çok turist çeken AB “çelik birliği” kurucu devletidir.Bu temel bilgilerle turizmin ve sanatın merkezine yolculuk hazırlığımızı tamamladık.
19 Mart 2012 Pazartesi günü, Ankara Esenboğa Havalimanından, İstanbul aktarmalı Pegasus (uçan at) firmasına ait bir uçakla; 3 erkek, 3 kadın ve 3 öğrenciden oluşan proje ekibimiz, Orly Havalimanı kanalıyla Fransa topraklarına ayak bastı.Uçakta tanıştığım Ordulu bir yardımseverin üstün gayretleriyle internet üzerinden kiraladığımız 9 kişilik aracımıza 1 saatlik koşuşturmanın sonunda ulaştık.Navigasyon cihazının rehberliğinde de Rennes- Vitre şehrine keyifli yolculuğumuza başladık.
Paris- Vitre-Rennes-Nantes-Bordeaux güzergahına gezip gördükten sonra hızlı bahar yolculuğu ibaresi çok yakıştı.Ankara’da Şubat havasında başlayan yolculuğumuz Bordeaux’da yaz başına ulaştı.Bahar ülkemizle kıyaslandığında Paris’e 15 gün ; Rennes’e 30 gün, Nantes’a 45 gün ve Bordeaux’ya 60 gün önce gelmiş.Adeta bir haftada üç mevsimi doyasıya yaşadık.
Fransa’da bir şeyin ücretini sormana gerek yok.Ülkemizde tl olan fiyat orada avro olarak karşına çıkıyor.Otoyollar ise ne kadar güzelse o kadar da pahalı.Ortalama 300 km’lik yol 30 avrodur. Otoyol yolculuğumuzu Fransa’ya özgü “air” lerde mola vererek devam ettirip akşam vakti Vitre şehrinde sonlandırdık.Kendi ülkelerine göre oldukça sıcakkanlı ve misafirperver olan Nikol ve Sevrin Hanımların karşılama ekibiyle yolculuğun gerginliğini attık.Sevrin Hanımın rehberliğinde yeryüzü cennetlerinden biri diyebileceğimiz Vitre gölündeki toplama kampını andıran pansiyona yerleştik.Bir mekan ancak bu kadar çevreyle tezat teşkil edebilir.Akşam başka bir otele gidelim diye karar verirken sabah göl manzarasını görünce buradan da gidilmez ki kararıyla dört gün geceledik.
Okulun yapmış olduğu program uyarınca yol üzeri tanışma faslından sonra Salı günü otobüsle piknik yolculuğuna başladık.İlkokul öğrencilerinin beslenme çantası menülü bir poşetle minik bir köy kuytusunda ayaküstü öğle öyününü savuşturduk.Köyün işlevini yitirmiş kilisesini ziyaret ederek biraz nostalji takıldık.
Fransa gezisinin benim için en güzel ayağı olan Normandiye Le Mont Saint Michel kale kilisesi hem gel-git olayı hem de çevre uyumu ve mimari ihtişamıyla ekibimizi sihirli bir atmosfere soktu.Kale kilisesinin 9,5 avro ücreti de dikkat çekiciydi.Malesef öğle vakti gittiğimiz için mehtapta gerçekleşen müthiş doğa olayı yerine arkada bıraktığı bataklığa gözlerimiz saplandı.Dünyanın her yerinden binlerce meraklı bazısı Hristiyan inancı gereği kutsal ziyaret için buraya akın etmişler.Fransa’ya gidip de burayı görmemişseniz Türkiye’ye gelip de Muğla- Datça’yı görmemiş gibi olursunuz.
Beş ülkenin proje ekibi, ikindi vakti inceleme gezimizin en önemli ziyaret mekanı olan okyanus akıntısından kanallar vasıtasıyla elektriğin üretildiği modern bir santralı görme fırsatını değerlendirdi. Fransa, nükleer enerji de dahil her kaynaktan elektrik üretmeyi başarmış sanayi ülkesi olduğunu adeta santrallarıyla haykırıyor.Çarşamba günü taş ve ağaç uyumuyla özenle dekor edilmiş okulun yapısına göre minik gösteri salonunda her devletin proje ekibi faaliyetlerini sergileyip hediyeleşmeler yapıldı. Fransa’nın bu projeye okul olarak çok da hazır olmadığı her faaliyetinde kendini gösteriyordu.Okul yönetimi dört devletten misafir olarak gelen yönetici, öğretmen ve öğrencilere ancak bahçedeki banklarda ağırlayacak kadar ev sahipliği yapıyordu.Öğle yemeği herkesin tercihi doğrultusunda okulda gerçekleşti.Yemekhane düzeni ve servisleri yıldızlı otelleri aratmayacak kadar görkemliydi.Bir okulun bütün bölümleriyle derslik ve bahçe düzeni de dahil nasıl olması gerektiğinin somut örneğini bu kolej ziyaretçilerine mükemmel bir şekilde sergiledi.Sınıflarda lise derslerinin bizim ilköğretim seviyesinde görselliğe dayalı bir tarzda işlendiğine şahit olduk.Okul çıkış kapısı ve futbol sahasında ise öğrencilerin sigara belki de esrar keyfine hiç kimsenin müdahele etmemesi de çok dikkat çekiciydi.
