- 1319 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Saçmalamak
Dünya tekrarlardan ibaret. Yaşanmış hayatlar yaşanıyor, hep aynı yerlerden geçiliyor, hep aynı hava solunuyor.. her şey aynı! Buna rağmen farklılık yaratmaya çalışan insanları çok komik buluyorum. Hele birbirlerini etkilemek için söylenen amaçsız ucu açık pejmürde sözler… Kimse farkında değil, ne öptüğümüz dudaklar bize ait nede tuttuğumuz eller. Hep bir öncekinden tortular var, dokunuşlar .. Bizden öncekileri sever gibiyiz aslında. Kalıp farklı olsa da aradıklarımız kesinlikle aynı . Hiçbir şey doğal değil. Asırlardır aynı yalanlara inanıyoruz. Asırlardır aynı yalanları söylüyoruz.. Dünyaya her gözünü açan askıda kalan eski bir ruhu giyiyor bedenine. Sonra da yeni sayfalardan yeni hayatlardan bahsediliyor. Yeni diye bir şey yok! Form değiştiriyoruz sadece. Fransız bir asilzadenin ruhunu giyiyor bir Ahıskalı göçebe. Ondan kalanları da köhne bir ambarda dünyaya gelen , güzel fahişenin kızı. Alın size genetik çeşitlilik! Durup bakıyorum bazen oturduğum yerden. İçinizde fokurdayarak kaynayan kötülüğe rağmen gözleriniz sahte mutluluklar dağıtıyor. Ağzınız geçmişinizden kalan ağır bir küf kokusuna yuva. Dokunuşlarınız yapmacık. Buna rağmen gülümsüyorsunuz , bir sonraki adımda takılıp düşeceğinizi bilmenize rağmen ‘her şey iyi olacak’ diyorsunuz. Karşınızdaki de kendi sahteliği örtülsün diye onay veriyor size ucuz senaryolar dolu kafasıyla. Midemi bulandırıyorsunuz..
O kadar bayağı ki her şey. Olmadığı gibi davranan kadınlar , ve aramadığı şeyleri çok sık tekrar eden erkekler. Duygusal AİDS lisiniz hepiniz! İçinizdeki canavar siyah diye avaz avazken dudaklarınız beyaz diyor. Diğer renkleri kirletende sizlersiniz. Hayatın tiyatro oyunu olduğuna sıkı sıkıya inandırılmış şahsiyetler rol kesmekte her daim. Oyunda olduğundan bihaber olan ötekiler ise sizin şuursuz gereçleriniz. Meydanlar dolusu oluyorsunuz bazen özgürlük diyorsunuz hak diyorsunuz. Ama bir bakış uzaklıktaki çoğu insana esaret yaşatıyorsunuz. Sizin düşündükleriniz en doğru sizin yaptıklarınız en örnek sizin varoluşunuz bile evrene hediye. Hadi oradan ! Farkında değilsiniz bunca çürümüşlüğün kokusundan ama efil efil yalan kokuyorsunuz. Bazen öyle aç oluyorum ki gerçeğe. Perhizde oluyorum yalanlara , yalancılara.. Sonra denemekten bir şey olmaz deyip uzatıyorum birinize elimi. Çukurda buluyorum kendimi.. Üstüm başım çamur içinde , mesele değil.. Yalanlarınız tutuyor beni. Kusuyorum sonra sayfalarca ama geçmiyor, ama kurtarmıyor iyileştirmiyor beni. Üzülüyorum , ağlıyorum hatta. Uyanıyorum sonra. Güneş tekrar doğar gibi oluyor. Ama aldanmıyorum artık, tanıdım sizi.. Hayır hayır sizi değil kirli elbiselerinizi.
İnsanlar kelebek gibi olur derdiler halbuki. Önce çirkin bir tırtıldır hepsi, sonraları içlerine kapanırlar , düşünürler , gerçeğe ayarlar. En son da muhteşem güzellikteki kelebekler olurlar. İyi peki de nerde bu kelebekler ? Keşke hepiniz aynı anda çekilseniz kozaya. Çıkmasanız hatta. Nefes alırım o vakit kana kana. Tertemiz , yalansız… Sonra ister kelebek olun ister kan emici olun ben gitmeye razıyım. Giderim yalın ayak gerçeklere. Oysa Kafdağının ardındaki gizem gibi gerçekler. İz yok , gidecek yol yok.. Belki de gerçek diye bir şey yok..
Haklı olabilir dini ibareler. İnsan günah tohumu ve kötülükle yalanla filizleniyordur. Doğru kimyamıza aykırıdır. Hasta eder hatta bizi. Yine de ütopyamız zevkin doruğu olan cennet bahçelerine bir ihtimal uzanabiliriz diye olmadığımız gibi davranıyoruzdur. Bu olsun bunca kepazeliğin kılıfı. Başka sebep bulamıyorum çünkü. Kara bir örtü içindeyim sanki. Yapış yapış boğucu tüketen cinsten. Yırtmaya uğraştıkça kör düğüm oluyor bu örtü. Hareketsiz duramam içinde. Sonum olur. Ama çabaladıkça da içine alıyor beni. Bu yüzdendi birilerini arayışım. Bana yardım ederler diye. Bu düğümü çözerler diye.. Evet bencilce bu. Evet kurtarıcıma verecek bir şeyim yok. Onu da başka bir el dışarı çıkarmıştı sonuçta. O ne verdi ki bunun karşılığında. Benim avuç avuç iç çekişlerim, yalnızlığım, karmakarışıklığım var hem. Kim ne yapsın bunca saçmalığı..
Kaybedecek dünya malı olanlardan da değilim. Aklım tek varlığım, değerlim. Ondan başka kaybedeceğim bir şey yok. Tüm vapurları kaçırdım zaten. Tüm yollarda kayboldum. Kirli bulutlar ardında koşarken çoğunuzu arkamda bıraktım. Göçmen kuşlarla konuştum sonra. Toprak altındaki solucanlarla.. Dedim ya yaptım bitti her şey. Kaybedecek zerrem yok cebimde. Bu yüzden belki de denedim durmadan. Fakat aldım dersimi. Biliyorum kahramanın gelmeyeceğini. Büyüdüğüm için belki masalımın yarıda kalışı. Olsun olsun . Her şeye rağmen yüzünüzün ötesini plastik kalbinizi görmüş oldum. Aksi ispatlanana dek hepiniz suçlusunuz, hepimiz suçluyuz. Olur da bir mucize kuytu yerinden çıkarsa da yüce gerçekler benim için saatler durmuş gün kararmış olacak muhtemelen. Yeni yerinde bedenim, askıda ki ruhumla sırada ki masala başlamayı beklerim. Hem de hiçbir şey olmamışçasına gülümseyerek… Ne de olsa benim hamurumda da var sözde gerçek.
YORUMLAR
ilk satırlara bayıldım.. içimizden her anlatılan düştüğümüz boşluk ,gerçek olsun çabası.,düş kırıklıkları
yinede herşey biizim elimizde,tercihler ve seçimler..
keyifle okudum ve insan manzaraları gördum renk renk..
Tbrler..
günün yazısı benim için...
sean tarafından 9/12/2013 10:08:15 PM zamanında düzenlenmiştir.