- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SU-İ ZAN
“Ey iman edenler!
Zannın bir çoğundan kaçının.
Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurunu hatasını araştırmayın” (1)
Başkasının sebep ve hikmetini bilmediğimiz davranışları hakkında zanlarımızla vereceğimiz hükümler çoğunlukla yanlış ve yanıltıcı olur.
Su-i zanları ile hareket edip hükmedenler, ya muhataplarına zulmeder veya kendilerini vicdanlarında mahkûm ederler.
Ahirette ise, müflisler kervanına dâhil olup,
üstlerine vazife olmayan işlere karışmanın cezası olarak, ebedi saadetlerini perişan edip, kazanma kuşağında kaybederler.
İnsan hüsnü zanna memurdur.
Hüsnü zan mümkün olduğu müddetçe su-i zandan sakınmalıdır.
Hüsnü zanda yanılmış olunsa bile bir zarar olmadığı gibi,
Su-i zanda isabet olsa da bir fayda ve yarar yoktur.
Akıllı insan zarardan değil, meşru kârdan ve faydalı olandan yana olmalıdır.
Hüsnü zan muhabbet sebebi olduğu gibi, su-i zan ise ancak husumetten kaynaklanır.
Sevdiklerinizin hatalı davranışları hakkında hüsnü zanla makul ve makbul sebepler üretirken, sevmediğiniz kimselerinin doğru ve haklı davranışlarını su-i zanla mahkum eder, hata ve kusurlar üretirken zulmettiğinizi fark edemezsiniz.
Demek ki hüsnü zan sevgi ve hoşgörüden beslenen bir fazilet, su-i zanda aklı doğru karar vermekten, vicdanı hakkı söylemekten alıkoyan haset ve husumetten kaynaklanan beşeri bir zaaftır.
Allah beşeri cennet vadi, cehennem tehdidi ile his ve duygularını ıslaha ve zaaflarını yenmeye davet ediyor.
İnsana gönderdiği dinler ile bu mücadelenin yollarını gösterip, kitap ve peygamberleri ile de teknik ve taktiğini öğretiyor.
Necdet EREM
--------------------------------
(1) Hucurat 49/12
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.