- 610 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Menekşeler
"Menekşeler neden ölürler ?"
......................
Pencere kıyısındaki toprak saksıya hüzünle baktı. İçindeki tüm çiçekler kurumuştu. Çocuklar su dökmeyi unutmuşlar diye düşündü..Ah şu çocuklar yok mu ne zaman evden mecburen ayrılsa etrafa hiç dikkat etmezlerdi. Şu son bir yılda aralıklarla hastaneye gidiyordu.Son seferinde doktor ilik nakli şart demişti.Hastamız ilik nakli olursa...belki..
Gerisini hatırlamıyordu..Kaç aydır hastanede olduğunu da hatırlamıyordu..Önündeki saksıya tekrar baktı..Yorgun düşmüş bedenine tutunan sağ eliyle toprak saksının tombul tenini okşar gibi yaptı. Ve sonra gözlerinden rengi gün geçtikçe esmerleşen yanağına bir kaç damla yaş süzüldü. Fakat kendini çabuk toparladı.Doktor ne demişti;
“Sakın ola ki hiç bir şeye üzülme”
Demek kolay..Gelde üzülme..
Sol elinde sıkı sıkıya tuttuğu bir tutam menekşenin köklerini temizlediği toprağa özenle gömdükten sonra biraz su döktü.
Üzülmemeliydi.ama içindenbirşeyler beynine doğru akıp geliyor onu duygulandırıyordu
“Hadi be güzellerim” dedi menekşelere..Sonra heyecanlı bir ses tonuyla devam etti
“Hadi be çocuklar ..Siz yaşarsanız ben de yaşayacağım..Sakın olaki pes etmeyin tamam mı ..Söz mü ?“
Genç kadının sözlerini işitmişcesine menekşeler pes etmedi. Sonraki bir kaç hafta içinde öylesine güzel boy attılar ki..O güzelim mor pembe menekşeler artık saksıya sığmaz olmuşlardı. Selma kadın bir gün hastaneden yorgun argın tekrar döndüğünde onları o halde görünce feri yitik gözleri ışıdı..
Dudağından
“Aman Allahım ! Siz harikasınız..! Helal size..birlikte yaşayacağız ha..Kahkahalarla gülüp içime çeke çeke sizi koklayacağım ha..”
Selma kadın onca operasyona rağmen ayakta kalan vücunu biraz daha dikleştirdi.Menekşe yapraklarını hastane kokan parmaklarıyla okşadı..ve epey bir süredir ilk defa güldü.Yanında bulunan arkadaşı bayana dönüp sevinçle şöyle dedi;
“Fatoş sen de gördün değil mi ? Menekşelerim ne çok canlı ve güzeller..Fatoş, ben yaşayacağım ! Allahın izniyle ben yaşayacağım !”
Arkadaşı bir menekşelere baktı bir de Selma ya..O an içinde ateşten bir düğüm atmışlarcasına ciğeri yandı..Fakat bunu arkadaşına belli etmedi.Zoraki gülümsedi
“Evet Selma” dedi. Geçen yanına geldiğimde bu kadar canlı değillerdi..Sen yaşayacaksın..Menekşeler gibi sen de yaşayacaksın”
Ama Selma yaşayamadı. Kör olsaı kanser ciğerlerini tamamen sarmıştı..Onu bir gün yine hastaneye götürdüler..Yoğun bakımda hayata üç dört gün dayanabildi. Ve sonunda ruhunu Yaradana teslim etti. Cenazesi evine geldiğinde arkadaşı Fatoş odaya girer girmez o mor pembe menekşelerin bulunduğu cam kenarında ki saksıya baktı. O güzelim menekşelerin yaprakları buruşmuş ve solmuştu. Toprak saksının yanına usulca vardı. Buruşmuş menekşeleri parmaklarıyla okşamak istedi başaramadı..ve o an gözlerinde toplanan bulutlar yağmurlarını menekşe yapraklarına sağanak sağanak dökülürken
"Neden ?" diye hıçkırdı..
"Neden pes ettiniz nedeennn ?"
Mor pembe menekşeler Fatoş’un ağlayan hıçkıran sesini duymadılar..Yağmurun ıslaklığını da hissetmediler . Bir dalı bile ben ayaktayım diyecek gücü kendilerinde bulamadı. Çünkü Selma kadınla birlikte onlarda hayata veda etmişti..
..........................................
Bu bir hikaye mi yoksa gerçek mi..
Kimbilir..
"Sahi, menekşeler neden ölürler ?"
Saygılarımla