3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
642
Okunma
İnce bilekli kadınları sever misiniz? Ben sevmem. Taşınacak herhangi bir şey varsa, onu benim yükleneceğimi hatırlatırlar. İnce bilek zerafettir, narinliktir, çıt kırıldımlıktır, “Yapabilsem ben taşırdım”lıktır. Polis görmüş gibi kaçmak isterim onlara denk gelince. Pek de kaçamam aslında. Onların yanında, bavul ve türevleri pranga misali elime yapışır.
Onun da ince bilekleri vardı. Hafiften bol gelen bir Cartier o bilekten sarkıyor, başaşağı bir şekilde zamanı dört dakika geriden söylüyordu. Elini seyrediyordum. Önce Deniz Fenerinin Aydınlığı’na dokundu. Kapağı açtı, bir iki sayfa çevirdi ve tahminen romanın ilk cümlelerini okudu. Bir anda ilgisini kaybedip kapağı kapatıverdi. Belki de fener aydınlık değil, karanlık olmalıydı, ya da hiç bir kadının gezmemiş olduğu bu fenerdeki romantizmi yapay buluyordu. Bulunduğum yerden bilemiyordum.
Bir sonraki ise F ti. Bu kitabı tanımıyordum, adını bile duymamıştım. İsminin kısalığından roman olduğuna karar verdim. F daha şanslıydı; iki elle kavranıp havaya kaldırıldı. F... İngilizce’deki Sin Kaf kelimesinin ilk harfi... Belki o da değil. Belki sadece sevgilinin baş harfi ya da ‘Fransa’ya gidelim mi?’ sorusunun bitmemiş hali. Size ‘Gidelim’ deme fırsatı verilmeden, F de Deniz Feneri’nin yanındaki yerini aldı.
Üçüncü sırada Guguk Kuşu Çağırıyor vardı. Bu çağrıyı ben ta bulunduğum yerden duydum da, o duymadı. Duyduysa da oralı olmadı. Fazla direnemedi kuş. Kim bilir, belki kadın hayatında rol yapan kimseleri istemiyordu. Sırf kendi çıkarına yuvanın asıl sahiplerini aşağıya atan bir canavarın öyküsüne kimin hayatında yer vardır? Onunkinde olmadığı belliydi. Yuadan atılan yavruların intikamını alırcasına kitabı elinden bıraktı.
Dördüncü kitap ise ... Aslında dördüncü kitap asla olmadı. Gözleri bir sonraki adayı ararken, yerimden kalkıp onun yanına gittim. Bir anda yanıbaşında bittiğimi görünce afalladı. Eli havada kaldı, bakır rengi saçları yanmaya devam etti, gözleri ise... Gözlerine ne olduğunu hatırlamıyorum desem, inanır mısınız?
Neden sonra bakışlarını tezgaha geri çevirdiğinde elini uzattığı kitabın yerinde olmadığını farketti. Bir süre arkamdan bakmış olmalı. Söylemesi zor; Ender’e sıkı sıkı sarılıp, aceleci adımlarla kasaya giderken ona son kez bakmak aklıma bile gelmedi.