- 2708 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İNSAN "E" VE ZAMAN "E"
Heidi ile büyük zorluklara gülüp geçmeyi, kendine ve etrafına neşe saçmayı ve dedesine sığınarak, teyzesinin tepkilerine rağmen dağ, dere, tepe, çayır, çimen,kuşlarla konuşabilmeyi, arkadaşı Peter ile sağlam ilişkilerini ve birlikteliklerindeki hayatı paylaşmayı ve sevginin gücünü öğendik.
Kırmızı başlıklı kız ile cesur olmayı, kurda yem olmadan hatta nenesini kurtaracak cesaret ile yaşı küçük olmasına rağmen aklının büyüklüğünü gördük,
Kendy ile sevgi dolu olmayı, hatta gözyaşlarımızın duygu dolu sevinç ve hüzünlerde nasıl yansıması gerektiğini, içten gülümsemelerin samimi yaklaşımların güzelliğini öğrendik. Severken sevenleri ayırabilecek insanların olduğunu, bedelinin ise acımasız oluşunu vede sevginin hep kazandığını öğrendik,
Kül kedisi ile çok çalışıp, hiç şikayet etmemeyi kadere razı gelirken hayatın hep süprizlerle dopdolu olduğunu, birgün bir yerlerden beyaz atlı prenslerinde hayatlarımızı nasıl değiştirebileceklerini öğrendik.
Pamuk prenses ile kötü kraliçeye, cadıya karşı nasıl direndiğinin, hayatta kalmanın onun talihini nasıl değiştirebileceğini gördük,
Yedi Cüceler ilede Çekingenliği, doktorluğu, salaklığı, huysuzluğu, mutluluğu, uykuculuğu ve meraklılığın nasıl olduğunu ve pamuk prensesi sevmenin ve korumanın gücünü öğrendik,
Uçan kazla farklı diyarlara yol alıp her birinden çıkarılan bir çok dersleri ile hayat derslerini öğrendik
Simbadın uçsuz bucaksız okyanuslarda eşsiz yolculuklardaki arayışları ile hayatın aslında macera dolu olduğunu ve zorluklarla nasıl baş edileceğini öğrendik,
O Sevimli hayalet Casper’in yanlışa ve kötülüklere karşıbir çok şeyi düzeltebileceğini gördük, hayal edemeyeceğimiz iyiniyetlerin ise elimizde mücadele etmemiz gerekliliğini öğrendik.
Kırk haramilerdeki aç gözlülüğün hırsın ihtirasın sonunu zenginliğin haksız kazancın ve şiddetin gereksizliğini, keloğlanın saflığı, içtenliği temizliği ve iyiniyetliliği ile zekanın samimi bileşkesinde el değiştirmesini öğrendik,
Keloğlandan saflığın çitenliğin ve samimi bakış açısında hayallerine ulaşma zekasının işe yaradığını gördük,
Uçan halı ile hayal gücümüzün ötesinde yol almayı ve yaşanan zorluklarla nasıl mücadele edebileceğimizi gördük,
Kırmızı balığın gölde yüzmesinde, mutlak balıkçıdan kaçması gerektiğini öğrendik,
Annemizin bize aldığı bebeğin yanaklarının al olduğu ve günün birinde onu kaybedeceğimizi öğrendik,
Kimi zaman al sattık bal sattık ama ustamızı hiç satmadık ama onun kıymetini bilip, ölebileceğini hatırlatan bir oyunun içinde olduğumuzu, gördük
Kutu kutu pense ile sırtımızı dönmenin arkadaşlarımıza dönsek dahi hayatta kimseye sırt çevirmemiz gerekliliği öğrendik,
"O peti peti deyip portakalı soyup baş ucumuza koydum ben bir yalan uydurdum" diyerek yalanın yanlışlığına işaret mi etmedik,
Annemizi çiçeklerden yemişten sarı saçlı bebekten daha çok sevdiğimizi söylerken, bizi seviyormusunuz sorusunda ne kadar dendiğinde dünyalar kadarı kucak açarak ayrı gayrı demeden herkese karşı dünyayı kapsayacak şekilde kucak açıp bütünleşmeyi gösterdik,
Şimdi okullu olduk yollarını doldurduk derken gerçekten okumanın gerekliliği ve en büyük sevincin okuma şansına sahip olduğumuzun hep farkındaydık,
Öğetmenim seni ben pek çok sevdiğimizi söylerken, onun aynı zamanda bir ana ve baba gibi bize duyduğu sevgi ve şevkatin derecesini hissettirdik,
Bize bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olarak, öğrenmenin ve öğretmemizin anlamlılığını ve vefamızı hep dile getirmeyi öğrendik,
Anne ve babamızdan kimi sevdiğimizin yanıtında ise her ikinizi dediğimizde onlar arasında asla ayırım yapamadığımızı, onlarsız bizin bizsiz de onların olamayacaklarını hissettirirdik,
Ali Babanın çiftliğinde gezerken tüm hayvanları sevmeyi ve yaşamdaki tek canlıları sadece biz olmadığımızı da öğrendik,
Bizim balonlarımız vardı onları kimlerin aldığını hep sorduk, kimsenin umutlarını sevinçlerinin çalmaması gerektiğini öğrendik,
Bilyelerimiz, misketlerimiz, gazoz kapaklarımızla kazanmayı, kazandıklarımızı çoğaltmayı, çoğalttıklarımızı ödünç vermeyi ve de paylaşmayı öğrendik,
Ev alma komşu al diyerek komşularla iyi geçinmeyi, kapımızı kapatınca ardındakiler olduğumuzu hiç unutmadık,
Beş parmağın beşinin bir olmadığını ama bir elin nesi var iki elin sesi olduğu tek başanalığın hiçliğini anımsadık,
Körün ölünce ela gözlü kadar sevildiğini, kelin ölünce sırma saçlı olduğunu, ayrılıkların acı gerçek olduğunda dahi teselliyi bulmayı öğrendik,
Cennet annenin ayakları altındadır denirken, kadının saçı uzun aklı kısa olduğunuda duyduk, kadının sırtındaki sopanın ve karnındaki sıpadan eksik olmamasını gerekliliğini gördük,
Ben ne bilmeyim annem babam bilir yada bir bilene danışayım diyerek onların yaşam tecrübelerinden faydalanmayı öğrendik,
Bir kahvenin dahi kırk yıl hatır sayılabileceği ölçütüyle insan değerini ve önemini paylaşımdaki samimiyeti öğrendik,
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindik derken candan ciğerden gönülden olduğumuzu öğrendik,
Eğlenceli ve masalsı çizgi filmlerdeki, coşkulu oyunlardaki, içten söylemler ve şarkılardaki gibi yaşamın yansıyacağını sandık.
İNSAN "E" mi? değişti, ZAMAN "E" mi? değişti...
Yazan/ Hülya COŞKUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.