- 1023 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR AŞK HİKAYESİ - 2
İşte { o zaman } … İki gün önceydi. Yoğun bir gündü benim için.Sabah saat 09.30 sularında o şirin ilçeye tekrar gitmiştim. Niyetim, bir an önce işimi bitirip onu görmekti.O gün iş yoğunluğum nedeniyle zamanımın her dakikası önemliydi benim için.Kendisini aradığımda biraz gecikeceğini söylemişti.Dönmek zorunda kalmıştım.Akşam üzeri mesai bitimine yetişebilmek için çok çabalamıştım.Tesadüf ki o gün saat 20.00 ye kadar mesaiye kalacağını söylemişti.İşimi bitirdikten sonra kendisini arayarak kantine kadar gelmesini istemiştim.Mesai bittiği için ortalıkta kimseler yoktu. Aceleci tavırlarından işlerinin olduğunu anlamıştım. Kendisine, akşam için görüşme teklifinde bulunduğumda çok şaşırmıştı. Düşünmek istediğini söyledi, ben de onu akşam arayacağımı söyleyerek oradan ayrıldım.
Acaba görüşme teklifimi kabul edecek miydi? Yoksa bir bahane öne sürüp gelemeyeceğini mi söyleyecekti. Daha 3-4 saat vardı. Acıkmıştım, karnımı doyurduktan sonra o şirin ilçeyi gezme fırsatım olmuştu.Deniz kenarında bir cafeye oturdum. Bir yandan demini almış mis gibi çayımı yudumlarken diğer taraftan deniz manzarasını seyrediyordum. Yanıma bir bayan yaklaştı.Dedi ki : “ bu manzara karşısında ders mi çalışıyorsun ?”
Gülümseyerek “ hayır tabii ki” dedim. Elimdeki notların, yazmış olduğum şiirler olduğunu söyledim.Dergide mi yayınlanacak diye sormaz mı. Yine hafif bir tebessümle “ hayır” yanıtını vererek benim için çok özel bir bayana vereceğimi söyledim. “Sen Türk müsün?” dedi. Şaşırmıştım, tıpkı Hintlilere benziyorsun demez mi. İlk defa birisi Hintliye benzetmişti . Gözlerim saate bakar olmuştu.Zaman yaklaşıyordu,heyecanlıydım.
Artık arama vakti gelmişti. Acaba görüşecek miydi benimle ? Bu sorunun cevabını almam an meselesiydi. Aradım, 3-4 kez çaldıktan sonra sesini duydum ve geleceğini söylemişti. Mutluluktan havalara uçuyordum. Heyecanım iki kat daha artmıştı. Kısa bir süre sonra buluşma noktasına gelmişti.Üzerinde yavru ağzı renginde bir bluz vardı.Makyajını da eksiksiz yapmış, çok güzel görünüyordu. Yaklaşık iki saat sürdü görüşmemiz. Onu daha yakından tanımak için konudan konuya geçiş yapıyordum. Bir yandan da gözlerimle süzüyordum onu.Belki de bu son bakışlarım olacaktı, doya doya bakmak istedim.Hayatından kısa notlar aktarıyordu. Yaklaşık iki yıl önce annesini kaybetmiş hemen akabinde de dedesini …Etkisini uzun süre atamamış üzerinden.En büyük hayaliymiş, ilk görev yapacağı yerde annesiyle beraber yaşamak. Her telefon görüşmesinde” az kaldı anneciğim sana kavuşmaya” diyormuş. Ölüm beklememiş.Göreve başladıktan üç ay sonra ölüm haberini almış ve o kurulan hayalleri yıkılmış. Dedesi de annesinin ölümüyle fenalaşmış ve yirmi gün sonra da onu kaybetmiş. Kısa aralıklarla iki üzüntüyü bir anda yaşamış. Kolay olmamış bu acısının üstesinden gelmek. Zamanla acıların üzeri örtülmeye başlamış derken yeni bir acı daha eklenmiş üstüne. Altı yıl süren bir birlikteliğin ayrılıkla noktalanışı…Aşk acısıyla yine sarsılmış. Kolay değil tabii ki iki yıl içinde 3 büyük acı …Zor gerçekten çok zor.
Konuyu değiştirmeliydim, eski yaşanmışlıklar tekrar gözünde canlanmamalıydı. Futbola geçiş yapmıştım, hangi takımı tuttuğunu sordum. Fenerbahçeli olduğunu söylemez mi … Bense Cimbomlu. İki ezeli rakip karşı karşıya gelmişti. Aslında Fenerbahçelilerin çok itici olduklarını lakin kendisinin hiç te öyle olmadığını söylemiştim, O da benim için aynı şeyi söyledi Onunla aynı bölüm mezunuyuz sadece okullarımız farklı.Zaman zaman kendisinin de şiir çalışmaları olmuş. İki tanesini okutmuştu bana .Çok güzel ve oldukça da başarılıydı kaleminde.
En çok sevdiği şarkıyı sorduğum da,” Ben Böyleyim” adlı parçayı çok sevdiğini ve müptelası olduğunu söylemişti. Nostaljik bir şarkı. Ayten Alpman ve Candan Erçetinden dinlemiştim bu şarkıyı.Gerçekten keyifle dinlenilecek bir şarkı.
Ona karşı olan duygularımı sözle dile getirememiştim.Hepsini beyaz kağıda aktarmıştım. Zaten okuyunca her şeyi anlayacaktı.Yazdıklarımı merak ediyordu. En üste baş yapıtımı koymuştum .Sadece ona göz atmış , diğerlerini de evde okuyacağını söylemişti. Gülümsüyordu okurken …Acaba diğerlerini okurken de tebessüm edebilecek miydi …
Diyorum çünkü, ilk sayfadaki yazıda duygular ön planda değildi. Onunla ilgili her şey arka sayfalarda yerini almıştı. Zaman ilerlemişti artık gitme zamanıydı. Onu aldığım yere bıraktım ve oradan uzaklaştım. İlk ve son kez el salladım ona işte böyle Bye bye …
Artık onu aramayacak ve de görmeyecektim. Çünkü o, yeni bir birlikteliğe hazır değildi. 6 yıllık süren bir birlikteliğin bitiminden sonra yıpranmıştı ve şu anki hayatından memnundu.
Şu an ne düşünüyorum derseniz 7 Ekim onun doğum günüymüş. O gün için bir şeyler yapmak istiyorum, planlar oluşturuyorum kafamda. Onu mutlu görmek istiyorum.Biliyorum ki onun mutlu olacağını hissetmek benim mutluluğumu iki kat daha artıracaktır.
Bugün hiç çalışmak istemiyorum, hem de hiç…