- 1907 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
YÜREĞİMİN,MAZİSİNDEN SAĞILANLAR...
Ağulu acılar çektiğim,nice günleri tüketti,öğüttü bu gönül...Sevginin,azalıp çoğaldığı,kederlerle yoğrulduğum,onursuzluğun cirit attığı zamanlarda;kor içindeki demir gibi,zamanın örslerine bıraktım bedenimi,ruhumu,özlemlerimi,umutlarımı,geçmişimi geleceğimi,herşeyimi...Bazen,sert darbelerle,bazen yumuşak dokunuşlarla şekillendim....Acımasızdı zaman,ya da hayattı acımasız olan...Dörtnala üzerime gelen katilimdi,cinayetlerini işlemekteydi;hayat ve zaman...Kaç kere ölüp ölüp dirildim,hayatın binlerce karesinde,matemlere sarıldığım kara gecelerimde,unuttum... Mabedimde,küllerimden silkinip,bembeyaz bir küheylan gibi şahlanıp,dirilişimde,hayatı ve ölümü yeniden öğreten yüz karası,sırnaşık,dilenci,iki yüzlü,çıkarcı zaman dilimleriyle yüzyüze geldim...
Bu hayatta,varolmak kadar,yok olmanın,kazanmak ve yitirmenin de ne olduğunu öğrendim..Kendi hayatımızın,insan bellediklerimizin hayatlarından çıkartılmayı ve onları çıkartıp,apandist gibi atmayı;dilleriyle,gönülleriyle öldürüldüğümüzü,onca güzel, onurlu, kadirşinas, kıymetli sandığım o dost zaman dilimlerinde,kaş göz işaretlerinin vefasızlığında, eriyip,kaybolmayı öğretti,bana zaman...
Kepaze bencillikleri,nereden geldiklerini unutturan embesil,vurdumduymaz cahillikleri;sinsi bir dedektif gibi,başka hayatlara sızıp,her duyduklarını,aymazlıkla deşifre etmeleri, başkalarının kederlerini,ayak ayak üzerine atıp,geçici maskeleriyle,o anın tadını çıkartarak, dinleyerek dinlenmeleri,insan olmanın erdemlerini unutup,dünya malına adanıp tapmaları karşısında,ihanetlerinin acımasızlığını öğretti,bana zaman...
Yaratanım,,bir anlığına eğilip,usulca üfleyerek,hafızamı silseydi ve yaşanmış herşeyi unutarak,bir yabancı gibi yeniden karışsaydım aralarına ne olurdu...keşke birbirimize aldırmadan geçseydik yanyana...Yaşadıklarımı bir daha hiç yaşamasaydım.Cevabını bilemediğim sorularıma,cevap bulabilseydim...Bana dost gibi görünen,yapay maskelerin arkasındaki ucubelerin,insanın içini ürperten,üşüten soğukluklarını,keşke o zaman dilimlerinde hissedebilseydim..!
Gerçek hayatın,soğukluğundan ve yalnızlığından kurtulup,sanal bir dünyanın,meçhul kalabalığına ve anlık hazlarına bıraksaydım kendimi...Şimdi,ne gerçekteyim,ne de sanal alemdeyim..Kalabalıklar arasında elif gibi yapayalnızım...Ey hayat,sana inat,her ölüşümün ardından,kendi mabedimde,küllerimden silkinip,dirilmekteyim...
peri feride ÖZBİLGE
05/Haziran/2010 Ankara
Yaşanmış zamanlardan,yüreğime sağılanlar,zaman ve insanlar hiç bu kadar çirkefleşmemişlerdi...