Perşembe günü Rennes’teki muhteşem biyolojik arıtma tesisini gezerek suyun kirlilikten nasıl kurtarıldığına ağzimiz açık, burnumuz kapalı şahitlik ettik.Okul programının en kötüsü de şehir gezisi yazıp Fransa’nın marketteki gururu Carrefour AVM’yi zorunlu ziyaretimiz oldu.Bu arada veda amacıyla ancak tarihi filmlerde görebileceğimiz asmalı köprüyle geçilen Vitre Belediyesinin sıcak ev sahipliğini de zikretmek gerekiyor.
Türk ekibi , taşın yeşille uyumuna dünyada en iyi örnek olabilecek açık hava müzesini andıran kilise ve şato şehri Vitre’nin 200 yıllık gizemine adeta zamanda yolculuk yaptıktan sonra güzel ve özel kolejinden gözyaşlarıyla uğurlanıp planlandığı gibi Rennes- Nantes-Bordoeaux yolculuğuna başladı.Bu ülkenin özelikle kuzey bölümündeki ineklerin dünya cennetinde yaşadığına sevinerek ; şehirlerin en işlek caddelerinde ise köpeklerin uyuşturucu müptelası tayfaların ellerinde uyuşturularak ve zincirlenerek dilenme aracı olarak kullanılmasına da üzülerek şahit olduk.Nüfusunun %40’ı bir çeşit bağımlılık maddesi kullanan bu ülkede bu güzellikler içindeki çirkinlik de insanı şaşırtıyor.
Nantes’da Atlas Okyanusuyla kucaklaşmamız muhteşemdi.Bu ülkede sanatın sürekli zirvelere çıkmasının ve sürekli kendisini yenilemesinin en önemli kaynağı muhteşem doğası olsa gerek. Her renk, ırk ve dinde insanın yaşadığı 1/3’ünün Katolik, 1/3’ünün Ateist ve 1/3’ünün de muhtelif inançlara sahip olduğu laik ve demokratik ülke her insana kucak açmasının ve sömürgelerinin de sayesinde dünyanın en cazip bölgesi olma şampiyonluğunu uzun asırlar kimseye bırakmayacak gibi gözüküyor. Bu ülkedeki özel ve devlet destekli Türk-İslam merkezleri ve Türk işletmeleri her müslümana kapılarını açarak hizmet veriyor.
Bordeaux’da zirveye ulaşan gezi ve incelememiz, yol üzerinde bir motelde gecelememizin ardından çok uzun süren dönüş yoluyla Paris’te noktalandı.Bir rehberin aracılığıyla Paris turu yapıp 324 metrelik meşhur Eyfel kulesine çıktık.Eski ve yeni Paris’i Sen gerdanlığı içinde doyasıya seyrettik.Akşam vakti çelikle ışığın dansını binlerce meraklıyla birlikte zevkle paylaştık.Daha sonra Paris gezisinin en keyifli yolculuğu için Sen nehrinin üzerindeki yüzlerce yolcu vapurundan birine kendimizi bıraktık.Paris’in Sen coğrafyası üzerinden çeşitli hayallere dalarak tarihine derin bir yolculuk yaptık.Otele yorgun argın bedenlerle ama mutluluk dolu gönüllerle döndük. Ertesi günü bazımız Louvre Müzesi ziyaretiyle Paris’e veda ederken, biz de aracın teslimiyle ilgili yoğun mesaiye başladık.Bir haftalık Fransa ziyareti ruhumuzu ve gönlümüzü her tür güzelliğe doyururken bedenimizi ihmal etmenin acısını da hissettirdi. Orly-İstanbul hattından yurdumuza gittiğimiz şekilde binlerce fotoğraf ve anıyla döndük.Bu geziye katılan bütün ekibe uyumlu davranışları için teşekkürlerimi sunuyorum. 27.03 2012
Ahmet TURANOĞLU
Kalecik A:Ö:L: Okul Müdürü V.
YORUMLAR
AVRUPA "BİRLİK" Mİ ?
Yeryüzü pırıl pırıl, gök yazık ki bulanık!
Su akar çağıl çağıl , çevre temiz ötesi…
Açık hava müzesi, her yer tarihe tanık;
Avrupa’nın düzeni, hayran eder herkesi.
Din, islam karşıtlığı; insan maddeye esir!
Kilise müze gibi; domuz ye, her şeyi iç…
Binbir köle -altınla, dikmişler taştan şehir ;
Ölmez eserleri var, mirasçı nesil hariç.
Allah korkuları yok; ödü kopar kanundan!
Canlı robot misali, iş ahlakı mükemmel…
Bereketli toprağı ,dere tepe hep orman;
O kadar farklıyız ki;” birlik” çok yanlış emel.
******************************************
AVRUPA’DA TOPLAM 1 YIL 1 AY KALDIM...GEZDİĞİM ÜLKELER: PORTEKİZ-İSPANYA-FRANSA-BULGARİSTAN-ROMANYA-KIBRIS...BELKİ DE YETERSİZ BİR BİLGİ BİRİKİMİYLE EKSİK YA DA YANLIŞ GÖZLEMLEDİM...SÜRÇ-İ LİSAN ETTİKSE AFFOLA;YANLIŞ VE EKSİK VARSA ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLİYORUM AVRUPA...
BAŞKENT ŞAİRİ AHMET TURANOĞLU