- 801 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ERİMİŞ YAKUT DUDAK
Nur fıskiyesi (fevvare-i nur)...Çimen yıldızı (necm-i çemen)... Erimiş yakut; erimiş dudak (lal-i muzab)...
İnci eteği (damen-i dür)...
Lale, Selçuklu döneminde Anadolu’nun baş tacıydı. Selçuklular, Anadolu’ya lale soğanları ekmekle kalmayıp camileri, mezar taşlarını, sanat eserlerini, sarayları da lale motifleriyle süslemeye başlamışlardı. 11. yüzyılda Anadolu’ya giren laleye 13. yüzyılda Mevlana’nın dizelerinde de rastlarız.
* * *
Osmanlılar da laleyi çok sevdiler ve fethettikleri toprakları lalelerle süslediler. İstanbul’un fethinin ardından lale Avrupa topraklarına da ayak bastı. Padişah kaftanları, saray eşyaları da lale motifleriyle bezendi. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve III. Ahmet ‘lale’ye en düşkün padişahlardı.
Osmanlı’nın lale sevgisi Lale Devri’yle doruğa ulaştı.
* * *
Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1718 -1730 yılları arasındaki dönem Lale Devri olarak anılır...
Bu yıllar arasında İstanbul’da yaygın olarak lale yetiştirilmesi, dönemin lale çiçeğiyle anılmasına neden oldu.
O yıllarda İstanbul’da 200 kadar lale soğanı çeşidi olduğu söylenir.
Mahbud isimli soğan dönemin en pahalı lalesidir.
Berr-i lale...
Kara lale...
Lale-i dağdar...
Eşek lalesi...
Lale-i hamra...
Beyaz lale...
Dülbent lalesi...
Lale-i deşti de en tanınmış lale çeşitleridir...
* * *
‘Badem şekli çiçekli, hançeri yapraklı ve sivriliği’ ile ‘İstanbul Lalesi’, diğer laleler arasında ayrıcalıklı bir yere sahipti... Özellikle 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 18. yüzyıl arası en parlak dönemini yaşadı.
Hatta İstanbul Lalesi’nin bir zamanlar 1588 çeşidinin olduğu bile iddia edilir. Ancak ne yazık ki bu lale türü 19. yüzyılda yok oldu, sanki buharlaştı...
* * *
Hatırlanacağı üzere Lale Devri padişahı III. Ahmet’ tir. Lale Devri, Osmanlı İmparatorluğu’nun Prut ve Pasarofça Antlaşmalarını imzalaması sonrası başlamıştır.
O dönemde Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın öncülüğünde, başta İstanbul olmak üzere pek çok noktada yeni köşkler, saraylar, sebiller, çeşmeler, camiler, parklar inşa edilmişti.
Sonradan bataklık haline getirip arkasından yeniden temizlemeye uğraştığımız Haliç’in ilk ıslahı da bu döneme rastlar.
Dönem, ayrıca Sa’dábád, Vezirbahçesi, Serefábád Bag-i Ferah, Emnábád, Tersane Bahçesi, Çırağan Bahçesi, Bebek, Besiktaş’taki köşk ve kasırlarda düzenlenen eğlencelerle tarihe damgasını vurmuştur.
Bu dönemde pek çok ünlü şair ve ressam da eserler vermiştir. Lale Devri’nin şairi ise Nedim’dir.
* * *
İmparatorluk, matbaa ile de Lale Devri yıllarında tanışmıştır. İbrahim Müteferrika tarafından kurulan matbaanın ihtiyacı üzerine Yalova Kağıt Fabrikası faaliyete geçirilmiş, ayrıca kumaş ve çini fabrikaları yapılmıştır. İstanbul’un ilk itfaiye teşkilatının kurulması da bu dönemdedir.
Osmanlı İmparatorluğu ilk konsolosunu da Viyana’ya Lale Devri’nde göndermiştir.
Lale Devri, Patrona Halil İsyanı ile son bulmuş ve o yıllarda inşa edilen pek çok köşk ve kasır ile lale bahçeleri de tahrip edilmiştir.
* * *
İstanbul’u süsleyen lale daha önce de söylediğim gibi 19. yüzyıl ile birlikte kayboldu...
İstanbul Belediye Başkanı bu kayboluşu sanayileşme süreci ile başlayan ihmale bağlıyor.
150 yıl önce İstanbul’dan ayrılan lale, tekrar vatanına dönüyor.
Lalenin zarafeti, metropolün hoyratlığından her gün bunaldığımızda gözümüzü ve gönlümüzü okşamakta...
Bazen onları Nur Fıskiyesi’ne, bazen Çimen Yıldızı’na, bazen Erimiş Yakut’a, bazen Erimiş Dudak’a, bazen de İnci Eteği’ne benzetiyoruz.
Ruhumuza güzel bir huzur akıyor.
YORUMLAR
Osmanlıdan l9 yy la kadar anavatanı Türkiye olan laleler tüm isimleri -tarihçesi ile sayfanızda yer almış olup ,hafızalarımızı tazelemek adına kayda değer çok önemli bir yazı..mamafi artık bizler dışarıdan satın aıyoruz olsun Türkiye her şeyini kaybetti.kalan bir lale ..de gidiversin.Kalemi
ne sağlık.