- 3245 Okunma
- 9 Yorum
- 3 Beğeni
DÜNYA İNSAN’I KARDEŞ DEĞİLMİDİR.
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sevgili okurlar, yaşadığımız dünya’ nın içindeki yaşanan olaylara baktığımız zaman biz insanların ne kadar gaddar ve ne kadar acımasız olduğunu düşünmeden kendimi alamıyorum.
Son yıllarda ve son günlerde, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan insan katliamları insanın kanını donduracak düzeye gelmiş, hatta insan olan herkesi, vicdanı olan her insanı derinden yaralar duruma gelmiştir. İnsanoğlunun birbirine bu kadar acımasız davranması ve bu kadar gaddar davranması birbirini yok etmeye çalışması akıl ve mantığın alacağı bir iş olmadığı gibi, vicdan sahibi her insanı da çok ama çok rahatsız etmektedir.
Neticede bütün dünya insanının varoluşuna baktığımızda, bütün dünya insanının birbiriyle kardeş olduğunu görürüz. İnsanoğlu bu kardeşliği görmek ve bilmek yerine, dünya nimetlerini adilce paylaşmak yerine, çeşitli bahanelerle, dil, din, ırk, mezhep ayırımları yaparak adeta kendi kendini yok etmeye çalışması düşündürücü değimlidir. Atalarımızın, komşu komşunun külüne muhtaçtır sözüyle yola çıkarsak, komşuda olup biten her kötü durum diğer komşuyu da rahatsız etmelidir veya peygamber efendimizin buyurduğu gibi, komşusu açken tok yatan bizden değildir, sözünü hatırlayarak yola çıkarsak, komşumuz açsa bizde rahat uyumamalıyız diye düşünüyorum.
Hemen yanı başımızda, binlerce insanın ölmesi, katledilmesi karşısında batılı ülkelerinin bu kadar sessiz kalması düşündürücü değimlidir. Değerli okurlar, Hz. Âdem aleyselamdan bu yana bütün semavi dinlerin, insanoğlu için getirdiği ortak öğreti, can, mal ve namus vazgeçilmez bir hak olarak benimsemiş, İslam dini ise bu ilkeyi, genişleterek, dil, din, renk, ırk ayrımı gözetmeksizin insanlığa hak olarak sunmuştur.
Yaşadığımız dünyada ise, zenginlik, güç ve hükmetme, adına her geçen gün biraz daha özünden kopan ve uzaklaşan insanoğlu, günümüzde yaşanan insanlık dramlarını görmezden gelerek, bir bölüm insanın açlık susuzluk ve kötü yaşam koşullarıyla, ürkütücü boyutlara ulaşması ve günümüz olaylarında dağılıp giden aileler, yetim kalan çocuklar, akan kan ve göz yaşına ortak olmuş değimlidir.
Değerli okurlar, bazı islam ülkelerinde yaşanan insanlık suçlarına karşı, batılı ülkelerin sessiz ve kayıtsız kalması ve umursamazlık göstermesi, anlamlı değimlidir. Onun içindir ki değerli dostlar, İslam ülkelerinin bir an önce silkinerek kendilerine gelmesi lazım ve biz ne yapıyoruz, nereye doğru gidiyoruz diye kendi kendilerini sorgulaması gerekmektedir.
Saygılarımla.. Sami Aslan
YORUMLAR
Muhteşem!..Kendi kendimizi sorgulayabilme meziyetimiz olsaydı zaten bu vahşet meydana gelir miydi Sayın Hocam...Ayrıca sorgulama kriterleri de çok önemli...Allah inancı tam yüreğimizi doldurmuş olsaydı eğer bütün bunlar olmazdı şüphesiz...Dostlukta riya, merhamette riya, ibadette riya....Selam -saygı ve dua ile...
Çorbada tuzumda olsun diyen yok hani. Dur, yapma, etme diyene de kulak asan kalmadı maalesef. Yüzyıllardır, insanın ve insanlığın hak ettiği değerler için milyonlarca kez yapılan görüşmeler anlaşmalar kanun ve kurallar demek ki insanların insanlık savaşında sınıfta kaldığını gösteriyor.
