- 1983 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Haysiyetsiz insanlar
İnsanlar arasındaki farklılık sadece;Dil,Din,Irk,Yaşam standardı olarak sınıflandırılamaz.
İsnanları bu özelliklerine göre sınıflandırmak ayrımcılık olur.
Benim için insanları sınıflandırmanın tek şekli kişiliğine göre sınıflandırmak dır.
Ancak bir insanın kişiliğini anlamak da kolay değildir.İnsan sarraflığı sadece ruhunu davranışlarına kısmen de olsa yansıtan insanlar için geçerlidir.
Hayatta öyle insanlar vardır ki onunla yaşamadan,o kişinin özelinde bulunmadan nasıl bir karaktere sahip olduğunu anlamak mümkün değildir.
Oysa ki insanı diğer canlılardan ayıran tek erdem düşünmek değildir.Düşünmek bireyi insan sınıfına koyacak bir gerek değildir.İnsanda haysiyet,Şeref,Namus ve vicdan olmadıktan sonra insani vasıflarının tam olduğu zikredilemez.İnsanı insan yapan yegane özelliktir bunlar.
Bunların tamamından yada birkaçından yoksun birey darwin’in evrim teorisindeki mutantdan farksızdır. 21’inci yüzyıl insanları öyle bir hale getirdi ki Şeref ve Onur isim olmaktan öteye geçemedi.Bu yazıyı yazmaya beni sevkeden yakın çevremde birebir şahit olduğum ve beni huzursuz eden bir olay oldu.Fiziksel olarak insani özelliklerin tamamını barındıran fakat ahlaki ve insani birçok değerden yoksun bir kişinin kişisel hırs ve egoya dayalı davranışlarını bir nefes yakınından gözlemledim.Benim olduğum gibi vicdan ve ahlak sahibi diğer insanlarında en nefret ettiği karakteristik özellik olan:Kişinin yüzüne ayrı,arkasından ayrı konuşmaktır.Bunu birebir müşahade ettim ve irkildim.Ben neden bu insanla aynı ortamı paylaşıyorum? Neden aynı havayı soluyorum? sorularını kendime yöneltmeme vesile oldu.İş ortamında bu tür insanlarla ve olaylarla karşılaşanlar buna kısmi zorunluluk diyecektir.
Ama benim için değil. Olmamalı!
Soruyorum size;
Hayatta kalabilmek için yada hayatta birşeyleri başarabilmek için iki yüzlülük şartmıdır?
Kendiniz olsanız ve sadece kendi işinizle uğraşsanız başarılı olamazmısınız?
Ama beşeriyetin bir özelliği olarak her kişi hakkında bir düşünce ve yargı oluşturma vardır.
Lakin olay Kişiler hakkındaki düşüncelerinizi bahsi geçen kişinin yüzüne değilde gıyaben söyleyince birşeyler ters gitmeye başlıyor.Bu durumda düşünceye sahip kişinin acziyetinden ve korkaklığından kaynaklanmaktadır.
Eğer ki amacın bir şeyleri değiştirmekse,yanlış bulduğun noktalar varsa bu görüşlerini kişiyle paylaşırsın.
Bu durumda amacın dedikodu değil yanlışı düzeltmek,Yada yanlış düşüncelerinden kurtulmak olur.
Son söz olarak şunu söyleyeyim:Bir insanı onu tanımayan kişilere karşı gıyaben karalamak ve kötülemek haysiyetsizlikden öteye geçmez.
İnsan o dur ki Kalbindekini diliyle söyleyebilmeli,Dilindekini kalbine sevdirebilmeli
Saygılarımla...
Enes Karaismailoğlu
05.09.2013
YORUMLAR
Kardeşim dediklerinize aynen katılıyorum,ne yazık ki toplumumuzda bu tip insanlar çok var ve değer veriliyor,bunlara değer verildikçe yaptıklarının doğru olduğunu sanarak karaktersizlikleri arttıkça artıyor.
Güneş gibi ol şefkatte,merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde,cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede ,asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.
Mevlana Celaleddin Rumi
Saygılarımla...