- 1509 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Fıkrayı Anlamak
Fıkraları dinler, güler geçeriz.
Ne zaman bir fıkra dinlesem, ’fıkrayı anlamak’ üzerine anlatılan ’fıkra’ aklıma gelir.
Fıkra şöyle: İyi giyimli bir adam taksiye biner. “Hava alanına gitmek istiyorum“der. Taksici çok fıkra bilen ve anlatmayı seven birisidir. Yol uzun, yolcusunun canı sıkılmasın diye komik bir fıkra anlatır. Arka koltuktan gülme sesi gelmeyince taksici merakla dikiz aynasından adama bakar. Adam gayet ciddi, hiç bir tepki yok. Taksici bu duruma bozulur ve başka fıkra anlatmaz. Sessizce gideceği yere doğru arabasını sürmeye devam eder. Yarım saat sonra, arka koltuktaki yolcu katıla katıla gülmeye başlar. Taksici biraz önce içine düştüğü durumdan dolayı kızgın, geriye döner ve “Ne oldu beyefendi, komik bir şey mi var?” diye yolcusunu azarlar. Yolcu; “Yok, sizin anlattığınız fıkraya gülüyorum “ diye cevaplar. Bazen fıkraları anlamak çok uzun sürebiliyor.
Şimdi asıl fıkraya gelelim;
Tanrı, alemleri yaratırken canlıları karşısına almış, sırasıyla onların yaşayacağı ortalama ömrü biçiyormuş. Eşeğe demiş; “Sen elli sene yaşa” maymuna “Sen kırk sene yaşa” , insana “Sen yirmi sene yaşa” (...... ) diyerek onlara ömürlerini dağıtmış. İçlerinden bazıları verilen ömürlerinden memnun olmamışlar. Tanrıya geri giderek “Tanrım bizlere verdiğin ömürlerden biz memnun değiliz” demişler.
Tanrı ”Söyleyin bakalım, niye?”diye sormuş.
Eşek “Tanrım sen bana elli yıl ömür verdin ama benim ömrüm yük taşımak ve dayak yemekle geçiyor, bana bunca yıl çok gelir. Benim ömrümün birazını geri al.” diye tanrıya yakarmış.
Tanrı “İyi, ömrünün otuz yılını geri aldım. Git geriye kalan ömrünü yaşa “ demiş.
Maymun “Tanrım bana kırk yıl ömür verdin ama benim ömrüm soytarılık yaparak ve horlanarak geçiyor. Bu kadar ömür bana fazla, birazını geri al.” diye yakarmış.
Tanrı “Senin ömründen de yarısını aldım. Git geri kalan ömrünü yaşa.” demiş.
Kendilerine verilen ömürlerine itiraz etmek için tanrının huzuruna çıkanlar arasında bulunan insana sıra gelmiş.
Tanrı “Senin itirazın ne?” diye sormuş insana.
İnsan “Tanrım sen bana yirmi yıl ömür verdin ama ben bu sürede doğup büyüyüp, evlenip çoluk çocuk edinip, onların mürüvvetini görmem imkansız. Bana biraz daha ömür ver” diye yakarmış.
Tanrı “Eşekten ve maymundan aldığım ömürleri sana verdim. Git hepsini yaşa” demiş.
İtiraz etmeye gidenler, memnun geri dönmüşler. Kendilerine verilen ömrü yaşamaya başlamışlar. İnsan, insan olarak yirmi yıllık ömrünü yaşadıktan sonra eşekten verilen ömrü, eşeğin kaderi ile yaşamış. Eşekten aldığı ömrü bittikten sonra maymundan aldığı ömrü maymunun kaderi ile yaşamaya başlamış.
Bir rakı sofrası sohbetinde dinlemiştim bu fıkrayı. Eşek yıllarımızı yaşıyoruz deyip geçmiştik.
Savaş çığlıklarının ayyuka çıktığı bu günlerde bu fıkraya ağlamalı mı yoksa gülmeli mi hala karar veremedim.
İnsan, hep yirmi yaşından sonra eşek, elli yaşından sonra da maymun kaderini yaşamakla mı karşı karşıya?
Eşek ve maymun yıllarını yaşayanlar insan yıllarını yaşayanlara neden delikanlı der ve onlara güvenmezler? Ve daha da kötüsü eşek yıllarında ve maymun yıllarında olanlar savaş kararları alıp insan yıllarını yaşayanları savaşa gönderip birbirlerini öldürmelerini sağlarlar.
Eşek ve maymun yıllarını yaşayanlar dünyayı yönetiyorlar. Aldıkları kararlarla insan yıllarını yaşayanların hayatlarını belirliyorlar.
İnsan, ne zaman bütün ömrünü, insan gibi yaşamaya başlayacak?