- 1797 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİLİYLE HASBİHAL
Özledim, özledim, çok özledim seni YAR!
Sevdana talip olmuşum, Kevser Irmağının yanında buluşmaya kaç var…
....................
EN BÜYÜK YAR’e:
YA RAB SANA HAVALE KULA ZULM EDEN BAŞLAR
SUSTURULSA DA DİLİM SUSTURULMAZ Kİ YAŞLAR
GÜNDÜZ GÜNEŞ ÜŞÜTÜR GECE YANGINLAR BAŞLAR
BENİ SEVDAYA HİCRAN AŞKLARA YÂR KIL RABBİM......
Ey Gül Yüzlü Sevdiğim, Gül yetimi yüreğimin sana bir maruzatı var;
Bir gün senin isminle yanaştı bir yabancı yanıma kadar, “Gül kokusu getirdim “ dedi mutaf diyarından sana…Ve o anda Allah biliyor ya; yıkıldım ayaklarıma…
Seherlerde mübarek gül kokunu kokladığım, sevgini yüreğime damıttığım anın hükmünden bu yana çıkmıyor aklımdan o kutlu sevdan...” Göz yaşlarımın duru durağı yok bilesin. Oysa bu hasreti zincirlemeyi ne çok isterdim...Ama özlemin biterse ben de biterim YAR….
Ezanlara beş vardı, benim gönlüm sana akardı, Tüm sevdalarım şaha kalkmış, isyanlardaydı. Serçelerin ötüşleri ile kendimi avuturken, selamımı meleklerle saldım yollarına, …Ulaştı mı kutlu divanına?
Can denizinin dalgası kıyılarıma vuruyor şimdi… Ne yıldız ne güneş, bana çare değildir. Ben ufkuma doğan ebedi güneşimin harında kavruluyorum an be an..Başka ne istenir ki EN BÜYÜK YAR’dan…
Ey GÜL KOKULUM; sar beni şefkatinle…sana öksüzüm, sana yetimim, sana kimsesizim,....
“İhvan” demiştin ya sen asırlar önce, ashabına… “Kardeşlerimi öyle çok özledim ki” demiştin henüz seni bilmeyen gönülleri kast ederek.. Biz bilmiyorduk ama sen bizi biliyordun… Çünkü top yekün zamanın ve mekanın peygamberiydin...Sendeki bu Hasreti dindiremeyen ashab ta, gıpta etmişti bizlere o gün… Şimdi soruyorum büyük bir umutla sürekli nefsime. ’Kardeş olmak nasip olacak mı acaba bizlere …Alnında secde nişanıyla Ak bahtlı olmaya layık mıyım ben de ’ diye....
Özledim, özledim, çok özledim seni YAR!
Sevdana talip olmuşum, Kevser havuzunun yanında buluşmaya kaç var…
Umut bu benimkisi.. İnancımdan doğan umudum. Hani sen demiştin ya ’Mümin umutsuz olmaz’..O yüzden sabrımı çile yapıp sarıyorum kollarıma, giydiğim bu divanelik gömleğiyle beraber..,Nefsimin temizlenmesi ve o ilahi nurun yansıması için başka kime yönlendirsem Kalbimi Ey Resulüm. Senden başka kimim var…
Ey El-Emin, Sen ki ”Çocuk kokusu, cennet kokusu” demiştin ya koklarken kuzunun kuzusunu, Bu yüzden bebeğimi kokladıkça cennetteki kokunu duyuyorum diye her fırsatta, daha sıkı sarılıyorum yavruma. Denizlerde su çok olsa da bardağın kadar olacak nasibin denir ama, Ey GÜL KOKULUM, cüretimi bağışla talibim ben şimdi daha fazlasına! ...
Sen ki cihana gelişinle Badiye Yaylasını bolluk ve berekete kavuşturan, “İstikbalin Şanlı Sultanı”. Bu yüzden mi seni andıkça göz yaşlarımın bereketinde boğuluyorum…
Şimdilerde yürek bahçemde açan güllere dikenler dolanır oldu. Çok şükür Rabbim, tövbem olan nedametimle Rü’yetine talip olduğumdan beridir ki, temizlemek zor değil bilirim ancak; ellerimdeki bu kan şefaatçi olur mu bana yarın huzur-u mahşerde….
Ben sevdayı sende tattım Ey Gül Kokulum…Sende öğrendim mum olup eriyişin mucizevi artımını….. Şimdi bu küçük gibi görünen şeylerdeki sevindiren ve ağlatan manzaranın büyüsündeyim… Peteklerden damla damla sızan bal gibi sözlerinle, istikbalimi seninle şekillendirdim..Ruhum seninle tatlandı artık.
