AŞK KAVGADIR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
AŞK KAVGADIR
Seni kızgınlığımdan apansız terk edebilirim. En galiz sözlerle seni darmadağın edebilirim. Hatta zaman zaman seni doğduğuna pişman edebilirim hece hece sözlerimle.
Misal içimde biriken toksinleri bir buket zakkum yapıp sinene postaladığımda nefesin daralır ve hiç tanışmadığın kelimelerle yeniden zi hayat damarına yaşam aşısını vurma hevesini bile ziru zeber edebilirim.
Yağmurla toprağın vuslatı da böyle olmaz mı çoğu zaman.. kurak toprak gökten yağmuru bekleyedursun “yağ” emri gelmedikçe toprağın sinesine gömülemedikten sonra o damlalar.. biriktikçe birikir.. ve emir geldi mi adeta bir gülle gibi inerler ya toprağın bağrına.. toprağı darmadağın ederler hatta.. sel olur.. heyelan olur.. kavli dua ile yağmurun gelmesine yürek açan kimi canlılar veyahut ins taifesinden bir kısım beni adem ve hatta ciddi bir yekün teşkil eden nebatat kün fe yekün olur ya.. öyle bir şey işte.
Kimi zaman içimde dolan senli patolojik kaygılarımın tercümesini başaramadığımda.. ve senin hangi göçebe mevsiminde olduğunu kestiremediğimde.. ve gözlerindeki güneşten hissesini alamadığında tüm coğrafi parçalarım.. ben de öyle olurum işte.
Ya da şeytanın aşkını bilir misin sen çocuk.. şeytanın rabbisine olan aşkından nasıl bir cehennemlik hale büründüğünü.. ihtimal cehennemin ilk kayıtlı demirbaşı olmuştur aşkından. Gönüllü bir yanıştır bu belki.. aşkının başına açtığı en büyük ve tek beladır.. kıyamettir.. cinayettir.. ihtimal intihar kelimesi daha yerinde bir ifade olsa gerektir.
İşte öyledir aşk.. deliliktir.. kibirdir.. hasettir.. iç duyularıyla yekpare bir dedikodu halinin en mütenahi kevnü mekanıdır aşk.
Ademin aşkı gibi değil ama.. ibrahimin aşkı gibi değil.. İsmailin sadakatinden münezzeh, Ekmelütteyaha’nın teslimiyetinden ari..
Çılgın düşüncelerin tüm his atlarını haczettiği ve mahmuzlarını kaosa sürdüğü heyula menzilinde bir cinnet anıdır aşk..
O halde.. acısından tatmadan balına ulaşılamayacak bir meşakkat menzilinde tahammülün yoksa.. sinende benim güllelerime tahammül edecek direniş müfrezen zayıfsa.. ve beni doğal ve tabii bir şelale kabilinde algılama gibi bir zehaba kaptırmışsan kendini.. işin zor kuzum.
Ben aşkı baharda bulmadım ki. Ben aşkı küflü odaların rahlelerinde gecenin bilmem kaçındaki sayıklamalarımda büyüttüm. Misal kışın en karlı halinde anneden ayrılmayı dert edinmeden yazın en ağustos sıcağında tek kelime edemediğim ve sevdiğimi hiçbir şekilde hissettiremediğim çehrelerle yaptım ilk kavgamı..
Misal bir el arabasıyla patika yolda yürürken O’nun ayaklarını bastığı kara parçalarını kutsamayla merhale kazandım.
Ben aşkı kazanarak anlamadım çocuk. Kaybettiğim ülkemi yeniden ele geçirebilme iddiası olmadan özlemle yadı cemille yaşadım.. Yaşattım.
Ben aşkı onlu yaşlarda yalnızca odamın duvarlarının şahit olacağı bir mahzunlukta göz yaşına tahvil ettim.
Ben aşkı kazanmak olarak belleyemedim. Aşk nasıl yaşanılır bilemedim. Öyle ki.. En keskin aşk fırtınalarını tek bir şiirle taçlandırmamakla huzura erdim.
Diyeceğim o ki.. Sana rahat bir uyku kazandıracak ve gözlerinde umudu yeşertecek şeyi sana verecek bir dinginliğe aşk demiyorum ben. Aşk bir yaşam biçimidir. Doğal bir dışavurum hali..
Benden aşka dair duyabileceğin en olumlu cümle “seni ölene değin tutkuyla anacağım” olur herhalde..
Aşk benim için bir kavgadır çoğu zaman.
Hasılı .. Kavgaya hoş geldin yeniden.