- 800 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
RÜYA
RÜYA
Her günü bir biriyle aynıydı. Arada yani acil bir işi olduğunda dışarı çıkıyor, iki- üç saatte bitirip, dönüyordu. Arkadaş grubu olmadığından,tek başına olmayı alışmıştı. Ya da öyle sanıyordu. Geceleri kurduğu hayaller tezgahında, henüz hiç bir hayali gerçek olmamışken, bir de aşkı koysa hali nice olurdu? Düşünmesi bile bir yandan güzel, bir yandan korku vericiydi. Aman! zaten dört duvar arasında kimi bulacaktı ki? Balkon demirlerine aşık olacak değildi ya? Aslında, biraz konuşkan olsa, bir de elleri olsa... Ay! Ne saçmalıyordu öyle? Yalnızlıktan iyice beyni sulanmıştı. Neden uyanıyordu ki? Zaten yarını bugün
yaşamıyor muydu? Yine "sıradan" lafını sıradan yapan bir gün geçirecekti, Yıldız. Gençti, ama ruhu bin yaşında gibiydi.
Sabah olduğunda canı yataktan kalkmak istemiyordu.
Hep aklından aynı soru geçiyordu: Neden sabah oluyor ki? Mutlu insanları gözümüze sokmak için mi?" Ama bu sorunun hiç bir zaman mantıklı bir cevabı yoktu, olamazdı da...
Annesinin "yıldıız" diye bağırmasıyla ve irkilerek, asker gibi hazıra geçmesi bir olmuştu. Kahvaltıya geçerken, bastona ihtiyacı olan neneler gibiydi. Kahvaltıdan sonra çantasını alıp çıktı. Bir işi olduğundan değil, amacı zamanı öldürmekti.
Vitrinlere bakınırken, hayranlıkla seyrettiği elbise birden kayboldu. Yüzünü göremediği el, cama fıs fısla su sıkıyordu.
Sonra bir ayak ve en sonda yüzünü gördü. Cama sıkılan su silecekle silindiğinde göz göze geldiler. Ama cam silme işi
bittiğinde araya cansız manken girmişti... Onunla birlikte bütün büyü bir anda yok oldu. O günden sonra ayaklarını sürüye sürüye çıkan Yıldız, koşarak çıkıyordu.
Bunca zaman sonra şans ona da gülmüştü. O mağaza da işe başladı. Vakit buldukça sohbet ilerledi. Derken dışarıda buluşmalar başladı ve bir yıl anlamadan geçmişti bile...
İşe gittiğinde hiç beklenmedik bir olayla karşılaştı. Bu sefer camda silecek değil, şu cümle yer almıştı: "Gök yüzümün Yıldız’ı olur musun?" Bu yazıyı görünce dona kaldı. Daha şaşkınlığı üzerinden atamamıştı ki, kibar bir yüzük takılmıştı çoktan.
Bir yıl içerisinde hem nişan, hem de düğün yaptılar. Üç-dört yıl sonra da kendi butiklerini açtılar. Bu zaman içerisinde ise, bir kızları oldu. Adını "Rüya" koydular. Kızlarının adını butiğe de verdiler. İki yalnız, bir rüyadan gerçek hayata atıldılar...
YORUMLAR
biri benden mi söz ediyor diyecektim ki sonunda büyü bozuldu,
Sonra bir ayak ve en sonda yüzünü gördü. Cama sıkılan su silecekle silindiğinde göz göze geldiler. Ama cam silme işi
bittiğinde araya cansız manken girmişti... Onunla birlikte bütün büyü bir anda yok oldu. O günden sonra ayaklarını sürüye sürüye çıkan Yıldız, koşarak çıkıyordu.
:)