- 1745 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
Hep Vakitsiz Kaybettim Seni
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Gülerken dudaklarının arasında ki boşluk kadar bir yer etmediğim yüreğinden, apansız bir vakitte aklıma düşüşün gibi gidiyorum.
Ucuz şehirlerde yaşatabileceğim bir aşk yok artık ellerimde. Günün en bahanesiz bir anında, avuç içlerinden düşerken buldum kendimi. Anladım ki, kaybetmeye hep hazırdım. İçi ayrılık dolu vagonlarla yolculuk yapmaya alışmışım ben senin tarafından.. Yani, anlayacağın; aynı duvara defalarca çarpmaktı benimkisi..
Aslında, aynı yolda yürüyemediğimi bildiğim bir insana aşık olmakla yapıyordum en büyük hatayı. Hadi ben daha çocuğum, sen büyüklerle oyna…
Kaybettiklerim boyumu aşıyor yine. Yine, kendi ayağıma taktığım çelmeden düşürdüm kendimi. Yine en büyük zararı ben verdim kendimi. Olsun demek için de geç bir vakit.. Keşke tanıdığım yerde kalsaydın.. Çünkü acılar kolay kolay geçmiyor.
Benim az yaşanmışlığımı kirletmeye hakkın yoktu. Üstelik hep vakitsiz yakaladın beni. Kendime düşman olacak kadar, nefret bıraktın geride.. Bu kinim tabi ki sana.. İçimde ki kumdan şehirleri yıktın bir kez daha. Sana söyleyebilecek tek cümlem; yazık..
Artık üstü sende kalsın bu aşkın..
Bilirim, senin içinde pişmanlığın adı bile geçmez.. Pişman değilsin.. Söylesene, hangi geçmişi ateşe verdin bana gelirken…
Ey bir tek acısında bencil olmayanım;
Aşk bildiğin gibi bir şey değildi. İçinde her şeyi barındıran bir dünyevi meseleydi o. En çok da kıskanılmayı. Kıskandığım için itildim.. Kıskandığım için, onca hareketim gözünde farklı bir anlam buldu… Şimdi aç kapını sonuna kadar, elbet bir gelen olur.. Ama ben artık bildiğim bir yola giremeyecek kadar korkağım... Bekleme yani.. Ki, yarası fazla olana, tuz olabilmek bile bir marifettir. Yeter bunca acıttığın…
Ardımda kalanlar vazgeçtiklerimdi. Ve artık ben de senin ardındayım.
Aşk kendi benliğinde gülüşlerine yeni bir kahkaha eklemek değildi. Mutlu etmeyi becerebilirsen mutlu olursun. Seninle aynı yolda yürüyemedik kolay kolay. Ya mesafeler girdi aramıza ya da senin arsız bencilliğin. Senin geçmiş zaman eklerin vardı ve tecrübeliydin her daim. O yüzden kaybeden her defasında yine ben oluyordum. Ben bir sonra ki günü düşünürken, sen içinde olduğun güne mutlu uyanmanın derdindeydin. Aramızda o kadar çok şey vardı ki, benim doğmayan kızım ve senin düşünmeden savurduğun yargıların, korkaklığın ve nicesi. Seviyorum demek en basiti.. Sadece bu cümlenin ardına saklandın. Sonrası olmazdı, olamazdı senin için. Ki, ben hiçbir zaman kolay olanın ardından gitmedim. Savaşmadığın bir şeyin sahibi olursan eğer, kıymetini bilmezsin. Anladım ki ben senin kolay yoldan elde ettiğin ve her an harcayabileceğin biriydim. Şimdi sor kendine, hangimiz kaybedeni bu aşkın ve hangimiz daha yaralı.
Eğer hala ağlayabilecek cesaretin varsa, ağla. Hatta, yık bütün duvarlarını içinin. Duvarlardan bütün saatleri düşür ve güne bir perde çek. Biliyorum, yapamazsın. Ağlamak cesaretsizlerin işi çünkü…
Aynı yerden kaç kez kaybeder ki insan.. Dilerim ki, son kaybedişim olursun.. Kendimden kaçmayı seçtim artık. Ne sana yakın, ne bana. Her şeyden ve herkesten uzak.. Beni böyle bil ama bir daha hatırlama. Üzerinden geç adımın. Karanfiller soldur ve yağan her yağmurda arındır bedenini benden. Böylesi daha iyi olacaktır.
Ne büyük mücadeleydi, bunca zamansızlığımın içinde seni sevmek. Ve beklemek günler boyunca. Artık yokluğuna ilikledim ömrümü. Geçmiş olsun bana, geçmiş olsun…