Teknolojinin ilerlemesi, insanların akıl ve bilim yolunda ilerlemeleri, uzaya çıkmaları da işe yaramamış. İnsan hayatındaki etken olan herşeyin insan yaşamını kolaylaştırmak üzere planlandığı, üretildiği ve bir kıtadan öbür kıtaya yayıldığı dünya değerlerinin zamanla derlenip toparlandığını görmeyi umut etmemiz gerekirken maalesef vahşetler içinde dahi dehşetle bakamadığımızı gösteriyor.
Alıştık veya alıştırıldık ufak ufak , önceleri mekanik oyuncaklarla, filmlerle dünya savaşlarına ve sonuçlarına katlanılarak, uçuk hayal ürünü filmlerde dahi izlerken korkup ürkmüştük. Avutma ile de bu gerçek değil makyaj teknik oyunlar demiştik. Oysa bu gün bakamadığımız aklımızın almadığı bir noktadayız.
Tüm vasıflardan sıyrılarak bakmalıyız, artık bunun ne din, ne dil, ne ırk, nede yeryüzündeki tüm unsurları içeren tüm cümleler çürüdü. Bunun ötesinde insanın vahşileştiğini ve artık kendini dahi katlettiğini görmeliyiz. Tüm olgular, sosyo ekonomik gerekçelere hayır denmeli adı yok sanı yok. İnsanın kendidir, açgözlüğüdür, hırsıdır, ihtirasıdır bu hale getiren tüm bencillikleridir. Her savaşın adına bir neden bıraktı insan, toprak savaşı, su savaşı, teknoloji savaşı, petrol savaşı. Doğa, seli zelzelesi, fırtınası, tusunamisiyle bizle savaştığında herkes tırsıyor, yardımlaşıyor, paylaşıyor, koşuşturuyor. ne çok insanlık mış. Birde birbirimize koyduğumuz ambargolarda dahi yetişmeye çalışyoruz. Yani hem katleden hem kurtaran rollerimiz. Gülünecek haldeyiz. Ey insanlık. yapıp yıkıyoruz, yıkıp yapıyoruz utanmadan da hem övüyor, hem sövüyoruz kendimize.
Zira en pahalı teknolojiyle insanı yaşatmaya uğraşan uçak ambulanslar, hastaneler, teknolojik gelişmelerde yersiz ve anlamsız, öyleki insanı yok etme çabasında olan insan rahata ermiş olsa gerek ki kendini kendine katlediyor, adına da demokrasi, petrol, din dil, ırk, mezhep diye de acımasızca kavramlar ekleniyor. Yeryüzü ve gökyüzünün herkese ait olduğunun kabullenişini nasıl ifade edebiliriz.
Ne çok insan hakları evrensel bildirgesi, çocuk hakları, kadın hakları, yaşlıları koruma hakları edinenlerin, savaşan onca çocuk ırkı nasıl besleyip büyüttüğümüzde göremiyoruz. Akıl karı değil Savaşana yiğit dedikçe savaş sonrası zafer çığlıkları alkışlandıkça çaresizlikler bin kez daha gebe değil mi bir 5- 10 yıl sonra olana. Neyin hesabını yapıyor yıkık dünya düzenindeki ekonomistler, yeniden inşaa için pay mı, yüzölçümün insan sayısının azalması kimin işine yarıyor milli gelir mi yükselecek,
Onca yüzyıllardır sarstığımız dinlerdeki masum iyiniyetli milyonlarca cümlenin içinden neden kin ve nefrete dayalı olanları seçiliyor, teknolojiyi üreten bilim adamları hiç düşünmediler mi günün birinde art niyetli insanların eline geçebileceğini, dünyadaki insanlar yaşamak için daha iyi yönetilmenin, yönetmek içinde daha iyi yaşatabilmenin becerisine sahip olanlar insanlık düşüncesinden ne çabuk yoksunlaştılar. Ebeveynler asla ve asla insan katliamında çocuklarına haklarını helal etmemeliler.
