- 570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
duygusuz kalan parçalar...
Yıldızlarda uyuduk önce hayal denen kafesin içinde
yol uzarken düştük bir an da
ölmüşler diye algılandı önce hafızalarda
sûkut kapladı bizi
ölmemiştik yaşama inat göstererek
kayıp olduğumuz yoldan tekrar yıkarak bedenimizi
yargılamak
yadırgamadık hiç tükenen efesimizi
kıi sabreden önünde yetişirken harflerimizle...
sapasağlam duruyorduk yerimizde
Belki baska dünyaya girecektik birazdan ;ama soğumuyorduk yarım kalan yanımızla direniş geciren vücutlarımızı güneşe yol göstererek yayılıyorduk yeni acılan kapılardan
yerle bir olmuştuk
katran giysileri,karolan duyguları üzerine cekenlerini içinde büyütüyorduk dün gibi gecen günlüğümüzü
ben kalem sen kağıt rolünü üstlenirken
mavimtrak gibi görünen onca yazının şairin arasına sıkıştık
göz göze değince kendimize hayranlık artardı
aynaydık neticede gözlerimizin kaleme hayranlığı
kalemin kendine hayranlık duyması kalemin başka pencereleri önünü kısmasına sebep olur ki yok oluşundan öteye bir yere gitmez,
önce kendini duymalı insan kendine ses vermeli kendi yaptıklarıyla birleşmeli sonra acılan gönül sularına kendini bırakmalı;
çünkü önünde koca bir yelkendir kendi cehaletiyle eşittir bir bakıma önündeki engeldir oysa baskasını göremediği için hep kendi etrafında döner oysa baskasının etrafında döndürecek kadar geniş olmalı
Yürürken bir anlık yardım istedik Tanrı’dan
zaten en acı çektiğimiz anlamsızlık duygusunda sesimizi dinlemesini istediğimiz bazı belirsizlikler oluşur insan üzerinde yasam tarafından itelenme hissini verdiğinde
bizimki farksız olacak duyarsız tavırlarımızı önümüze katıp süzülecez birazdan
Alem duygusuz kalan parcaları mendil arasına sıkıştırırken
son vermeli bir an önce kendine olan özgüven yetersizliğinden
ki özgüven insanın içinde kalan derinliğidir
kendini beğenmek kendinin farklı bir üstünlüğünün olduğu hissine kapılmak da eşit bir özgüvendir aslında
o yüzden arasını da iyi ayarlamalıydık
neticede kendimizle şikayet ediyorduk
Hafiften bir müzik çalacaktı
bir doğaçlayarak neticeyi öğreticektik endişeli adımlarla
hiç yolculuğunda birbirini tamamlamaya ac kalan iki gündeş gibi
gözümüzün ayarıyla dönecektik etrafında düşüncelerin
hepimiz kalacaktık cok esen rüzgarın korkusunda
birbirimizi okuyacaktık müzik eşliğinde
Başkasının yanında düşünceleri okumaya çalışırken yanında çalan müzikten yola çıktığını farketmen
kendini okuyuşların başkasında gerçekleşirse başkasında bulunan karekterik özellikleri kendisinde varmış gibi sayarak,
kendinde bulunan özellikleri ise baskasında okursak baskasının seni gizli bilmesine sebep olmaz mıydık
ki bu da iki insan arasındaki bütünlüğü bozmamaya sebep olur...
Yürüyorduk kefeni ertesi güne kalmış günün içinde bedenimize aşık bir vaziyette
ki söndü içimdeki taptaze düşünce yığınları
boşalırken kağıda
ruh kalıcıydı beden manasız kaldı yerilinde
yerle bir olmaya mahkum
yıkamıyordum hiçbir tarafımızı
sönerken taptaze mürekkep kokuyordu ceplerinde
yergiler kalsın düne
ki şairliğin ilk adımlarında büsbütün uzaklaşarak korku sacması kendinden uzaklasması
çekinerek üşengec taraflarıyla kendini oldurması
ona bir nizam katıyordu besbelli
önce kaygıların sonra kelimelerin düzeninde sıfırlanacaktı bizleri arkasına alan o’nunlar
döktürülen siyahımsı bulutlar kaplardı dört tarafımızı
çekiştirirken yanlış bir yaşam mı sürdük endisesinde kalan yarım yenilgilerimiz...
yazıma eleştirilerim:
çok kitap okuduğumu belli ettirme sezgilerine kulak açtıran kelimelere yön ve sekil vermeyişlerimdeki yanılgıyı beraberinde getirmesi ki bu da bozulan deneme düzenimi düzene girmesine yardımcı cereyan niteliğinde olması
temelde düşünce üretme çabasında farkındalığında
ki insan farkında olduğunun farkında ise bu bambaşka bir yüktür
yazının seni içine çekmesi ve kendini okurken yol gösterme gözükümünde bulunması...
gezgin imgeler...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.