- 895 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sıra Sizde...
“ Ellerinde şeytan tohumları biriktirdiğin günden beri, lanetlendi varlığın. Şimdi sen hiçliğin boşluğunda yankısız bir ses gibi boğulmaya mahkumsun…”
Soluk soluğa uyandı kadın, başucundaki komidine uzanıp su içmek istedi ancak yapamazdı… Ellerinin işlevini yitirdiğini, bacaklarını kıpırdatamadığını unutuyordu çoğu kez. Şimdi sadece nefesten ibaretti, yalnızca soluk… Bakıcısı yüklü para karşılığında bakmakta olduğu kadının altını bağlamış, karnını doyurmuş ve ertesi sabah yedide dönmek üzere ayrılmıştı evden. Olanaksızı istemek yerine gönlünü ferahlatmaya çalışmalıydı ancak öyle karanlıklarla doluydu ki, gün görmeyen iklimsiz topraklar gibi kasvetliydi ve de bitkin…
İlk kez olmuyordu bu. Geceler karabasanlarla dolu, kabuslarla örülüydü. Yalnızlığın doruğunda beklerken ölümü, Azrail’in ayak seslerini duyuyordu ancak bir anda eksiliyordu sesler ve yitip gidiyordu zifiri karanlıkta…
Yetmiş yaşlarında, yatalak ve kimsesiz bir kadın düşünün. Aslında kimsesi olmadığı da meçhul. Yokladığında hafızasını, yavaş yavaş silinmeye yüz tutan geçmişinde hala daha canlılığını kaybetmeyen birkaç yüzle karşılaşıyor… Ve biliyor ki mahşerde bile unutulmayacak bu çehreler… Düşünün ki kadın ölümle burun buruna iken terk edilmişliğin sancısı da yerleşiyor damarlarına… Belki bundandır diyorsunuz beyin damarlarının tıkanması ve sona hazırlaması, yavaş yavaş… Duyarız, hayıflanırız, ağlarız bazı hikayelerde. Huzurevi ziyaretlerinizde sadece o kimsesiz yaşlılara bakmak bile ezer yüreğinizi, vicdanınız rahat etmez, hangi vefasız bırakır annesini, babasını bu çaresizliğe dersiniz, lanet edersiniz insanlığa… Herkesin olaylara, durumlara bakış açısı farklıdır, bazı olaylar vardır ki kişinin gördüğünün arkasında yatan buzdağları vardır, çözülemez, yıkılmaz, erimez… Bir durumu birinci kişi ağzından dinlediğinizde daha inandırıcıdır, çünkü birey asla yanlış yaptım demez, yaşadığı hazin bir olayı kendi lehine çevirerek anlatır, olayın içinde yapsa dahi kendi hatalarını söyleyemez, saklar. O yüzden önyargılı yaklaşmak bakış açısını daraltmaktır. Halbuki yaşanan bir durumu o hale getiren bir çok etmen bulunabilir…
Gelin sizinle bir oyun oynayalım. Bu yaşlı kadının yalnızlığa terk edilmesinin birçok gerekçesi olabilir. Sizden yorumlarınızla hikayeyi devam ettirmenizi rica ediyorum. Acaba bu durumun sebebi kadının geçmişinde yaptığı hatalar mıydı? Yoksa evlatlar mı hayırsızdı, kocasını kaybetmiş olabilir mi? Yaşantılar, gözlemler ve hayal gücünüz fikir oluşturmanızda size yön verecektir… Hikayenin aslını bir sonraki bölümde yazacağım, gerçek sebebe en çok yaklaşanın yorumunu da kopyalayarak…
Bu yaşlı kadın neden yalnız kaldı? Sıra sizde…
Seda YÜKLER