- 1037 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Beklenmeyen duygu yoktur, beklenmeyen an vardır.
Aşk ansızın başlar, ansızın biter. Beklenmeyen duygu yoktur, beklenmeyen an vardır.
Uzayıp giden sessizliği bozmak için aynı anda konuşmaya başladık. Böyle durumlarda karşındaki kişinin ne söyleyeceği merak edildiğinden, susulur ve beklenir. Sustuk ve bekledik. Konuşmayı sürdürmen için gülümseyerek baktım gözlerinin içine. Gözlerin ayın sudaki yansımasına takılıp kalmıştı. Bir şey söyleyecek oldum, yutkundum. Derin sessizlikler, koyu karanlığı sürükledi peşi sıra. Bekledikçe gece içimizdeki boşluğu büyüttü, sonsuz bir boşluğa savrulduk. Ayın puslu ışığı gecenin içinde kayboldu.
Yüzündeki derin çizgilerden, kuracağın cümlelerin ağırlığını hissedip, sessizliği bozdum. Bunu beklemediğin o kadar belliydi ki, yavan bir gülümseyişle baktın yüzüme. İçinden belki de ilk defa sabırsızlığıma teşekkür ettin. Ayrılık sahnesinde en zor rolü gönüllü üstlenmiştim. Tiradını yeni ezberlemiş bir oyuncu gibi kendimce uzun uzun konuştum. Denizden, ağlara takılan balıklardan, havanın soğumasından bahsedip durdum.
-Mecbur gidecekler, dedim.
Şaşkın baktın yüzüme.
-Balıklar diyorum. Sıcak denizlere gidecekler. Yoksa ölürler.
Son sözlerin etkisiyle derin sessizlik, yerini derin bir karanlığa bıraktı. İkimizde yeni bir cümle kuramayacak kadar yorgunduk. Yüreğimiz bir girdapta boğulurken, akıntının seyrinde keder içinde ölen duygularımızı izlemeye koyulduk. Yükselen dalga sesleri ruhumuza dokunuyor, denizin rutubeti ağır ağır esir alıyordu yüreğimizi. İç seslerimiz olmasa başkalarına ait olduğunu sandığımız bir masalın içinden kayıtsızca geçer gibiydik.
-Geç oldu, hava soğudu, rutubet var, kalkalım, dedim.
Biraz daha kalalım. Ceketimi al, demedin. İtiraz etmedin. Sessizce yürüyüp gittik gecenin içinde.
1 Eylül 2013 - Zeynep Özmen