Başka bir şey gerek bana. Vücuduma uymayan, kanatan bir parça gibi. Atsan atılmaz satsan satılmaz cinsinden. Boğarken mutlu etsin, eksiltirken arattırmasın. Bir kargaşa bir kaybolmuşluk gibi. Derin kuyularda bir bilinmeyen mesela. Kaybolanı ben bir prens sanayım, o hakikaten zehirli bir kurbağa olsun. Çabalayıp umduğumu bulamayınca kendi hazırladığım kötü sonuma razı olayım.
Bana bir lanet lazım! İzbe kale burçlarında mahkum etsin beni, yüzyıllık uykulara yatırsın. Süründürsün hatta. Sonunda uyanamayayım , farkında bile olmayayım benim için çabalayan beyaz atlıların. Tatsız tuzsuz bir hikaye olsun durumum.
Dergah kapılarında sürüm sürüm edilen ben olayım. 40 görev versinler. Sonuna yakın erdeme bir kala ilahi yoldan çıkayım. Şarap diyeyim, ille de dünya diyeyim. Göz hakkı diye yediğim haram elmalar bir bir düğüm olsun boğazımda. Öptüğün , secdeye kapandığım umut kapıma sırt çevirir olayım. Varsın deli desinler! Yollara düşeyim aşk deyi. Bir beden ararken , sıcağını ,gölgesini hayal ederken ilahi aşkı bulayım. Tam çölleri aşmaya sebebim var derken anlamımı yitireyim
Dilenci olayım şehrin koca meydanında. Namım da yürümesin hani görmeyen gözlerime dair. İtileyim, nefret edileyim. Cenazesi kaldırılmayan sahipsiz olayım, ne olur ki ? İş bu ya dışta görülenden ibaret kirim pasım içimdeki cevhere de bulaşsın. Asıl bana ulaşılan yolu tıkasın. Rüya da halimi gören padişah dahi gelmesin sal taşımın başına.
Her türlü sonuçsuzluğa , bir yere varamayan çabalara razıyım. Tüm taşların altında benim elim olsun. Yetmezse bedenim de! Başımı bile ezebilirsiniz. Hor görebilirsiniz, her türlü çirkefliğin çamuruna amenna. Ama n’olur ‘bizden’ demeyin bana. Birbirinizi ite kalka, kendi pisliğinizde boğulduğunuz çembere beni de alın diyemem, ne haddime! Dönüp her şey yolundaymış gibi bakmayın yüzüme. Yaşıyor etiketi yapıştırmayın . Çünkü ben hala deniyorum. Size sırt dönüp kanat açabileceğim günler var usumda. Ben hala ‘öteki’ olmayı istiyorum..