3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2004
Okunma
Ağulu acılar içimde, bir kör kuyunun taşlarına çarpa çarpa yankılanırken, zamanın ellerinde dövüldüm, şekillendirildim, kimi zaman sert bir balyoz darbesiyle, kimi zaman bir ustanın titrek parmaklarıyla… Kor içindeki demir gibi, ruhumun kabukları soyula soyula, en çıplak hâlime indim. Her darbede yeni bir yara, her yarada başka bir hikâye…
Sevgi bazen bir tül gibi üzerime örtüldü, bazen paslı bir çivi gibi içime çakıldı. Kimi gün umutla kanatlandım, kimi gün hayatın avuçlarında yitip giden bir su damlası gibi silindim. İnsan sandıklarım, gözümün önünde eriyip bir avuç toza dönüştü. Vefasızlıkları, kaş-göz işaretleriyle satılan dostlukları, susarak işlenen ihanetleri gördüm. Onlar konuşmadı belki, ama sessizlikleri bir hançer gibi sırtıma saplandı.
Bazıları kendini ak pak sandı, ama öyle bir yağmura tutuldu ki üstlerindeki kir akmaya kıyamadı. Kimisi için dostluk, günü kurtaran bir gölgeydi, ışık değişince yönü değişen bir eğreti ağaç gibi… Gözlerindeki maske düştüğünde, arkalarında ne bir yüz ne bir vicdan kalıyordu.
Zaman, bir katil gibi peşimde, cinayetlerini işlemekteydi. Kaç kere öldüm, kaç kere yeniden doğdum bilmiyorum. Her matem gecesinde, her gözyaşı çukurunda biraz daha unuttum eski beni. Mabedimde, küllerimden silkinip dirildim, ama hayat bana yeni darbelerini esirgemedi.
İnsan dediklerim... Bir ananın merhametiyle sarılır gibi yapıp, bir üvey el gibi ittiler beni. Bencillikleriyle, ihanetin zulasında sakladıkları hançerleriyle, dillerinin ucunda taşıdıkları zehirle… Kendi karanlıklarında boğulup, benim ışığımı da söndürmek istediler. Ama bilmediler ki, bazıları mum ışığında kaybolur, bazılarıysa ateş olup yanar.
Bazen düşündüm... Yaşadıklarımı unutup, bir yabancı gibi aralarına karışsaydım ne olurdu? Hafızamı bir rüzgâr silip süpürse, yaşanmamış gibi yeniden başlasaydım… Keşke birbirimize aldırmadan geçip gitseydik yolda, öylesine, rastgele, birbirimizi hiç bilmeden. Ama olmadı… Yüzlerinde taşıdıkları maskelerin ardındaki ucubeleri gördüm bir kere, içimi üşüten o soğukluğu hissettim.
Şimdi, ne gerçekteyim ne sanal bir âlemde. Kalabalıklar içinde elif gibi tek başına dikiliyorum. Ama unutmasın kimse; her ölüşümde, küllerimden doğan bir küheylan gibi şahlanıyorum. Ey hayat, bana ne kadar vurursan vur, her seferinde kendimi yeniden var ediyorum… Ve sen bunu seyretmek zorundasın.
Peri Feride Özbilge
05/Haziran/2010 Ankara
Yaşanmış zamanlardan,yüreğime sağılanlar,zaman ve insanlar hiç bu kadar çirkefleşmemişlerdi...
10.0
100% (2)
5.0
100% (1)