- 759 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kabus ve gerçek-2
Kabus ve Gerçek -2
Yataktan kalktı. Lavoboya gitti. Elini yüzünü yıkadı. Aynada kendine baktı yüzü yorgun görünüyordu. Hemen akşam topladığı çamaşırları ütülemeye başlayacaktı,vaz geçti duşa girdi. Ilık suyun altında hareketsizce durdu. Ilık su onu rahatlamıştı. Peeling için banyoda bulundurduğu kahve kavanozunu açıp bir kaşık kadar kahveyi avuçlarında su ile ıslatıp, yüzünü kollarını kahve ile ovdu. Derinin emdiği kafein ve kahvenin kokusu bütün yorgunluğunu aldı.Durulanıp banyodan dışarıya çıktı. Hemen mutfağa gidip kendisine bir nescafe yaptı. Elinde bardakla oturma odasına gitti kahveyi bırakıp akşam topladığı çamaşırları ütülemeye başladı.İki saatte ütüleri bitirdi.Annesini telefonla aradı.
“Anne,hazırlan ben kızın evine giderken seni de götüreceğim”
“Kusura bakma kızım, ben hiçbir yere gidemem.”
“Anne gelmek zorundasın, Gülay Eskişehir ‘ e gitti, abim İstanbul ‘da ben kızın yanına gidiyorum. Kısacası annecim, seni bakan kimse olmadığı için sen benimle gelmek zorundasın”
“Ben kendime bakarım gelmiyorum ben”
“anne sen bakkaldan bir ekmek alamıyorsun, ilaçlarını içerken karıştırıyorsun, yürürken düşşen kalkamazsın. Ben kızın evinde sabahtan akşama kadar yalnız olacağım, bana arkadaş olursun. Evde badana yapılacak. Şofben bağlanacak, temizlik yapılacak sen oturursun bir kenarda.”
“Gelemem kızım gelemem.”
“Kabul et anne. sen benimle gelmek zorundasın.Eğer gelmezsen; herkes senin evde yalnız olduğunu düşünerek huzursuz olacak. Bir saat sonra seni almaya geleceğiz. Eğer itiraz edersen seni kollarından çekerek arabaya bindiririm. Sen huysuz bir ihtiyar oldun.”
“Kızım sen eşkıya mısın?”
“Evet, annecim, ben eşkiyayım. Benimle gelmeye mecbursun.”
Telefonu kapattığında, sinirden titriyordu. Annesi hala kendini genç zannediyordu. Yaşlı bir kadın, düşşe kimsenin haberi olmazdı.
Telefon konuşmalarını duyan,eşi ,oğlu ve kızı uyanmıştı. Hepsinin de anneanne konusunda fikirleri vardı.Eşi
“Annenin üzerine çok fazla düşüyorsun,Gelmek istemiyorsa niye kadını zorluyorsun?”
Kızı
“Anneannem seni çok üzüyor, çok nazlı, kibar asil, bazen senin onu kızı olup olmadığını düşünüyorum. Bence onun üzerine fazla düşme, sonuçta herkes kendi kaderini yaşayacak.”
“Çok değerli önerileriniz için teşekkür ederim. Hiç bir şey sizin önerileriniz kadar basit değil. Hani derler ya! “Bekara, karı boşamak kolay gelir..” işte aynen öyle öneriler verdiniz bana!”
Ne olurdu ki; annesi bu kadar sorun çıkarmasa. Sanki ona taş taşıtacaklar. Oturacak köşede,can yoldaşı olacak işte o kadar.
Bir saat sonra dört kişi arabanın içinde kızının evinin olduğu şehre doğru yol almaya başladılar. Annesi, suratı asık bir şekilde ön koltukta oturuyordu. Koltuk arkaya çekilmiş onun kireçlenmiş dizlerinin ağrımaması için her türlü kolaylık sağlanmıştı.
Baba kız derin bir sohbete daldılar. Onları dinlemedi. sabah uyandığından beri ,gece gördüğü kabus zaman zaman aklına geliyor, bütün tüyleri diken diken oluyordu. Kabusunun çalı süpürgesini andıran saçlarını yüzünde hissetmişti. Yüzünü yine görememişti. Eşi onları bırakıp işleri nedeniyle geri dönecekti. Ya! bu gece yine kabus görürsem korkusu tüm bedenini kapladı. Çok gerginlik yaşadığı zamanlarda günlerce kabus gördüğünü çok iyi biliyordu. Eşi de yanında olmayacaktı.
Araba evin önünde durdu. Asansörle yukarıya çıktılar.
Annesi:
“Kızım hani ev asansörlü diyordunuz,ben asansör görmedim” deyince,hepside büyük bir şaşkınlık yaşadı.Annesi bunamaya mı başlıyordu?
Annesine bir türlü asansöre bindiğini anlatamadı.”Ben asansöre binmedim” Diyor başka bir şey demiyordu.Katıla katıla annesine gülerken bir yandan da büyük bir üzüntü yaşıyordu.
Toz içindeki yerlerin üzerine çuvallarla eşyalar atılmıştı.Evin her tarafı darmadağınık ve pislik içindeydi.
“Anne,evi bulunca arkadaşlarla eşyaları toplayıp eve attım.Temizlik yapmaya vaktim olmadı.Sizin yanınıza geldim”
“Tamam kızım,temizler eşyaları da yerleştiririz. Sen koltuğun üzerini boşalt anneannen otursun”Derken,evin çarşamba pazarından beter görüntüsü ve pisliği onu korkutuyordu.