YORUMLAR
Maziye dair...yürekten sağılanlar...sağmak kavramını ilk sizin eserlerinizde okudum...kavram,imge ve kelime gruplarına azıcık vakıf olan biri olarak,derin ve kapsamlı bir kelime sağmak...sütün soframıza gelişini bilimsel yazılardan öğrenmiş ve hayranlığım ve imanım bin kat artmıştı o süt fabrikalarını proğlamlayan Yaratan'a...O bitkiler ve yemler,kaç imbikten süzülüp de,kan ve fışkının arasından ayrılıp da,süte dönüşüyordu ya Rabbim...Hem de,bembeyaz,kokusuz ve dupduru...Hazmedilmeye hazır ve besleyici...Kaç çeşit nefis ürüne dönüşebilen bir süt harikası...İşte,kullandığınız sağmak kavramı bakın beni nerelere götürüp,sadede getirdi şimdi...Ruh dediğimiz yüreğimize giren binlerce olay,görüntü,huzur ve acı zaman dilimleriyle yaşıyoruz insan olarak...Duygularımız,umutlarımız,bakış açılarımız,yaşama dair içimizde beslediklerimiz,gördüklerimiz,acılarımız ve milyon kere milyon farklı etkenlerden oluşan birer ruha sahibiz insan olarak...İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği,mazi ve gelecek denen kavramlara sahip olması...Diğer canlıların maziden gelen acılarla ve gelecekten gelen kaygılarla endişeleri ve işleri yok...Bir serçe,ekmek kırıntısını yer,suyunu içer,özgürce yaşar...Ne geçmişin acıları,ne geleceğin tasası onun hazır keyfini bozmaz asla...Dünyaya ve sonsuzluğa dair bir tasası yoktur ve dünyanın en mutlu kuşudur serçe ve diğerleri...Ya insan...ya insan...Ruhlar aleminden başlayan yolculuğu,anne rahmi,bebeklik,gençlik,ölüm ve ebede doğru giden bir süreçte devam eder...Ebedi hayata namzet bir yolcu insanoğlu...Mazi ve gelecek kaygıları yoğun..Sonsuzluk istiyor...Dünya misafirhanesinden ayrılan anne,baba,kardeş,dost,akraba ve sevdikleriyle sonsuza kadar birlikte olma arzusu çok şiddetli bir şekilde ruhuna kazınmış ve misafir insanoğlu dünya hanında...Süt liman,maziden ve gelecekten soyutlanmış bir yaşam yok onun için...Mazi ve geleceğine dair kaygılar,hazır huzurunu,tadını,mutluluğunu heran bozabiliyor onun...Bir serçe gibi hiç tasasız olamaz insanoğlu...
Maziye dair,yüreğinizden sağdığınız herşey,insan olmanın,olmazsa olmazıdır elbet...Adem peygamberden beri dünyaya gelmiş her insan için olmazsa olmazdır mazi ve gelecek...Yaşamış tüm insanların ruhu mazi ve gelecek tasalarını,acılarını,endişelerini,huzurlarını ve milyarlarca duyguyu ruhunda hissettiği için,sizin de yaşadıklarınız,insan olmanın bir özelliğidir elbette...yaşadığımız her zaman dilimine dair herşeyin ruhumuzdan sağıldığında karşımıza betimlediğiniz şeyler çıkıyor...İhanetler,kalleşlikler,düş kırıklıkları,hasretler,ümit dolu anlar ve milyarlarca yaşanmışlığın sağılmışlığından süzülen süt dediğimiz öz çıkıyor...Rumumuza ait duygularımızın imbiklerinden süzülenler çıkıyor ortaya...
Eserinizden anladığım şu ki,herşeye rağmen içinizdeki insanlığı günyüzüne çıkarabilmeyi başarmış..herşeye inat tekrar tekrar kendi mabedinizde küllerinizden silkinip yaşama tutunmayı başarabilmiş bir yürek gördüm...Size özel ruhunuzdan,maziye dair sağdıklarınız dramatik bir üslupla betimlense de,final örnek alınası bir yaşama tutunma,içimizdeki insanlığı herşeye rağmen öldürmeme,ruhumuzda sevgiyi beslemek ve büyütmek azmi ayakta alkışlanacak kadar serinleticiydi..."Ey hayat...sana inat,her ölüşümün ardından,kendi mabedimde,küllerimden silkinip,dirilmekteyim"
tebriklerim,her ruhun yaşadığı ve bazı ruhların pes ettiği,bazılarının inadına inadına herşeye rağmen küllerinden dirildiği şu yaşamda,pes etmeyip,yaşama,insanlığa ve sevgiye boyanmış ruhunuzun pes etmeyişini dillendirmedeki zarif ve kendinize özel üslubunuzla paylaşımızdaki içtenliğinizedir...selamlarımla...
Şimdi,ne gerçekteyim,ne de sanal alemdeyim..Kalabalıklar arasında elif gibi yapayalnızım...Ey hayat,sana inat,her ölüşümün ardından,kendi mabedimde,küllerimden silkinip,dirilmekteyim...
Final muhteşem ve anlamlı...