Katledilenlerin yakınlarının feryatlarına İnsanlık kör, topal, sağır daha ne kadar yol alabilir. Tüm dinsel birleşkeler, tüm ırklar, tüm mezhepler, tüm diller günün birinde sadece beden diliyle barış için haykırmalılar.
insanlığımızdan utanmanın zamanı geldi de çoktan geçti diyelim mi üstadım. Konu içeriğiyle yazınız günün yazısı olmayı hak ediyor, vurgulamalarınız anlamlıydı, manidar dile gelmişliği ile dramatik kısmına gelinde yapma etme dur diyene de kulak asan olmasını diliyorum. Yüreğinizin sesi kaleminizle hep yansısın. Saygılarımla
Değerli dostum
Çok anlamlı ve önemli bir konuyu kaleme almışsınız sizi gönülden kutlarım,
Yazınızın içeriğine katılmakla beraber ilaveten şunuda belirtmek isterim ki,batılı devletler
Müslüman Ülkelerde yaşanan trajediye çok da kayıtsız değiller ne gariptir ki batılı devletler veya gelişmiş ülkeler bugün kafa kafaya vermişler suriyede yaşanan katliamları durdurmak için nasıl müdahale edip etmeyeceklerini tartışıyorlar.
samimiler veya değiler o ayrı bir konu beni asıl rahatsız eden başta arap ülkeleri olmak üzere diğer müslüman
ülkelerin olan biteni yaşanan vahşeti öylesine kayıtsız bir şekilde izliyor olmalarıdır ki, üzülüp kızmamak mümkün değil,
biraz türkiye birşeyler yapmaya çalışıyorsada oda pek yeterli olmuyor
toplumumuzdaki bazı kesimlerde var olan tuhaf bir anlayışda...!
gerek mısır gerkse suriyede yaşanan giderek artan şiddet olaylarının tek sorumlusu kapitalist ülkelerdir,çünkü kan akan bu ülkelerde petrol var anlayışıdır.
böyle bir düşüncenin arkasına sığınarak suçu kapitalis ülkelere atmak kolaycı bir anlayıştır.
Doğrudur kapitalizim din, millet ayırmaksızın fırsatını bulursa siyasi ve ekonomik sömürebileceği her milleti ve ülkeyi sömürür adı üzerinde ,,kapitalizim,, önemli olan onlara fırsat vermemek direç gösterebilmektir.
tarihde ve günümüzde bu direnci göstermiş veya gösteren ülkeler vardır örneğin,
Vietnam, Çeçenistan yada türkiye çanakkalede verilen mücadele tamda bu konuya somut bir örnektir.
gerçi sonradan siyaseten teslimiyet olmuşsada ancak bu mücadele verilmiştir.
mahalesef başta arap ülkeleri olmak üzere müslüman ülkeler kapitalizme karşı direnç gösterememiş siyasi ve ekonomik değerlerini teslimiyetci bir anlayışla kapitalizmin insafına terketmişlerdir.
öncelikle bireyin haklarına önem veren,özünde aydınlıkçı, ilerici,modern bir din olan islam dini her nekadar
günümüzde yobaz,diktatör ve gerici mollaların elinde sanki gerici ilkel bir dinmiş gibi gösterilsede mutlak bir gün layık oduğu daha yüksek düzeye islamiyetin ilk kurulduğu yıllardaki aydınlıkçı cağdaş barışcı günlerine dönecek buna gönülden inanıyorum, çünkü pırlanta her zaman pırlantadır.
yaşanan bu olaylara dünya barışı adına müslüman olsun olmasın duyarlı olan her insan inanıyorum ki, çok üzülüyordur.
güzel yazınızı kaleminizi duyarlı yüreğinizi tebrik ederim,
saygı selamlarımla.
Serhat BİNGÖL tarafından 9/15/2013 12:25:17 PM zamanında düzenlenmiştir.