- 686 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÖYÜMDEKİ ÇOCUKLUĞUM ( Yeniköy'den Anılar)
KÖYÜMDEKİ ÇOCUKLUĞUM (Yeniköy’den Anılar)
Bizlerin çocukluk zamanımızda köyümüzden başka ne kasaba nede şehir gördük. Kasaba ve şehre gidip gelen büyüklerimizin anlatımlarını merakla dinleyerek geçirdik. Doğduğum köy iç Anadolu’nun kıraç düzlüklerle kaplı tipik bir köyü Emirdağ ilçesine bağlı Yeniköy’dür.
Kasaba ve şehir çocuklarındaki gibi çeşitli oyuncaklarımız bile olmadı. Yaz günlerinde karpuz kabuklarından kağnılar yapardık. Onlara topraktaki delik yuvalarından yakaladığımız geleni dediğimiz tarla farelerini koşardık.
Köyün tozlu yollarında çokça çember çevirirdik. Bir araya geldiğimizde uzuneşek oynardık. Sopalarla kıcır denilen bir tür eğlenceli oyun oynanırdı. Değneklerle hengilhekmek oynama başka bir zevkti. Şimdiki gibi bir topumuz bile yoktu. Paçavralardan yaptığımız toplarla ikiye ayrılır futbol oynardık.
Yazları kırlarda ve çayırlık alanlarda kuzular otlatır yaşıtlarımız ile bire bir güreş tutmak gibi meşgalelerle vakit geçirilirdi. Ye harfi şeklinde ağaç dalından sapan yapar bilhassa kışları kuş avlardık. Yaz ayları yavru mevsimi olduğu için kuş avlamasını yapmazdık. Kışın su birikintilerin donması ile oluşan buz üstünde kaymalar çok eğlenceli olurdu. Tahta okul bavul denilen çantalarımızı kızak gibi kullanırdık. Şen şakrak pür neşe içinde eğlenilirdi. Hele buz üzerinde topaç çevirmek kırbaç ile vurarak hiç durmadan döndürürdük.
Baharla beraber kendi yaptığımız uçurtmaları gökyüzüne salar en uzağa kiminki gidecek diye yarışılırdı. Küçük kâğıt parçasını uçurmanın ipine takar ta yukarıya mektup gönderirdik. Kışın kar üstüne sele serpe uzanıp simetrik kalıbımızı çıkartırdık. Değişik figürler için uğraş verirdik.
Benim ilkokul yıllarım da ısınmakta problemdi. Her gün sabah okula giderken bir kemre (sıkıştırılmış tezek) götürürdük. Getirmeyenleri okul başkanı geri gönderirdi. O zamanlar kömürü köylerimiz bilmiyordu. Hele hele bizim köyde odunu hiç bulamazdınız. Çünkü düz ova ekin tarlaları ovada tek ağaç yok. Evlerin avlularında da yoktu. Halen de yok sayılır. Ama bana kalırsa o günler daha iyiyiydi gibi geliyor bana. Şahsen ben özlüyorum. Okulumuzda hademe bile yoktu hafta sonları okul temizliği yapardık. Bol su ile her taraf yıkar silerdik. Şimdi hizmetliler var okullar betonarme ama eskiye göre temizlik bakım sıfır.
Okulumuzda hiç kitaplık yoktu. Fakat bazı evlerde hikâye roman türü ve dini içerikli kitaplar bulunurdu. Onları alır okurduk. En çok olanları Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber, Karacaoğlan, Süleyman Çelebinin Mevlit, Battalgazi gibi kitaplar.
Tabi o zamanlar köyde elektrikte yok. Sinema bilinmez. Bazı evlerde tek tük radyolar var bataryalı. Salı günleri acıklı radyo tiyatrosu programları dinlenirdi. Büyükler ise genelde ajansları (haberleri) takip ederlerdi. Ramazanda ise köy içinde uzunca dikilmiş sırığa gazlı lüks lambası iftar vakti yakılıp çekilir ve oruç açılırdı.
Zamanımızda bütün bunlar geride kaldı. Şimdi büyük küçük kasabayı şehri geziyor görüyor. Hatta yazları köyde kışları şehirde oturanlar bile var. Okumaya karşı istek ve arzu artığı için okuyan çocuklarımız hayli çoğaldı. Yeni icatlar elektrikli oyuncaklar herkesin evlerine girdi. Çağımız bilgisayar çağı olduğu için köy çocukları bile bunları oyuncak gibi kullanır oldular.
Çağımız çocukları daha kültürlü ve bilgili yetişiyor. Fakat kontrolü zor bir ortam doğdu. Yoz ve bağnaz sapkın ideolojilerin etkisinde korunmak gerekliliği önem kazanıyor. Ben de ilkokulu bitirince öğretmenimin tavsiyesi ile babamın da rızası ile ortaokula kayıt olup tahsilime başladım. İyi bir öğrenci idim kendimce. Okumak güzel bir alışkanlık. Halen okumaya çalışıyorum. Ayda en az iki kitap okuyorum. Her türlü yayın tercihim. Lakin günümüzde okuma alışkanlığı yok denecek kadar düşük.
Dünya değişiyor. Yeniliğe adapte olmak için okumak lazım. Yoksa bir ileri iki geri gideriz.
Durmuş Karabağlı
2013
Not:Tutuksuz Yazılar isimli kitabından.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.