- 820 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Üç Çocuk Aşkı ve Aklıma Takılanlar
Bu ülkeyi sonsuza kadar yönetme aşkıyla yanıp tutuşan R.T.E’nin bütün konuşmalarında söylediğinden çok ne söylemek istediğini anlamak gerekiyor.
«Her kadın en az üç çocuk doğurmalı»imiş. Niçin? Çünkü «genç ve dinamik nüfus olma niteliğimizi yitirir» mişiz. Bu istemin sahibi, genç nüfusu gerçekten seviyor (mu acaba?). Bu yüzden bu ülkede, büyük şehirlerin köprü altları, alt geçitleri, terk edilmiş az ayak basılan yerleri kimsesiz sokak çocuklarıyla dolu.
Muhafazakar Otorite, genç nüfusu gerçekten seviyor (mu acaba?). Bu nedenle mi bu ülkede, yetimhanelerdeki çocuklar kötü muamelelere maruz kalıyor? Gelecekleri karartılıyor. Popülist politikacı bu ülkede başbakan olduğundan bu güne kadar yöneticilerin başındaki «takke»dışında yetimhanelerde ne değişti? Sadece bu durumun varlığı bile doğacak çocukları hangi gelecek(sizliğin) beklediğini ve devletin çocuklara ve gençlere yaklaşımını göstermeye yetiyor.
Muhafazakar Otorite, genç nüfusu gerçekten seviyor(mu acaba?). Bu yüzden mi bu ülkenin evlerinde, sokaklarında, dağlarında gençler yargısız infaz ediliyorlar? Dağdakilerin ellerinde silah vardı denilebilir peki ya evdekiler? Onlar da elleri silahlı mıydı? Ya sokaklarda olanlar! Hadi onların elinde de silah vardı diyelim. İşkencede öldürülen gençler!İşkencecilerin ortasında anadan üryan bir durumdayken ellerinde silah mı vardı? Cezaevlerine yapılan operasyonlarda; kurşunlanan, yakılan gençler, fiziki olarak dağda, sokakta ve evde değillerdi. Can güvenlikleri devlet güvencesinde olan dört duvar arasında idiler. Onlar niçin öldürüldüler?
Cezaevlerinde, insani koşullardan soyutlanmaya karşı çıkmak için; insani taleplerle yapılan ölüm orucu ve açlık grevlerinde yüzden fazla genç öldü. Yöneticiler, yıllarca bu duruma karşı (bırakalım ölsünler anlamına gelen) sağır ve dilsizi oynadı. Ceza evinden çıktıktan bir süre sonra başbakan olan bu popülist politikacının, gençlik sevgisinin cezaevlerine yansıması mıdır bu yoksa?
Özellikle 1950’li yıllardan itibaren, gençlerin, ülke politikasına el atmalarıyla, devletle çatışmaları da başlamış oldu. Devlet tarafından başı ezilmesi gereken bir tehlike olarak algılanıp, öyle muamele gördüler. Mitinglerine saldırıldı, örgütlenmeleri yasaklanıp yer altına itildiler. Düşünmeleri ve düşündüklerini söylemelerinin önüne setler konuldu. Yürüdükleri yollar ölü bedenleriyle döşendi.Ve bu bir devlet politikası olarak sürdürülmeye devam etti. Bu korkunç tabloya bakınca akla şu geliyor. Bu ülkenin yöneticilerinin gençlik politikası; genç insanları pasifleştirmek, kimliksizleştirmek daha da olmazsa onu yok etmekten mi ibaret? Eğer”hayır öyle değil” deniliyorsa peki amaç nedir? Söylesinler herkes öğrensin.Yok eğer yukarıdaki tablo kabul ediliyorsa o zaman, kendi gençlerini, kendine düşman olarak gören, ona düşman muamelesi yapan bir ülkede, yürütme organının başında bulunan zat neden daha fazla genç nüfus olsun istiyor? Niyeti nedir? Kapitalist sistem, ihtiyaç duyduğu ucuz işçi pazarındaki rekabeti kızıştırmak ve kayıtsız şartsız boyun eğen köleler istediği için olabilir mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.