Sen “merhamet ancak cehennemlik kimselerde bulunmaz” dedin ya ben bununla öğrendim nefrete meylettikçe yüreklerin nasıl cendereyle sıkıldığını, bununla öğrendim kine mağlup oldukça suretlerin nasıl karardığını…bununla öğrendim nefislerin adi bahanelerinin kulu nasıl perişan ettiğini... Nitekim cehenneme odun da lazımmış.
RABBİM SEVGİLİME KAVUŞMAK ÜZERE ÖLÜMLE İFTAR EDİNCEYE KADAR DÜNYA İLE ORUÇLU OLMAYI NASİP ET BANA…
Külli sevda dururken cüzi sevdayla neden yetineyim
Aç gözlülüğümü bağışla Rabbim
Ben bu sevdaya talibim............/..
Sevim Yakıcı/ Ankara
YORUMLAR
Muhteşem bir yazı. Efendiler Efendisi' ne ne hoş, ne tatlı seslenmişsiniz. Okurken gözlerin yaşarmaması mümkün değil. İçimden o hep çok isteyip, hatta hazırlıklarımı da yapıp, ama bir türlü varamadığım yerde olmak geçti. Ravza'da. Üzüldüm, utandım halimden. İçimi yıkadım mı ki istiyorum oraya gitmeyi diye düşündüm. Yaralara derman, gönüllere ilaç, sevgiye doyulacak mekân... Ahhh şimdi orada olmak vardı, layık olabilerek......
kocasinan tarafından 5/2/2008 3:36:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
RABBİM SEVGİLİME KAVUŞMAK ÜZERE ÖLÜMLE İFTAR EDİNCEYE KADAR DÜNYA İLE ORUÇLU OLMAYI NASİP ET BANA…
Külli sevda dururken cüzi sevdayla neden yetineyim
Aç gözlülüğümü bağışla Rabbim
Ben bu sevdaya talibim............/..
Bu gül kokusunu hissetiren gönül dostunun yazısına bıraktım yüreğimi,
kaldım ayrılamadım, sanki terkenmiş gibi olacağımdan korktum..
Gül Nebiye ihtiyacı var diye bir kova karşılığı bir hurma ya çalışan sonra da onyedi hurmayı getiren hz Alı gibi geldin gönlüme..
O dua'na bizleri de kat bizde yetimiz,
sevgi yetimi..
Külli sevda dururken cüzi sevdayla neden yetineyim
Aç gözlülüğümü bağışla Rabbim
Ben bu sevdaya talibim............/..
talibiz...
yüreğine sağlık, gül dost...
...
Ey El-Emin, Sen ki ”Çocuk kokusu, cennet kokusu” demiştin ya koklarken kuzunun kuzusunu, Bu yüzden bebeğimi kokladıkça cennetteki kokunu duyuyorum diye her fırsatta, daha sıkı sarılıyorum yavruma. Denizlerde su çok olsa da bardağın kadar olacak nasibin denir ama, Ey GÜL KOKULUM, cüretimi bağışla talibim ben şimdi daha fazlasına! ...
...
"Bizim medeniyetimiz, ölçü olarak Kur’ân’ı, metot olarak Peygamber-i Zîşan (s.a.v)’ı, istikâmet olarak Kıble’yi, îtikât olarak Ehl-i Sünnet’i ve mürşît olarak da “Gül Yüzlüleri” rehber edinen bir “Gül Medeniyeti”ydi.
“Gül”ü hakkıyla anladığımız ve O’nu hayatımızda yaşattığımız dönemlerde “Gül”den yansıyan ışıklar yollarımızı aydınlatırdı. Çehrelerimizdeki hüzünlü ifadeler, Gül Yetimi olmanın garipliğinden bugüne yansıyan bir tecellî olsa da, rahlelerden gönüllere yayılan “Gül” yüzlü tebessümler dilşâd olmamıza yeterdi.
Çünkü bu aziz millet, mutluluğun resmini “Gül” dalından yapılmış ve “Gül” mürekkebi çekilmiş kalemlerle yüreklere çizerdi. “Gül” e muhabbeti,”Lâle”ye müştak ve mesrûr bir hayatın mütemmim cüzü sayardı. Zirâ “Gül” sâyesinde beşeriyet; İslâm tâcını giyerek insanlık mertebesine yükselmiş; akıl, aslî mecrasını bulunca akıllanmış; yürekler “Gül” cemresiyle gönül hâline gelmiş, “Gül” aşkıyla nefisler dizginlenerek fethedilmişti…
Ve bizler “Gül”ün gölgesinde kalarak; “ne yapılacağını” Kur’ân’dan, “nasıl” yapılacağını da Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm’dan öğrenmiştik… "
Yüreğinizdeki Gül sevgisine karşı Güller dolu, Gül kokulu satırlarla cevap olabilmişsek ne mutlu bize...
Yüreğinizin güzelliğini satırlara nakış gibi işlemişsiniz. Yüreğinize ve kaleminize sağlık efendim. Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Rabbime emanet olunuz.